Senden, Benden, Bizden.
Dün gece senin gözlerinde yalnız uyudum..
Acıydı hesabı kesilmiş milyon geceye gizini gömmek.
Uyudum..
Kucağımda belirdi gölgen,
Hani o sabah kuşluk vakti daha gün ağırmadan,
Hani tren raylarında yürürken işciler,
Hani simidin en çıtırı tezgahında arz-ı endam ederken,
Kucağıma başını koyduğun gün gibi..
Ve ben ellerimi saçlarında gezdiriyorken,
Ve asıl niyetim sevmekten öte tenine işlemekken tenimi,
En güzelide sen bunu bilmiyorken..
Güzeldi...
Uluorta bir sevişmenin yetim doğmuş evladını kucaklamak..
Şimdi adını soruyorlar bana;
Ne diyeyim?
Bir güneş, bir yanık, bir ten...
Kuşlar konuyor pencereme,
Ben kuşlardan ürküyorum kuşlar benden.
Bir an aklıma geliveriyor tenin,
Ve ben ellerimi yüzüne değdiriyorken,
Ve tenindeki her pürüzü keşfediyorken,
Ve asıl niyetim tenini tanımaktan öte eş etmekken yüreğimi,
Ve en güzelide sen bunu hala bilmiyorken..
Güzeldi...
Usul bir sevmenin aptal ıslatan yağmuruna tutulmak..
Şimdi adını soruyorlar bana;
Ne diyeyim?
Bir yağmur, bir şimşek, bir ten...
Bir varmış bir yokmuş-lu kaç masal biliyorduk?
Üşüdükçe unutulurmuydu dersin can kavuran sıcağın?
Ve hangi kimsesiz cümleyi evlat edinmeliydim yalnızlığıma?
Sonra bir an;
Aynada beliriyor ellerin..
Ve ben tırnaklarımı etine geçiriyorken,
Ve ürpertisi soğuk, kan koparan bir bakireyken zaman,
Ve asıl niyetim dokunmaktan öte sahip hissetmekken benliğini,
Ve en güzelide sen bunu bilmek istemiyorken,
Güzeldi...
Yaşlı bir ağlamanın göz kurutan çölünde hayal kurmak senli, benli..
Şimdi adını soruyorlar bana;
Ne diyeyim?
Bir ağlamak, bir çöl, bir ben..
Ardın sıra kayboluyor yokuşlar,
Heryanı gülistanlık bir şehir,
Bahar fısıldıyor kulağıma..
Sonra bir an;
Bir köşe başında yapışıyor gözlerin dudaklarıma,
Ve ben bir şehri parçalıyorken avuçlarımda,
Ve alabildiğine yeşilim kayboluyorken siyahında,
Ve asıl niyetim bakmaktan öte boğulmakken bakışlarında,
Ve en güzelide sen bunu göremiyorken,
Güzeldi...
Gözümdeki damla parçalarken koca bulutu kucağında ölmek..
Şimdi adını soruyorlar bana;
Ne diyeyim?
Bir öpmek, bir ölüm, bir sen...
Şiirdeki derinlik bu tür satırlar olmalı... Tebrikler👍
şiiri okumadım yaşadım sanki...
harikaydı tebrikler...
Surları yıkılan hayatlar, sorgusuz yaşanmışlıklar. Sermeli tren raylarına ölümü, yolcuları uğurlayan gözyaşları hayat veripte yeşertsin.
Hangi cehennem kaçkını şeytanlığa soyunup, insanlığın gözlerine mim çekmiş ki?
Ve... Kim anlatmış?! Seni, beni, bizleri, aşk mumlarının kırk günü bağışladığı dünyaya..
Tebriklerimle Özge, yeni şiirini beklemekteyiz efendim..
.))
Şimdi adını soruyorlar bana; Ne diyeyim? Bir ağlamak, bir çöl, bir ben..
Ardın sıra kayboluyor yokuşlar, Heryanı gülistanlık bir şehir, Bahar fısıldıyor kulağıma.. Sonra bir an; Bir köşe başında yapışıyor gözlerin dudaklarıma, Ve ben bir şehri parçalıyorken avuçlarımda, Ve alabildiğine yeşilim kayboluyorken siyahında, Ve asıl niyetim bakmaktan öte boğulmakken bakışlarında, Ve en güzelide sen bunu göremiyorken, Güzeldi... Gözümdeki damla parçalarken koca bulutu kucağında ölmek..
Şimdi adını soruyorlar bana; Ne diyeyim? Bir öpmek, bir ölüm, bir sen...
harika bir şiir okudum...sabah sabah iyi geldi....swevgiler.......
şimdi yüzünü sorguluyorlar varlığımda..
medcezir yatağında alkol muhabbetlerindeyim..
amansız bir soluk ertesindeyim yani..
ve soruyorlar gidişinin bıraktığı ton dolusu anıyı,zikrime
ne diyeyim
bir yer
bir er
bir can (yerer)...
kutlarım kaleminizi
dikkat çekiyor mısralarınız...