Karartma Günleri
"zamanı zamanla anlıyorsun,
zaman geçtiği zaman"
eskiden üç kuruşluk keyfimdi,
Eminönünde ekmek arası balık yemek
soğanıda cabası,
birde başkentin gençlik parkında
şişmanın dondurması...
hayret! ne çok şey değişmiş,
kırpılmış zamanı toplamak bile zor gelir oldu...
muhlis tüccar gibiyim,
eski sayfalarda dolaşmak geçiyor içimden
yaşlanmak bu olsa gerek...
bazen hem macera, hemde hizmet olsun diye
köyümde ramazan davulu çaldığım çocukluğuma gidiyorum,
kimi zaman İstanbul hatıraları düşüyor elime,
saf anadolu çocuğu olmanın bedelini
cebimdeki son kuruşuma kadar,
elden ve peşin ödesemde yandan kesenlere...
Üniversite yılları takılır bazen oltama,
keçeciler caddesi no:91
oda ayrı bir macera...
boş zamanlarımda ya zerzavatçı,
ya abonman bileti satıcısı,
tabi değnekçilerden fırsat bulursam...
bazen çelik tencere pazarlamacısı,
bir diğer gün çarşamba pazarı yokuşunda
üçü elli kuruştan limon satıcısı,
Eyüp'te seyyar sütçü,
Topkapı sur içinde soğuk havalarda bol tarçınlı salep,
yazları buzlu ayran...
heyyy gençliğimi katık ettiğim İstanbul,
belki beni zengin etmemişti ama,
benimle yaşamasını öğrenmişti yedi tepenin şehri...
ya Ankara yılları;
Müfettişlik emeliyle ne çok ayazını yemiştim başkentin,
ne çok kurumun müdaimi olmuştum,
ve ne çok soru biriktirmişleri bana inat,
hangi kapıyı geçmek zordu ki benim için,
ve hangi soru azmime galip gelecekti ki...?
hayret ki, ne hayret!
deli cesareti derler ya,
böyle bişey olmalı...
ya da,
bu bendeki ben, ben değilim
aynadaki ben, hiç değilim
sınırlarım ne çok işgal edilmiş
ne çok Kapitülasyon altındayım
yaşlanmak işin kolaycılığı,
esaret fena bişey...
balıkçı barınağı hiç de yakışmıyor bu gemiye
yelkenlere vuracak bir rüzgar olmalı muhakkak,
çekmeli engin denizlerime,
özgürlüğe dönmeli pas tutan çarklarım...
yok yok karartma günleri bunlar,
ekmek arası çorba keyfi anlayacağın...
yaralı kurt'tan...
telefonumdan okuduğumda çok şey yazmak istedim lakin hasta olduğum için yazamamıştım tekrar okuduğumu yazarak saygılar bıraktım bu hayat dersi şiirin şairine...
Günün birinde beklenen o yani kendini yazabilmek.Şair her na kadar hayallerinden,çevresinden,geçmişinden ve yaşanmışlıklarından beslenerek yazsa da 12 den vurduğu hep kendi şiiridir.
-Yaşlanmalara iç isyan diyelim,dünlerin o sıcak,masum anıları ve çilesi de renk katar dizelere..
Beşiktaş yokuşunda bozacı da olsaydı ya...
Hak ettiği yerde ve mükemmeldi.
Kendinden yol ve yolculuk...selam olsun dosta.
Zamanı lime lime ele alan dizelerdi.Tebrik ediyorum efendim.
"zamanı zamanla anlıyorsun, zaman geçtiği zaman"
derinden etkilendim tüm samimiyetimle söylüyorum yüreğinize sağlık :)
ne kadar zengin bir şiir bugünkü sizi siz yapan yaşanmışlıklar nostalji rüzgarı ile harmanlanmış emeğinizi ve kaleminizi kutluyorum Can Bey 🙂