Dinlemek Demişken

'Şimdiye kadar üzdüğüm, kırdığım kim varsa bir kez daha ağzına tüküreyim. Ben boş yere birini üzmem! " Icarus





'Şimdi, bir sinek olup, varıp, bir de onu dinlemeli,' derdi annem. Dedilikodulu sohbetlerde söylerdi bunu ve niyeti kişileri sobelemekten ziyade, arkasından çizilen resmi, bir de onun penceresinden görebilmekti. Yani, söylediğinin, şimdinin böcek felsefesiyle uzaktan yakından alakası yoktu.




Alt kattaki komşunun evine bir dinleyici yerleştirebilsem keşke... Gerçi gerek yok buna, çünkü -üç aşağı beş yukarı- kadının hakkımda düşündüklerini tahmin edebiliyorum. Beni yetiştirene de bizzat bana da verip veriştiriyor olmalı. E, kendi açısından haklı da... Ama ben de haklıyım. 'Banyoyu kullanmasın, su sızdırıyor,' diye haber saldı, görevli ile. İlkinde gayet uygun bir lisanla, talebinin saçmalığını, çözümün banyoyu kullanmamak değil, bir an evvel, sızıntıyı engellemek olduğunu ve masrafı karşılayacağımı söyledim, ama uyarılar yine aynı yönde devam etti durdu. Benden önceki kiracıya bu çözümü kabul ettirmiş sanırım. Evinde tamirat telaşı yaşamamaya gayet kararlı galiba... Titiz hatunlardan... O zaman çözüm bu... O sızıntıya ve kokusuna alışacak, başka çaresi yok.




Konuyu dağıtmak için alt kata inmeye gerek de yoktu aslında, ben oğlumu dinleyebilsem yeterdi bana. Biricik, medarı iftiharımın hakkımda düşündüklerini de az çok tahmin edebiliyorum. Despot, inat, felaket bir anne olduğumu düşündüğüne bahse girerim. Gecenin bir vakti, daha gelmedin, neredesin sen, diye aradığımda, -telefon açıksa tabi- ses tonundan konu başlığını anlamak mümkün, alt tarafını tek başıma da doldurabiliyorum. O, benim zamanı yakalayamayan, örümcek fikirli, pinpirikli, çekilmez bir hatun olduğumu düşünüyor ve muhtemelen bu tanımların bir yerine de cimriliğimi yerleştiriyordur ama ben O'nun bir gün baba olduğunda, benden besbeter bir ebeveyn olacağını çok iyi biliyorum.




Örnekleri genişletip, konuyu dağıtmak öyle kolay ki. Mesela iş yerinde amirler... Herhangi biri... Verilen emirde makuliyet arayan, makul olmayan zamanlamalı ya da konulu emri bağlayıcı saymayan memurlar, üstleri için ayaklı felaketlerdendir. Bunun tersi de altlar için geçerli... Yapılabilir bir işi zamanında yapmayan, görevini savsaklayan memura toleransınız yoksa ve herkesin maaşını hak etmesi gerektiğini düşünen amirlerdenseniz ve muhatabınızın yüzüne hapşırdığınızda, parti yönetimleri ya da vekillerinizden anında gelen o "çok yaşa" selamına itibar etmeyen amirlerdenseniz, ne altınıza yaranabilirsiniz, ne üstlerinize. Sistem böyle, işinize gelirse... Gelmezse? Siz bilirsiniz...




Sahi, bir de sitede şu kırmızı arabanın sahibi kimse, onu da dinlememe gerek yok benim. Adam ya da kadın, görmedim, bilmiyorum ama garajına girmeye üşenip orta yere park eden o her kimse, her yakaladığımda tam arkasına, çaprazca park ettiğimden, benim şoförlüğüm hakkında hiç de iyi şeyler düşünmüyordur, eminim. Akşamın, yoğun trafiğinde, solladığı aracın sürücüsüne 'Şuna bak lan, hem kadın, hem de direksiyon başında telefonla konuşuyor,' diye söylenip duran arkadaşıma da demiştim: Eşeklik de santimle mi ölçülüyor, öyleyse buyurun bakalım!




Allah başka dert vermesin, der ya büyükler. Vermesin, varsın. Aramaya kalkınca dert mi yok. Hukuk bunun için hukuk işte... Vermediğinden, almadığından ve dahi yüzünüze karşı demediğinden, kimseyi sorumlu tutamaz, suçlayamazsınız. Düşünce suç olmamalı velahasıl ve benim tahminlerim ya da kuruntularım herhangi birini suçlu kabul etmeye yetmez. Yetmemeli...




Sözün başında, sinek olmak mı demiştik. Siz o kadar küçülmeyi arzulamışsanız, karşı size ne dese zaten hak etmişsinizdir, derim ben. Yani dil boğum boğum ve insanın fiziki yapısı hiç de tesadüfen şekillenmiş değil bence ve küçük bir not: Bunun evrim teorisi ya da vahdadi vucût nazariyesi ile de ilgisi yok. Aklın süzgecinden süzülen sözün ne yana akıp gideceğine, bırakın söyleyen değil, dinleyen karar versin. Yol... Ki bazen, o kalkıp, kendi gelse de size, yolları yanıtların değil, soruların aydınlattığına unutmayın, olur mu? Amaç sulh ise tabii... Savaş ise kulağınıza değen ilk yanıta tutunup, doğruluğunda direnmek kâfidir zaten.

31 Ağustos 2013 3-4 dakika 1 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar