Bunları Biliyor musunuz?

Birçok süreli yayında gözden kaçmaması istenen bazı bilgilerin üzerlerine soru yöneltilerek dikkatlerimizde daha çok değerlendirilmeye konu olmaları istenir.
'Şunun neden olduğunu hiç merak ettiniz mi?
'Neden bir facianın doğduğunu öğrenebildiniz mi?
'Geçmişteki bir olayın gerçek yüzünü hiç anlayabildiniz mi?...'
Sorular uzatılabilir.Ama şu üç zaman kipinden vaz geçemezsiniz: Geçmişte biliyor muydunuz veya bilir misiniz? Şimdi biliyor musunuz? Gelecekte bilebilecek misiniz?
Bizi şaşırtacak öylesine çok konu var ki, istediğiniz kadar bilseniz bile, sizin şaşırmanızı istemelerinden dolayı ilk defa konuya ayna tutuluyormuşçasına yeniden ayıkmak zorundasınızdır.
Kimseye 'günaydın!' deme hakkınız yoktur. Kimsenin önde gideni olmaya kalkışmamalısınız. Buyurun, bu tarz bir açılımla benim de açacağım söz kervanına katılabilirsiniz.
Siz her zaman dolmuşlara, otobüslere, trenlere ve uçaklara en son binen kişi olup kalkmayı istediğiniz halde, niçin başkalarının yetişebilmesi için erken gelmenizi yazıklanmak vesilesi haline getirdiğinizi hiç düşündünüz mü?
Siz hiç dünyayı ve başkalarını değiştirmeyi arzularken değişmeye kendinizden başlamayı hatırlamadığınızı fark edebildiniz mi?
Siz hiç size karşı yapılan davranışların yersizliğine hükmederken kendinizi sizi değerlendirenlerin yerine koyarak yeniden düşünmeyi akla getirebildiniz mi?
Siz hiç yere inen ve göğe ağan bir damla suyun bile tesadüfen olmadığını, derya ve okyanusların da aynı su damlalarının bir birikimi olduğunu hatırladınız mı?
Siz hiç kendinizi çok şeye muktedir hissederken hiçbir şeye tasarruf edemeyecek bir aciz olarak algılayabildiniz mi?
Siz hiç ebeveyninizin geçirdiği evreleri irdeleyerek kendinizin de aynı kadere yolcu olduğunuzu değerlendirebildiniz mi?
Siz hiç zaman zaman kendinize sordunuz mu? 'Ne olacak bu memleketin hali? Daha ne kadar bu duruma rıza göstereceğiz?' diye hayıflandınız mı?...
Siz hiç muhasebe ve muhakeme yaptınız mı? 'Ne idim, ne oldum, ne olacağım?' sorularını kaç kere cevaplandırdınız?
Siz hiç sabah ezanında kuşların cıvıldaşmasını, ışığın karanlıkla boğazlaşmasını seyrettiniz mi? Uyanışın nasıl bir yanış olduğuna şahitlik ettiniz mi?
Siz hiç güneşin melul mahzun batışı kadar, ayın teselli verici belirişi nispetinde şafak sökmelerine odaklanabildiniz mi?
Siz hiç kavruk Afrikalı gibi susamışlık yaşadığınızı iddia edebilir misiniz?
Siz hiç öğrendiğiniz pek çok kavramın kavrama gücünden yoksun çabaladığını, yani 'ağyarını mani, efradını cami' olmadığını bunca tahsil ve yaşanmışlıktan sonra hala anlayamadınız mı?
Siz hiç aklın kılını dahi çekemeyeceği ifritten sualleri kendi kendinize yönelttiniz mi? Kimdir diriltilecek hayat süren leşler? Hangi ölümlü yalanlara ölümsüz gerçekleri nasıl kurban ediyoruz?
Siz hiç Al-i Cengiz oyunlarındaki gerçekliğin illüzyonist numaralarındaki halüsinasyonlardan, yanılsamalardan daha ileri ve üstün olduğunu kavrayabildiniz mi?
Siz hiç sanal savaş niyetine sanal kovalamaca oynadınız mı? Yalnız kediden fare , avcıdan av mı kaçışır? Kimine kıldan ince olan, kiminin evler kurası gelen Sırat'lardan hangi suratla ve nasıl sür'atle geçeceğinizi hayal edebiliyor musunuz?
Siz hiç 25 milyon kilometre kare topraktan, onun zekatı miktarınca şimdiki 780 000 kilometre kare gelen bir alana niçin sıkıştırıldığımızı düşündünüz mü? Zelilce çıkarıldığımız yerlere güzelce ve selce girmemizin gerektiği bize işaret edilmiyor mu?
Siz hiç borç alabilme özelliğinin hastanın iyiliğine yorumlandığını gördünüz mü? Siz hiç borçlarından şikayet edenlerin borçlarını arttırma sonucunu veren davranışları akılcı bulmalarını onaylayabildiniz mi? Siz hiç kendinizi aldatılmış, uyutulmuş, büyülenerek büyütülmüş hissedebildiniz mi?
Siz hiç ülkenizin yarısından fazlasında, belirtelim 440000 kilometre karesinde, mevcut olan madenlerin arama ve işletme ruhsatını sadece yabancı şirketlerin almış olduğunu, geri kalan alanlardaki yerli girişimcilerden ne kadarının yabancıya paravan olduğunun bilinmediğini biliyor muydunuz?
Siz hiç zararla korkutulmamış ve cennet va'dedilmemiş kitlelerin zor anlarda 'güdenlerce doğru' kararlar verebildiğini gördünüz mü?
Siz hiç şu derin anlamlı türküyü elinizi şakağınıza koyarak defalarca dinleyip ana fikrine erişebildiniz mi?
'Gah çıkarım gökyüzüne/ Seyrederim alemi!/Gah inerim yer yüzüne/Seyreder alem beni!...' Bu hal ne haldır? Maddenin üç hali mi, yoksa dünyanın binbir türlü hali mi?
...Siz hiç... bir zamanlar ne olduğumuzu, şimdi ne hale geldiğimizi ve bu gidişle yarın hangi ufuklara yelken açacağımızı etraflıca düşünüp kafa yordunuz mu?
'Bana ne, adam sen de, başka derdiniz mi yok?' mu diyorsunuz? Öyleyse siz hiç yaşamamışsınız, vesselam!...
Selam ve saygılarımla...

06 Aralık 2010 4-5 dakika 9 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    İşin kötüsü bütün bu yazı içeriğinde ele alınmışların tümüne yakınını hemen hemen herkes adı giliyor ve kendinden olduğu kadar da emin. Ama işin acınası yanıdır ki, yeraltı yaşayanların korkak, ürkek, sinik, ezik..ve ısrarla dokusu ve duyarlılığı kapan kaçıranların eşkiyalığına tir tir titreyen insanlık dışılıklara küs ve köreltilmiş olunca yazı içeriğindeki öksüzlüğün sahibi..Kapaklandığı kalın duvarlarlı avlular içinde birbirini deşe dağıta, ütüp kavurmaktan başka çok da şansı kalmıyor; acılı ağıtlı telli beyleyen şarkılık türkülüklerden başka. Hayata yürek yoran bu güzel emeği sevgiyle paylaştık .