İkindi Çayı

Ak sakalı ve ak bıyığının arasındaki dudağında, ney'i hazin hazin üflüyordu yıllara hesap sorarcasına adam. Beline kuşak gibi sarılan korkuları an ve an kalınlaşıyordu sanki zamanın girdabında. Boğuk sesiyle bir kaç ağıt yakıyordu alevli yüreği. Kasırgalarla çalkantılı hayatı artık dingin ve suskun olsa da, o hala içinde çığ gibi büyüyen hayatın dövüşüyle meşguldü. Ağlayabilse belki insan yanı, susturacaktı sessiz feryadını. Lakin yakışmazdı kaderine ağlamak onurlu bir adamın...

Hayatı öylesine hararetliydi ki. Beş vakit çay demlenir,bardak bardak çayla giderirdi adam günün susuzluğunu. Odanın sessizliğini çalan telefonu bozmuştu nihayet. Kırk yıl öncesinden okul arkadaşları arıyordu. Sesi titrek, yüzünde gizli bir tebessümle pek hevesli konuşuyordu adam..

Arkadaşı da kendi gibi mühendis olmuş,evlenmiş çoluk çocuğa karışmıştı.Arkadaşı işlerinin nasıl gittiğini sordu. Fena gitmediğini söyledi adam. Lakin arkadaşı resimdeki haliyle onun ne kadar çöktüğünü anlamıştı. Derinlemesine dertleşmek istese de, ilk defa arayan arkadaşını bezdirmek istemedi. Telefonu kapatmadan ikisi de diğer arkadaşlarını da arayıp,bir gün bir yerde buluşma kararı aldılar.

Beklenen tarih ve yerde buluştular, bir tekne gezintisiyle boğazı turladılar, hepsinin yüzünde tatlı bir telaş,sanki gençlik yıllarını yeniden yaşıyorcasına sarmıştı. Hepsi üniversite okumuş aklı başında,kültürlü ve başarılı iş adamları olmuşlardı.Sırayla kendilerinden bahsetmeye başladılar. Hepsinin değişik hayat hikayesi vardı,hepsinin ortak kaderi yaşlarıydı.Yaşları ilerledikçe içindeki yokuşlar dikleşiyordu. Hikayemizin asıl adamı, hepsini can kulağıyla dinliyordu. Kimisi dolandırılmış, kimisi ailesini kaybetmiş, kimisi çetin savaşlarla zafere ulaşmış, kimisi imkansız aşkları başarmıştı.Kimisi eş seçiminde isabetsiz karar vermiş,kimisi çocuklarından şikayetçiydi.Kimisi de hastalıklarla mücadele etmişti.Hepsi de kaderin çizgisinde değişik değişik sınavlardan geçmişti.

Teknenin ortasındaki masada yiyeceklerini ve hikayelerini hepsi mutlulukla paylaşırken, bir şeyin farkına vardılar.Zaman...Geride ve elde kalan

Bazı iskeleden inen ve vedalaşan arkadaşlarının ardından,geçip giden zamanı bir kez daha seyrediyorlardı çıplak gözleriyle... Bundan sonraki umuda yolculuk son durak olsa bile....

Hikayenin baş kahramanı, son yılların yorgunluğunu, içine sindiremediği huysuzluğunu, sağa sola taşırdığı öfkesini iskelede bırakmıştı sanki. Gözlerinde canlandırırken anılarını, sakinliğe bürünmüştü kaplanlığı. Sonra toplamaya başladı evden çıkarken döküp saçtığı,kırdığı ne varsa... Ney'i üflemeye başladığında, korku zincirlerini açmıştı çoktan. Artık ihtiyarlığı sessizce bekleyecekti ölümü.

İkindi çayını yudumlarken,masasında çizdiği son projeydi belki de. Onu böylesine sakinleştiren sebep ise.Sadece kendisinde olmayan,hatta başkalarında da, kendinden daha büyük dertlerin olmasıydı.Bunu büyütüp mesele haline getirdikçe etrafında sevdiklerinin eksilme korkusuydu.Bu zamana kadar öz güveniyle başarılarını paylaşan ailesine ve sevdiklerine karşı daha dikkatli olacaktı.

Bazen en uzaktaki dostunuz bir alo diyecek kadar yakındadır, onları aramayı ihmal etmeyin ve her hikaye bir tecrübedir insan hayatında,hikayeler ise hayatın ta kendisidir.Hikayesiz ve sevgisiz kalmayın..

24 Mayıs 2013 2-3 dakika 74 denemesi var.
Yorumlar