Özgürlük

zaman adalet ve özgürlük için ele avuca sığamazken
sen korkularına
arzularına
umuduna yenilmiş
yazgından bu yana neleri koydun ortaya
bir yiğit daha vuruldu memleketi için
hadi artık uyandır yüreğini kanayan yaradır barış
kıyılarında barışın ihtişamı dolaşmadıkça
kim bilir güneş yeryüzüne nasıl doğar



neye yarar gün doğumları
ki bilmiyor musun sinsidir karanlık
uçuk benzin sirayet ettikçe tutsaklık eş olur ya
razı gelmemeli yaşamak için kaybedilen şansa
hele hele sıkışıp kalan ruha
tutsaklık ölüm sancısından daha şiddetli değil midir?
bugün kahramanların yalnızlığıdır seyir alemin
ki yürekli kimseden hiç bir şey istemez
esnek düşünüp sen bir gıdım ses verebilsen
imkansız olamaz adalet ve özgürlük
her azgınlığı alabora etmiş cesurlara baksana
cömertliği yanında yavan kalıyor eylemler
oysa baş edilmeyen kılavuz olmalı halimiz
hayal mücadele ise dinmeyen tutku özgürlüğüm
ama yalnız tırnağınla başını kaşımak yetmiyor işte
boyun eğmek günü siyaha çeker
gün bugün...



bugün zihnimi terk etmiyor vakitsiz ölümler
kurulmuş pusularda göz göre göre
hünerlice bizi bize anlatırlar
çok uzaklara usulsüzce vicdanı alıp götürürler
adaleti geceye dağıttıkça
ve özgürlüğü içinde sakladıkça
af ola sen sen olmadıkça
bir bakarsın suretin başka
adın başka
verilen emanetin düşmüş yollara
dudağında buruk tatla parmağını oynatamazsın da
iç huzuru bulamazsın yenik düşersin çakallara
sirayet ettikçe uçuk benzin bohça gibi dağılır esaretin
kalakalırsın kendi iplerini boyayanlar la
adalet ve özgürlük için ele avuca sığamazken
el yumruğu yer değirmen taşı bile sanmazsın yumruğunu
hakkın olmaz hürriyet
af ola...