İnanmak

Çok çok eskiden ta 2011 lerde uzay çağlarında, insanoğlunun marsa ayak bastığı, sanıyenin 10 da birinde bir tıklamada onlarca kayıtın bulunduğu çağda, saat sabahın yedisiydi, feriştahların ülkesinde dinlenmek yok, konuşmak yok, sevmek yoktu .Böyle bir ülkede sevdi yada sevdiğini sandı genç bir kız. Ve bu çağda saat sabahın yedisiydi, uyandığında, sessiz bir çığlıkla, sağına baktı sonra soluna ne umuyordu yorgun, ağlamaktan şiş olmuş gözlerle, kardeşini görmeyi mi? Yoksa onu çok beğenen kız kardeşini mi? Abla büyünce senin gibi olurmuyum deyişi duyar gibi oldu, ya ninesinin saçını tararken kızım ne güzelsin ama önemli olan bahtın güzel olması bak kar ne beyaz ve güzel ama hayvanlar üzerinde pisliklerini eder.Hiçbiri yoktu oysa yerde renkli renkli çilek mi? muzlu mu istersin her çeşit renkten vitaminden kordanlar, soluk kara pembe renkli duvarlar vazelin kokusu.... Bacaklarındaki ağrıyı hissedince anladı, yan ucunda kardeşinin olmadığı, pencereden kar yağmayacağın yine mi dedi acıyla gülümsedi içinde su duracak kadar derin gamzeleriyle ne acılar barındırıyor, şimdi anlıyor ninesinin o deyişini '' allah isterse dünyaya bir iğnenin ucundan geçirir; ne iğnenin ucunun büyütür, nede dünyayı küçültür.'' aklı hiç ermezdi bu deyişine ve şimdi anlıyor bu mantıksızlığı mantıka çeviren ironik paradoksu.
herkes gibi o da sevmişti tüm mişli zamanların kurbanı olacağını nerden bilecekti bilemezdi zaten bu kadar uyduruk aşk öyküleri varken.Sevdiğinin kandırısına gelmişti gel seni manken yapayım ama önce ....... deyişinden daha farklı herkese tatırayım özdeyişiyle.
Babası geldi aklına hep susardı sadece döverken seni gidi o... Fakirdi babası bir tezgahı vardı seksan darbesinden sonra okuldan atılmış ondan herkes ona avukat bey dermiş şimdi Ağrıda kışları kömür taşır yazları tezgahlık yapıyor.Annesi yaman kadınmış eskiden öylece sönmüş 7 çocuk getirirken zaten o yaptı ben görmedim kızım görsün tuzaklarıyla oysa şimdi yetinmek isterdi sobada pişmiş sıcacık çorbayla, bir erkeğin sıcaklığını eritmekten iyi...
ayaklarını atsın ki yatataktan çıksın bacakları hala acıyordu sevgilisi geldi aklına o ilk ağrıyı,ilk ıslaklığı, ilk yumuşaklığı onda görmüştü ne kadar tatlı gelmişti ona, bedenine değen diş uçlarını hep bastırdı o acıyı tatsın diye... Şimdiyse...
Ben nerde hata yaptım dedi kendi kendine, allah hepimizi eşit yaratmadı mı? dedi kendi kendine.
ninesinin herşey insanın elinde deyişi geldi aklına, herşey elinde mi bilinmez ama neşter elindeydi bu sefer... Tarih kitaplarında anlatılan ikinci abdülhamit gibi olmasa da neşteri titreyen sözcüklerle kesti can damarını....

08 Şubat 2011 2-3 dakika 2 denemesi var.
Yorumlar