Burası Türkiye Ama
Bazı zamanlarda, bazı dallama cibilliyetli kimseler çıkar ?Burası Türkiye, olur böyle şeyler!? gibisinden inciler yumurtlayıp; akılları sıra, milletimizle alay ettiklerini sanır. Oysa insan, günlerce süren kundaklama eylemlerini gördükten ve Alman yetkililerin, dünyanın gözünün içine baka baka ?Yangınlar, elektrik kaçağından (kontak) çıkmış olabilir.? gibi, ipe sapa gelmez zırvalıklarını da dinledikten sonra, bu tür cibilliyetsizlerin, milletimize karşı çok büyük haksızlık yaptıklarını düşünmeden edememektedir. En azından, milletçe, hakkaniyeti elden bırakmayan bir yanımızın olduğu aşikârdır. Ne de olsa ?Yiğidi öldür, ama hakkını yeme!' gibi atasözleri bizim kültürümüzün bir ürünüdür. Ee tabi dedesi, barbar; babası, sömürgeci; kendisi, mirasyedi; çocuğunun bilmem ne olacağı meçhul bir Avrupa ne anlasın haktan, hukuktan, adaletten değil mi ya? Yahut da ?Kızılderililer Mars'a mı gitti?', ?Afrikalılar, Amerika'da ne arıyordu?' türünden sorulara, ?Burası vahşi Batı, olur böyle şeyler.' denmesi gerekmiyor mu?
Türkiye söz konusu olunca, ?Hep de bizim ülkemizde olur, böyle şeyler.' türünden serzenişleri duymuşsunuzdur. Söz gelimi yol (seyir, traffic) kazasında kolu, bacağı kırılan bir adama, kazaya müdahale eden vatandaşlarca kalp masajı, sunî teneffüs yapıldığına dair haberlere şahit olabilirsiniz. Burada üzerinde durulması gereken yanlış kanaat ise bu tür olayların dünyanın her yerinde olabileceği, hatta olduğu gerçeğidir. Söz gelimi (misal) Japonya'da yapılan bir yapay toprak kayması deneyi sırasında on bir kişi ölmüştür. Yine Fransızlar, askerler için mayına dayanıklı çizmeler (postal, bot) icat etmişler; ama çizmeler çok ağır olduğu için askerler, düşman kuvvetleri tarafından keklik gibi avlanmaktan kurtulamamışlardır. Yine Amerikalılar, bir uzay aracının elektronik aksamında ?1' rakamını yanlış yere yerleştirdikleri için, milyonlarca dolarlık aracı -yere çakılmasını önlemek için- havaya uçurulmuşlardır. Yani cancağızlar, şu yeryüzünde ?Burası dünya, olur böyle şeyler.' diyeceğimiz o kadar çok olay meydana gelmiş ve gelmektedir ki hele insan şaşmaya görsün. Haliyle ?Beşer, şaşar.' diyen atalarımız bir kez daha haklı çıkmıyor mu sizce?
Türkiye'de meydana gelen kazalar, belalar araştırılsa; çoğunlukla insanımızın iyi niyetlerinden, yardımseverliğinden, saf (temiz anlamında) kalpliliğinden meydana geldiği görülecektir. Basın-yayın organlarında yer alan ve boğulmakta olan arkadaşlarını kurtarmak için suya atlayan iki vatandaşımızın, kurtarmaya çalıştıkları kişi ile birlikte boğulduğu haberi de bu iddiamızın (sav, savuntu) doğruluğuna işaret etmektedir. ?Canım, bir şey olmaz.' temennileri ile çıkılan yolda, yol kazaları elbette bir ihtimal (olası durum) olarak karşımıza çıkacaktır. Hekim (doctor) yerine, eş-dost tavsiyesi ile ilaç kullanmak; yolda, kendisine ?el eden' (otostop yapmak) kimseyi arabasına almak; sevdiği kızı kaçırmaya giden kankaya (kan kardeş sözcüğünün kısaltılmış hali) yoldaşlık etmek... diye giden hareket tarzları, -olsa olsa- insanımızın, insanî özelliklerinin haddinden fazla olması ile alakalı bir durumdur.
Evet, cancağızlar burası Türkiye; bizler de Türk milletinin birer ferdiyiz ama Türkiye'nin dünya üzerinde bir toprak parçası; Türklerin de yedi milyara merdiven dayamış insanlık âleminin üç yüz milyonluk bir kısmı olduğunun unutulmaması gerekir. Kısacası üç yüz milyonluk bir yekûn (toplam) oluşturan Türk Milletini sigaya çekmeye; istihza (alay) ile karışık lakırdılarla küçük düşürmeye çalışmak beyhude (anlamsız) çabalardır. Üstelik de bu çabaların, kendi yekûnları üç kuruş etmeyen insanlar tarafından sarf edildiğini görmek ?el-insaf' dedirten hal-i pürmelâllerdendir. Sahi, ?Maide Suresi ne diyor?' diye açıp bir okumak, niye akıllara gelmez ki? ?Kınayanların, kınamasından korkmayan...? bir millet olmak o kadar da zor olmasa gerek... Aşağılık kuruntusundan (kompleks) kurtulmak da haliyle... Sözün kısası, Yüce Allah ?seyfullah'lığa layık gördüğü bu temiz milleti; bu ihlâslı Müslümanları korusun ve yüceltsin. Ee ne de olsa Allah kerimdir!
Serik - 2008
