Ağlayan Dereler İmdat Çağıran Doğa

Doğaya sevgisi, saygısı olmayan egemenler, bir de başımıza HESleri çıkardı. Ülkemizin güzelim, geçtikleri yerlere yaşam sunan, güzellik sunan, geçim sunan dereleri çoşkun sularına giren birer canavara benzeyen iş makinalarıyla talan ediliyor.

İşadamlarına satılan dereler, doğanın masumiyetini temsil eden, altından kıymetli sularıyla birer,birer katlediliyorlar.

Birkaç duyarlı aktivist ve köylüler bu dur, durak bilmeyen ülkemizi hergün yeni bir sorun içine atan egemen, sevgisiz ve acımasız güçlere karşı direnmeye çalışıyorlar.

Bir ölçüde bakir kalmayı başarabilmiş, Karadeniz Bölgemize daha bir acımasız saldırılıyor bu günlerde, HESlerin yanında termik ve nükleer santrallerde yapılmaya başlanacak.

Güneşli ve rüzgarlı ülkemizde yeterince rüzgar ve güneş enerjisi santralleri yapıldığını görüyor musunuz?? Hayır!

İşleri güçleri ucuza saldırmak, çok ve çabuk para kazanmak, saldırırken de doğayı ve geleceğimizi mahvetmek!!

Son dönemde 43.000 maden açma izni verilmiş, rakamın büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?

Ayrıca, mevcut madenlerdeki ihmaller ve kötü işletim yüzünden göçük altında kalan, sigortası ve iş güvenlikleri, daha çok kazanmak uğruna sağlanmayan, hatta bir kısmının cesetlerine hala ulaşılamayan maden işçilerinin durumunu da biliyorsunuz.

Ülkemiz delik, deşik edilecek, yeraltındaki çıkarılırken, yer üstündeki katledilecek, kesilen ağaçların yerine, gözümüzü boyamak için belki göstermelik birkaç ağaç dikilecek, belki o bile yapılmayacak.

Oysa orman çok uzun yıllar sonucu oluşmuş içinde yaşayan bitkileri ve hayvanlarıyla canlı bir organizmadır.

O dikilen ağaçların orman haline gelebilmesi için çok uzun süre geçmesi gerekiyor.

Yani yıkılanın yerine yapılması çok zor.

Bu ülkenin insanları koyun ya!! Nasıl olsa gidip, yine onlara birkaç torba, kalitesiz kömür, birkaç torba kalitesiz gıda poşeti karşılığı oylarını verecekler.

Arada sesleri çıkan birkaç kara koyunu da bir şekilde hallederleriz mantığıyla bakıyorlar olaylara.

Bu işlerin karşısında en büyük engel olarak gördükleri, SİT kurullarını da mecliste kanun çıkarıp ortadan kaldırmanın, talanı kolaylaştırmanın yolunu arıyorlar.

Büyük ölçüde sanayi atıkları ve evsel atıklar nedeniyle, havamız kirlendi, iklimler değişti, suyumuz kirlendi, denizlerimiz kirlendi.

Çözüm getireceklerine bu durumu daha da arttırmak ve Ademoğlunun sonunu hazırlamak için canla, başla çalışyorlar.

Gelecek nesiller bize ne kadar lanet etseler azdır. Ne yazık ki!!!

Hadi gaflet uykusundan uyanın da hep birlikte balığa gidelim.

Bu kaplumbağa yürüyüşüyle hareket ettiğimiz sürece, yakında balık da kalmayacak.

Sevgili Arkadaşlar!

25 Kasım 2010 2-3 dakika 138 denemesi var.
Yorumlar