Melal-i İftihar

Ben suymuşum, suda doğmuşum
Öyle yaşamalıymışım ki, ölü doğmuşum.

Gayem;
Ateş ve su misali ürkek...
Sonsuzluğun bilmem kaç yakasından tutup
Bekliyorum, ölümü öpsün de Simurg Anka
Yüreğim cehennem, küllerim kutup.

Öyle ileri baktım, en son kendimi gördüm.
Kaldım sisler içinde,
Kavuşmak istediğim! Kendime uzakmışım.
Kavrulurken nedende niçinde,
Kavuşmak istediğim kendime, yine ben tuzakmışım.

Anladım;
Karanlık görülüyor, karanlıkta görülmüyor!
Hâsılı; zulmet mefhumlar,
Hulasa, ufkun remzi,
Teşekküre koşar tefekkür,
Demler manevi tenimizi...



Ve siz! Mehtabı kuşananlar,
Toprağa basanlar, su içenler,
Nefes alanlar, kar biçenler,
Buyurun, bana duyulmamışı anlatınız.
Zamanı zamansızlığa üfürüp,
Evveldeki ahiri, yaz ortası kışı anlatınız.

Bir el atın, işte vaveyla...
Darağacından mum alevini,
Çekip kollarından aynayla,
Bütün isimler gitsin akıbete,
Bir saman kâğıdı ertesi,
Koşalım, bitimsiz kıyamete.

Zira
Arş vazosunda çiçektir gökkuşağı
Avare olamaz görünen bulutlar
Söyleyin var mı ben gibi
Cehennem içip yağmur kusanlar?

Hey gidi yağmurum, buse-i nurum,
Yağmurum, tıyneti mağrurum!
Yağmurum, alazında pişen gururum!

Çiselerken mürai, yağarken delidir
Yağmuru okşayan hikmete laf yok
Yağmurum, indinde iradelidir.



Nazar eyleyin, çok zenginim:
Munis notalı annem,
İşte sekiz ayaklı arabam,
Orman rayihalı babam,
Nazar eyleyin, çok zenginim!
Maveraya dörtnal koşan benim!

Gürlüyor hayat, gürlüyor.
Ve hayat ve hayat;
Yaşanan yaşanılmayan arası tutku,
Sonra fani hayat;
Hür tufan yalnızlık,
Yaşanacak ve yaşanası,
Suskun çığlık.

Bakmayın öyle tuhaf.
Açlıktan açığını kapatırken veli,
Sarkıyor bulut ayaklı kasımpatınız.
Siz, ey kefenimin simsarları!
Bir dem bozulmadan rahatınız,
Beni yeşereceğim toprağa, o hududa,
Ben'i yeşerteceğim toprağa, o tabuta,
Çırılçıplak atınız.



Gün gelecek de bakacağım,
Hoyrat gençliğim! Bitmiş sütün,
Damardaki son damlanın,
Ömrü hecelediğinde büsbütün...

Yosunlara taç takıp yeryüzü,
Öylesi ağır çekilecek sular,
Kuru ekmeğin üstünde yeşerip,
Islak kâğıdın, kuru okyanusundan,
Çekilecek erguvan mor,
Silinecek şu erguvan dekor...


Bir daha bakamayacağım mezarlara
İçime yükseklik korkusu doluyor...




Not: İhtimama şayan münferit riyazetimdir.

29 Ekim 2009 58 şiiri var.
Beğenenler (32)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (27)
  • 14 yıl önce

    Hey gidi yağmurum, buse-i nurum, Yağmurum, tıyneti mağrurum! Yağmurum, alazında pişen gururum!

    seninle gurur duyuyorum evladım

    başarıların daim olsun

    beni yine yanıltmadınya

    helal olsun sana

    melekler korusun seni ömrün boyunca

    şiir incilenmeyi çok tan hak etmiş

    tebriklerim şelale annem bir demet beyaz gül bıraktım sayfana 🙂

  • 14 yıl önce

    şair şaşkınlıkla karışık bir hayranlık uyandırıyor satırlarında.. zengin bir kelime hazinesi ve de şiirsel ifadesi şairin bir de üsturuplu bir perspektifle bakarak sunuşu cidden hayranlık uyandıracak kadar özeldi..

    etkilendiğim çok yer oldu..hangisinden söz etmeli şaşırdım..

    tebriklerim çok..

  • 14 yıl önce

    Arş vazosunda çiçektir gökkuşağı Avare olamaz görünen bulutlar Söyleyin var mı ben gibi Cehennem içip yağmur kusanlar?

    Hey gidi yağmurum, buse-i nurum, Yağmurum, tıyneti mağrurum! Yağmurum, alazında pişen gururum!

    İmgeler deryasında yüzer gibi oldum bir yudumluk şiir değil hazmetmesi zaman alır saatlerce üstünde durulması gerek yapma bu kadar kendini yorma mücait daha çok zaman ve ömür var önünde tadına vararak devam et bence tebrikler büyümüşte küçülmüş şair tebrikler...

  • 14 yıl önce

    Ve siz! Mehtabı kuşananlar, Toprağa basanlar, su içenler, Nefes alanlar, kar biçenler, Buyurun, bana duyulmamışı anlatınız. Zamanı zamansızlığa üfürüp, Evveldeki ahiri, yaz ortası kışı anlatınız.

    b a h t i y a r ı m,

    çok şey var söylenecek,yazıldı çok şey,söylüyorum çok şey,

    a f e r i n

    sevgiyle kal...

  • 14 yıl önce

    Hey gidi yağmurum, buse-i nurum, Yağmurum, tıyneti mağrurum! Yağmurum, alazında pişen gururum!

    Çiselerken mürai, yağarken delidir Yağmuru okşayan hikmete laf yok Yağmurum, indinde iradelidir.

    her satıra buse kondurulmuş gibi temiz,öpülmekten ıslanmış,ağlamaktan canlanmış satırlar.Melal-i iftiharınız gerçekten.Geceye dolunay düşürmüş dizeler,yansıttığı ışığı şairin gönlünden almış.Tebriklerimle...