ecevit öldü ...!

karneleri alalı üç gün olmuş, aynı yatakhanede yattıgı arkadaşlarının dolaplarına onlardan daha boş gözle bakıyordu karaoglan . üç gün tam üç gündür agzına bir lokma ekmek parçası bile girmemişti.aslında karnını doyurmaktan daha büyük sorunları vardı .kapanan yatılı okula böyle kaç gece daha gizli girebilir,gitmesi gereken ankaradaki evine onu götürecek otobüs parasını bulmak için ne yapabilirdi....
tam köşede ,henüz okulla işi bitmemiş ögretmenleri gözlemeye başlamıştı ..ilk görünen resim hocası için kafasından , cocukların ne kadar cimri oldugunu söyledikleri geçti ..hayır o olmazdı ..birden kapıdan fen bilgisi ögretmenini gördü. terliyormuydu ne ...
-- sizin gibiler yüzünden bu ülke böyle diye bagırarak elindeki kırılmaz cetcelle bacaklarına ne kadar vurdugu aklından geçti. bacaklarında yine o acıyı hissetti elleri gayrı ihtiyari kaba etlerine dogru gitti. daha neler neler söylemişti ,sınıfın içinde yüzü, hem acıdan hem utançtan kırmızıdan mora dogru hızla gidiyordu . oysa içinde suçsuz oldugunu ve kopya çekmedigini bliyordu ,iyi ama neden utanıyordu ki bu kadar ..
tenefüste bir daha gözden geirmek için fen bilgisi kitabını açmış ve en iyi böyle anlıyorum dedigi şekilde, sıranın gözüne dogru uzattıgı kitabını son kez gözden geçiriken teneffüssün nasıl geçtiginn farkına varmamış ,ögretmenin sınıfa girdigini bile anlamamıştı çocuklar ayaga kalkana kadar . son anda kitabı oldugu gibi sıranın gözünde kapatmadan bırakmış ve ayaga kalkmıştı .sorular soruldugunda kitap aklından uçup gitmişti bile . on yada on beş dakika geçmiş ,yanına yaklaşan ögretmeni ancak iri eller kulagına kelpeten gibi yapıştıgında farketmiş , şiddetli rüzgarda egilen agaçlar gibi boynu bükük ayaga, orada tahtanın önüne kadar öylece gelmişti...sonrasında bas bas bagıran ögretmenin sesinden başka bişi duymaz olmuştu ...şiddetli dayagın sonunda ögretmen önündeki, nerdeyse yarsını cevapladıgı kagıdı almış boş bir kagıt bırakmıştı onun yerine ve yüksek tonda bir tehdit savurmuştu ..İSTERSEN ZAYIF BİR NOT ALDA GÖREYİM .yo oldukça iyi bir not almış ,ögretmeniyse bunu attıgı dayaga baglamıştı .
-- ne yapıyorsun orda sen ...?
kaçmaya yada saklanmaya fırsat bulamadan bu fen bilgisi ögretmenini tam karşısında dikilmiş bulmuştu ..şaşkın ne diyecegini bilemez halde kekelemeye ve en uygun yalanı bulmaya çalışıyordu ..bulamadı .
--- okullar kapanalı üç gün oldu ,yatılı okuyanların hepsi memleketine gitti sen hala neden burdasın diye bi daha ama bu sefer biraz daha yumuşak bir tonda sorunca henüz on üç yaşında bile olmayan karaoglanın gözleri ister istemez nemlenmekten daha fazla hale gelmişti ..anlattı . parasızlıgını aç oldugunu saklayarak
ögretmen ,şimdi tam ne kadar oldugunu hatırlamadıgı bir yedi yada yetmiş lirayı avcuna koydugunda yüzü kızaryor ,içinden ise kocaman bir ohhhh çekiyordu
................
