Hapsolduk

Özlemek hasretleri fena yorar söz düşüm... Bir yer var ki gözlerinden öte, masallar sanki körebe... Öyle bir yer var ki aklımın saklanmışlığında rüyalar durağan kentlerin hedef tahtası... Bir yer var içimde, sana ışıyan yalnızca sana aydınlanan gel desem içeri, gönüllü varır mısın?
Kokunun denizinde boğulur gibi olsam öylece. Gördüğün gözler hayallerinin rıhtımında bir yerlerde bana çıksa, sen sadece herkeste beni görür olsan... Çok şey istediğimin farkındayım. Belki de bir o kadar umutsuz bir vakayım. Ellerim titriyor öz düşüm...
Masalın zincirine vuruyorum kelepçeli yüreğimi, kanıyor içimde bir yara... Orada her yol sana çıkıyor.
Hey dur! Beni sana saklasana... Başkaları görmesin, başkaları gelmesin, başkaları dokunmasın hiç, korkuyorum...
Hey baksana! Beni sana alsana yağmurumun ılık damlası, kördüğümüm... Beni sana sakla ve hiç bırakma.
Sevmek gönül tezgâhlarını fena dağıtır, sevmek renklerin ahenginde sana bana çıkan yolların yol ayrımında ayrılığın kahkahasını fena patlatmasına meydan tanır. Kötü karakterli bir oyuncu o!
Bırak, falımızda düşmek olsun ama kalksın yüreklerimiz özümüz sözümüz göze gelince...
Yıldırıma tabi tutalım yüreğimizi ama düştük mü beraber kalkalım öylece.
Beni sana al masalsı gülüşüm... Beni senden başka yollara salarsan kaybolurum ama ben o zaman kendimi hiçbir yerde, hiçbir gözde ve hiçbir gülüşte bulamam ki.
Korkuyorum ellerini ver...
Korkuyorum gözlerini ver...
Korkuyorum beni sana al, bize ver...
Korkuyorum yüreğini yüreğime sun, sonunda dize gel, gül gülüşünle bize gel...
Hatırlamak aşkları acıtır yüreğimin müebbet yemiş hâli! Buraya baksana...
Senden yana kelepçelendim, suçum seni sevmek, seni görmek...
Mutluyum desem seni alsam?
İtiraflar aşkların dudaklarında kahkaha olsun sevgilim. Sevgilim; öyle bir yer düşün ki bir tek bana çıksın kadehleri tokuşturalım gönlümüzden aşkları meşke çevirelim.
Gerçeğin öznesine takıldım en deli yüklemim; gözlerinden bir yol çıktı falıma uzandı.
Bir sen bir ben bir biz olduk... Falımda bir at gördüm, muradım oldu sandım. Seni prensim sandım, bu kadar mı yanıldım?
Aşka kelepçe taktım o vakit, benden yana o suçlu şimdi... Seni sevmemi isteyen kendisiydi.
Günahlarımı ver utanıyorum zaten, ver de gideyim.
Seni aldım, bir daha mümkün değil kendini benden alamazsın. Şimdi, kaçmak kovalamak değil; gönlümün kırgın zincirlerinin bağını yüreğinden çözme vakti...
Çözülmüş zinciri yüreğimin, namlusu kader miydi ördüğün ağların? Bir şehir düşlüyorum, düş özüm...
Karanlık aydınlık oluyor. Neler oluyor bana bilmem ama gözlerinden uzak diyarların kokusunda bile her yer hayata çıkıyor. Yaşamak yalan yere mi sen kokarmış bunca zamandır?
Küheylan yüreğimin naralar atma anı geldi işte...
Ceplerini boşalt, ceplerindeki artık sevgilerin hesabını yıldızlara sorup çilesini doldurmanın vaktidir gözyaşlarının...
Sevgilim; kaçmak desen buna, kaçılmaz. Gözlerin yok sayılmaz ki olmaz. Seni aldım cephemin en güzel köşesine, bana dokunsa bile sen; ben sen'e kıyamaz. Sen'in ben'e sualleri varsa alayım; sen ile ben tek bir yürekte hapsoldu artık istesen de çıkamaz.

06 Kasım 2011 3-4 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar