Benim Gibisin Hayat Gibisin Annem Hayat Gibi

Kanayan yaralarımız vardı varlığını göremediğimiz,göremediğimiz için saramadığımız...Kanıyorduk ve her geçen gün sararıyordu yüzümüz.Gözündeki o hayata sarılmaya çalışan ışıltıdan tanıyordum seni.O ışıltıyı yaran sarılmadığı için acı çekip buğulandırdığın gözlerinden tanıyordum...Sen de benim gibiydin.hayat gibiydin...

Bir merhabayla başladık yolculuğumuza.Aynı oda içinde yaşayan,ayrı hayatların aynı ruhunu taşıyorduk.Bir odada aynı ruhla yaşamak göremediğimiz o yaraların acısını arttırıyordu,senin acıların bana değiyordu ve katlanmak zor geliyordu artık hayata...

Oysa kelimelerim gitmeliydi...Sustuğun anlarda kulağına değil tenine değmeliydi...

Benden farkında vardı elbet,sen bir bedende bulmuştun sevgiyi.Ayrılık zor geliyordu,duyuyordum her gece ağlayışlarını.Geceler uzadı,gündüzleri kucakladı yaşların.Bu sevgi hayata fazlaydı,biliyordum bir saniye bile onsuz nefes almanın senin için ölüm olduğunu...Sen ömrünü giymiştin sırtına,gözün pekti.Bu şehir ömrünü yollarda bırakmıştı.O yüzden daha bir sarılıyordun yorgana.Biliyorum,üşüyordun...

Bense yorgundum.Annem kokan hırkamı bir kere yitirmiştim.Hala arıyorum,yollardan vazgemiyorum.Uzak şehirlerde varlığımdan bile haberi olmayan insanlara soruyorum ve giymiyorum hırka.Ben üşümeyi artık seviyorum.Kanadıkça titriyorum...

Annem...Hayat gibiydi.O'nu anladığım gün hayatı da anlayacaktım...Bulursam bir gün hırkamı hayat kokacaktı,üstüm başım...

Şimdi gülüşümü giydirdim ayaklarıma.Attığım adımlarda bir kahkaha kopar yollarda.Duydukça sesi koşarım.Koşarım...Dağlarda yankılanır.Taşlar kopar dağlardan,dizlerime vurur,kanatır...Taşlar da sen gibidir,annem gibidir.Ait olduğu yeri bulmak için geçmişinden kopan,koptukça hiddetlenen,o öfkeyle kanatan ben gibidir...

Umudu yazdım kağıtlara,ekmek arasına koydum.Açlığımda sevgiye parça parça yedim.Dokundu mideme...Bilmeliydim kağıtları sindiremediğimi.Umudu yanlış yerlere ektim,ekledim...Şimdi geceler korkulu,uyanmalar mide ağrılı.

Uyanamadık oysa...'Girdabına düştüğümüz bu hayat bize ne öğretti?' diye sormuştun titrek sesinle.Alışmaya çalışıyordun,sevgi hücrelerindeydi,ama sen o sevgiye dokunmak istiyordun.Sevdiğinin yanında olmak istiyordun...Birşeyler yapmalıydım senin için.Sen,ben gibiydin,hayat gibiydin...Bazı günler yemek yemiyor,ağlamaktan kaskatı keiliyordun karşımda.Birşeyler yapmalıydım kendim için...

Saatlerce anlatırdım.Anlattıkça yaşamayı,umudu,direnmeyi kendimi anlardım...

Kelimelerim gitmeliydi...Bağrışlarında tenine değil kulağına değmeliydi.

Hüznü yazdım kağıtlara,içtiğim suya kattım düşerken yaş taneleri bardağıma...Çatlaktı yüreğim annemin elleri gibi...Titrerken gecenin ayazında .titredi dudaklarım 'anne' dedim,suyu yudumladım yavaşca...Boğazıma takıldı...Bilmeliydim kağıtların suda erimediğini.Hüznümü yanlış yerlere ektim,ekledim...

'Yapma arkadaş!' dedin.'beni bu hoyrat gecelerde bir başıma bırakma ne olur.Issız sokaklarda çocukluğumu ararken ben,bir de sen bana sensizliği aratma ne olur.Yüzünü benden çevirme sakın.Derdimi yine boş duvarlara anlattırma bana.Bir de sen beni benimle bırakma ne olur.' dedin.

Dedin...Hayat koktu kelimeler.Balkonda saatlerce kendimizi anlatan biz...Cebindeki son parayı birleştirip ekmek alan biz...Gündüz geceye yattığında geceyi kaldıran biz...Başkalarından yemediği dayağı birbirimizden yiyen biz...Yüzümüzdeki parmak izine,kolumuzdaki tırnak izine bakıp kahkaha atan biz...Kabuslardan uyanıp sarılıp ağlayan biz....

Yoluma yoldaş,gönlüme gardaş,derdime sırdaş olan...O girdapta tek başınasın.Bu odadan çıkacağız bir gün.Sen hırkanı giyeceksin sırtına,ben düşeceğim yollara...Annem kokan uzak şehirlerde,varlığımı bilmeyen varlığını bildiğim insanlara soracağım yine...

Gülüşümü değil geçmişimi giydireceğim ayaklarıma.Dönüp baktığımda izler kalacak dağ yollarında.Yağmur yağacak annemin çatlak tenine.Ve izler silinecek zamanla...

Bu hayat bize tek başına bile yürürken ,gülüşün yüze yakıştığını öğretti.Umudu da,hüznü de kalbe yazmayı öğretti.

Yoluma ışıksın...Giderken sen ay asılacak geceme,gündüzüm olacaksın.'Aylin...' diyeceğim kelimeler hayat kokacak.

Ağlayacağım annemim çatlak ellerine,ağlayacaksın benim kanayan yüreğimle...Sen de benim gibisin,hayat gibisin...Hayat annem kokacak...Elbet bir gün ben de üşümeyeceğim...

(Aylinim...Dostum,kardeşim...Hayatın her anında o pırıltını yitirme...)

11 Ocak 2012 4-5 dakika 24 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    Dost, arkadaş çoğu zaman zor bulunan, çabuk kaybedilen, kaybedildimi de kıymeti anlaşılan varlık. Kanayan yaralara kimisi tuz basar, sen onu da dost sanırsın acıtır da seni acıtır, kimi de elinde pamukla çıkar gelir, pamuk gibi yumuşak yüreği ile, senin gözyaşların onunkine karışır da gider, kimse ayıramaz hangisi kimin gözyaşı...Hani güzel bir Zülfü Livaneli şarkısıdır''Aç yüreğini bir merhabaya kardeşin duymaz eloğlu duyar'' Bazen o eloğlu ya da elkızı dediklerimizden aldığımız yardım veya elektriklerin yerine başka birşey geçmez, geçemez. Kutlarım seni Nigar Baran çok beğendim denemeni...👍😅👍

  • 12 yıl önce

    dostluğu,vefayı işleyen değerli bir çalışmaydı..içtenlikle kutluyorum birinciliği hak eden emeğini...tebrikler güzel kardeşim,yolun hep açık,yüreğin senin değerini hak eden dostlarınla olsun....👍👍