üç saatten biraz fazla sürüyordu yolculuk. çarçabuk hazırladıgı döküntü valizini hazırlamış ankaraya giden yola düşmüştü bile ..terminalden bilet almayacaktı. yolda mola vermek için durmuş ,daha dogudan gelen bir otobüse binecek ve elindeki tüm parayı bilete vermeden, karını doyurmanın da yolunu bulmuş olacaktı ..
otobüslere bi göz attı hepsi hepsi iki taneydi .....içinden rengini daha çok sevdigi kırmızı -beyaz olanı seçti ..muavinni gözleriyle arayıp,yavırlarından otobüsün sahibi benim havası dökülen muavini ilk anda fark etmişti. nerde ineceksin ? sorusuna ..mamak köprüsünde diye cevap verdiginde ,muavin elinden valizi kapıp , sen bin içerde parayı hallederiz deyip emrivakiyle onu otobüse atmıştı bile ...
---eceviti seviyormusun ..?
adını duymuş , hatta babasının eceviti çok sevdigini ve sırf bu üzden kendisine KARAOGLAN dedigini biliyordu ..ama ne demeliydi ki ..duydugu her haberde sag sol çatışmaları ,solcuların ecevitçi sagcılaın türkeşçi oldugunu söyleniyordu ...ne diyecekti ...biraz sessizce bekledi ...
--sevmiyorum ..
yazı tura atmış kafasından ve sevmiyorum gelmişti şansına ..neden sorusuna çocuk aklıyla iyi bir bahane sayılacak ,çünkü siyasetçi cevabını vermişti. kocaman bir elin yüzünde şakladıgını duymasıyla birlikte seni otobüsten atarım lan nasıl sevmezsin sen eceviti ,bagırışı , araya giren diger yolcuların korumacı ellerin arasından duyuyor, sinmiş hiç durmamacasına aglıyor aglıyordu ,
--çocuk yahu daha.. diyen dogulu şivelerin muavini sakinleştirmesi çok üzün sürmedi ..ama o hala iç çekiyor gözleri bir çocuk nasıl korkrarak bakarsa öyle bakıyordu ....hiç ama hiç görmedigi biri yüzünden kocaman bir osmanlı tokatı yemişti yüzüne
aralarında birazda karaoglanın gönlünü almak için muavin para toplamış avcuna sıkıştırı vermişti ne kadar istemiyorum desede almak zounda kalmıştı utanarak ...
...........
geldik dedi muavin ..mamak köprüsü ...biraz gönlünü almak için, burdan tek başına gidebilecekmisin diye sordu ..karaoglan kısık ve kısa bir evet le birlikte otobüsten kaçarcasına uzaklaştı daha otobüs hareket etmeden ...
......uzaktan kartaltepenin, o gözüne kocaman ve yüksek ,üzerindeyken aşagı tren yolundan geçen trenleri ve yanındaki yoldaki arabaları arkadaşlarıyla paylaştıgı arada bir trenle sevk edilen askerlerden sigara içmek işareti yaparak asker sigaralarından istemek için aşagısına indigi kayalıklar denilen heybetli tepe geldi tam yolunun üzerine baktıgında
birde papatyalar ...
nedenini bir türlü çözemedigi başka yerde neden büyümediklerini merak ettigi, tren yolunda taşların arasında yetişen sarı papatyalar...hala o kadar sık ve o kadar güzel görünüyorlarmıdır diye düşündü ..sonra okullar kapandıgında papatalarında bitti aklına geldi ...
............................
.......haber programları yas içinde ...başbakan ecevit vefat etti , allah rahmet eylesin haberleri ...oldukça büyümüş olmasına ragmen içinde nedensiz yedigi tokatın acısı üzülsün mü sevinsin mi bilmeden bir fatiha okudu ..televizyonu kapadı ..arkadaki parka çıkıp saati umursamadan extraefes'inden bir yudum alıp çimlere sırt üstü uzanıp gök yüzünü seyretmeye başladı......