H/içsel Aydınlanma

Soru soran gözlerle bana bakma...

Aslında bir hiçsin,aslında bir hiçim.Varlığım sadece senin kafanda.

Ben yokum,hiçbir zamanda olmadım.

Yaratılmışlık ya da varolmamışlık ne fark eder?

Hepsini aynı zehirli tohumdan ürettin.Beni oluşturdun,beni acılarla kucakladın.

Ben yoktum acı çektiremezdim. Sen inat ettin üzdüğümü söyledin seni.

Yalandı.

Sen de biliyordun.

Ben çekip gittim;suçluydum çünkü. 

Bana böyle söyledin.

Bir kağıtta yazılıydı,buz gibi harflerle bedelim.

Ödedim.

Ödemek için çekip gittim.

Aslında yoktum

Gidemezdim

Bedel de ödeyemezdim.

Öde dedin!!!

Patron sendin, ben de çizdiğin yolu takip ettim.

Tesadüfler lanetlemişti yolu.Ama çok geç olmadı tesadüflerin kontrollü sunulduğunu çözdüm.

Her şey aynıydı aynı şeyden doğmuştu.

Tek bir kaynak.

Tek bir çıkış noktası.

Her şey hem iyi hem kötüydü.

Her şey hem var hem yoktu.

Tıpkı benim gibi.

Doğruda yanlışta aynı ipin ucundaydı…İpi kestim…ikisi de yere düştü.Seçemedim hangisi doğruydu hangisi yanlış...

Karışmışlardı birbirine. Seçememem için hazırlanmıştı bu tuzak.Seçememem için verilmişti elime makas...

Makasa baktım…ve…tek bir hareket.

Son bir vuruş…tam kalbime sapladım karmaşayı.

Ben yoktum ama acı vardı tek ve son keskin bir acı…

Birkaç damla kan… sonrası…sonrası.

Kulağımda tatlı bir müziğe dönüşen bir uğultu...

Hiç olmadığım kadar hafif 

Hiç olmadığım kadar umarsız ve kedersizim.

ve nihayet sonunda...

Bu kez ben de geceyi aydınlatan bir ışığım. 

13 Aralık 2019 1-2 dakika 96 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 4 yıl önce

    Bu kısa notları başka bir zamana bırakmıştım. Yazın fena değil...Bu kısa notları hak ediyor... .........................................................................................................................................................................N. Dayan

    Yaklaşmakta olan koca uçağın ön tekeri sonra da gövdesinin altındaki devasa tekerleri çıktı. Tekerler unutmuşlardı pistlere kaç kez değip ya da değmeden teğet geçtiklerini. O yaklaşmakta olan uçağın koca kırmızı benekli burnu burnumu da teğet geçti. Otların içine uzanmış ve haç şeklini almıştım. Uçağın penceresinden beni görenlerin istavroz çıkardıklarını görüyordum. İsa değilim aptallar diye bağırdım İsa-misa değilim ben...

    Son zamanlarda boşvermişlik içindeyim.Oysa hayata bakışımda hiç boşvermişliğim olmamıştı.

    Karanlık koridorda yürürken sanki çevremdeki görünmeyen eşyalarda boşvermişlerdi. Kimi kalas kokuyordu kimi yağmur kimi küf kimiyse beni İsa sanıp ezilip büzülüp istavroz çıkarmaya uğraşıyordu.

    Işıklar Caddesinde bulunan Bosna İş Merkezinin üst katındaki atölye de Rodrigo dinlerken (pahalıca sayılır) küflü peynir almıştım. Yufkaya aşk gibi yatırmş sonra da dürümlemiş afiyetle yemiştim...

    Tuhaf olansa şu; seks yapmayı unuttum...Artık fırsatları da değerlendiremiyorum. Daha iki önce geriye dönen siyah giyimli kadının kahvaltı yaptın mı sorusuna yaptım deyişime kendim de çok şaşırdım. Oysa sabah sabah bu ayaz da sıcak sıcak onun mutfağında kahvaltı masasına oturmak fena olmazdı...

    İsa mıyım ben? Siyah giyimli kadın tebessüm etti... İşte bu tebessümü çok ağrıma gitti...

  • 4 yıl önce

    güzeldi okuttu tebrikler......