Kahin ve Kehanet

Sanayi Devrimi hemen hemen tamamlandı sayılır!.. Şimdi sırada, Bilgi ve Bilişim ve Lojistik destekli 'İletişim ve galaksiler arası iletişim ve etkileşim çağı' başlamakta ve bunun hazırlıkları gün be gün artan bir hızla devam etmekte..

Simdi soru ve sorun şu; Acaba biz ne kadar hazırız?..Bu yarından daha da yarın kadar yakın olan ve geleceğimizi şekillendirecek olan yeni çağa ne kadar yakınız ve hangi alt yapı ile gireceğiz?..

Bunun cevabını verebilmek için geçmişi bilmek ve geçmişi iyi tanımlamamız gerektiği kanısındayım.. 1800'lerin sonlarına başlayan ve 1900'lerin içerisinde genişleyen ve 20.yüzyıl sonrasında devam eden 'sanayi devrimi'ni kavrayamamış,algılayamamış toplumlar nasıl ki bugün çağın gerisinde kalmış,sömürülen olmuşlarsa, bu gelecek olan dönemi algılayamayan ve kavrayamayan toplumların da akıbeti bugünden farklı toplumlar olmanın ötesine geçemeyeceği de aşikar olabilir!..Buna güzel Türkçe'mizde 'İki arada bir derede kalmak' atasözü ile en doğru yanıtı verebiliriz,diye düşünmekteyim..Bu,iki ara bir dere meselesi bizlere yüzyıl matbaayı yasaklamakla kalmamış,bedel ödemeden tepeden inmeliği de bir nevi kutsanmış olarak da kabul ettirmiştir!..Hep o iki dudak arasından çıkan ve çıkacak olana hayatı endeksletirmek gibi bir dipsiz kuyuda da bizleri yapa yalnız ve olmayacak kaderimizle baş başa bırakmıştır!..


Son dönemlerde yaşanılan ve yaşattırılan orantısız güç kullanımı,kadına karşı uygulanan şiddet,çocuklara reva görülen ağır yaptırımların tümü,sosyal adaletin kağıt üstünden bir türlü hayata aktarılamaması,önce ötekileştirilip sonrasında ayrıştırlmaya çalışılan etnisitelik,tüketim çılgınlığının alabildiğince insafsız sonuçları..vesaire vesaire..Bunların temelinde bu geç kalınmışlık ve kayda değersizlik yatmaktadır kanaatindeyim..

Olan oldu..Cin şişesinden çıktı artık!..Ya..yarın,yarın neler olacak?.. Mevlana'nın dediği gibi;'Dün dünde kaldı cancağızım,bugün yeni bir şeyler söylemek lazım!..'

Bugün ne söylememiz gerekir ki yarın başımıza gelecek olan bugün söylediklerimiz olsun?..Veya geçmişle barışık,vefalı ;gelecekte üretken ve saygı duyulan,örnek alınılan nasıl olunur?..

Gelecekteki yeni düzen nasıl olacak?..Öncelikle bireyler ve birey özgürlük ve hakları ön planda olacak. Erkeğin fiziksel ve düşünsel egemenliğinin pek de önem kazanmadığı, hatta angarya olarak görüldüğü bir sürece girileceği kanaatindeyim.Çevre,doğa ve diğer canlıların da ortak yaşam alanlarının ortak yaşam alanları olarak kabul görüleceği kanaatindeyim.Fiziksel gücün ve makine gücünün yerini bilişim ve iletişim gücünün ve enerji kaynakları ve yaşamın devamı için gerekli olan ana unsurun da su havzaları olacağı kanaatindeyim.Büyük ve devasa devletlerin yerini küçük ama güçlü devletlerin alacağı hatta sonrasında tek bir güç olarak 'Biz Dünyalılar' ve ötekilerinin olacağı kanaatindeyim..

Olağan dışı bir doğa olayı veya insanın kendi kendini ta ilk çağlara döndürecek bir nükleer facia veya benzeri bir denyoluğu olmadığı sürece görünen adayı biz bu denizin içinden böyle tanımlayabiliriz sanırım!..

Kadın ve erkek ayrı ayrı bireyler olmasına rağmen işlevsel olarak aynı amaca hizmet eden,aynı haklara sahip olan,pozitif veya negatif ayrımcılık olmaksızın eşitçe hak ve özgürlüklerinden faydalanabilen ve (metalaştırılacaksa şayet) aynı oranda metalaştırılacak olabilen, birbirinden farklı ama birbirinden de bağımsız olmayan bireyler olacakları kanısındayım..

Aile düzenine gelince; Aile reisliği,ev direkliği artık tek bir kolonla ayakta değil, bir çok destekleyici kolonla daha da sağlamlaşacağı ve eskiden olduğu gibi ana taşıyıcı kabul edilen erkeğin desteğini keyfiyetten veya ulviyetten kaybetmesi halinde tuzla buz olunamayacağı,diğer taşıyıcıların da aslında ana taşıyıcılar olduğu gerçeğine doğru gidilen bir süreçte olunacağı kanaatindeyim.. Yeni aile düzeninde öncelik;bireyler ve bireylerin hak,özgürlük ve ödevleri..Şartsız,koşulsuz eşit katılım ve tahammül ve sınırların esnekliği ve değişebilirliği ve tabi ki üstün veya zayıf kavramlarının bireyler arasında sadece bir nevi ritüel kabul gördüğü,eğitimli ve donanımlı bireylerin oluşturduğu bağımsız ve bir oranda da birbirleri ile zorunlu bağımlılığının farkında olan,üretken ve bilinç seviyelerinin hemen hemen aynı orantıda olduğu toplumlar geleceği şekillendirecek ve onların hükümdarlığının süreceği kanaatindeyim..


Kolay elde etme veya kolay kaybetme bolluğu yaşanıldığı düşünülen şu süreçteki sıkıntının kaynağı da bence bu geçiş döneminin sancılarıdır!..Geçiş kolay değil!..Sancılı ve bazen de vahşet boyutunda olabiliyor!..Temel kabul edilen yapı kırılıyor,çatır çatır çatlıyor!..Kadın doğası ve on binlerce yıl taşıdığı genetiksel aktarımların da etkisi ile hala kollama ve kollanma gereği ve ihtiyacını duyuyor!..Ama diğer yönü ile hasbel kader varabildiği,kendine göre bu vahşi ortamın içerisinde var olma,ben de varım deme mücadelesini veriyor!..


Hiç kimse kahin değil!..Ama tüm bu olanlar da bir nevi kahin olma zorunluluğunu da beraberinde getiriyor!..Kehanet varsa kahin hep olacak,kahin var ise kehanet eninde sonunda gerçekleşecektir!..

Bu yeni düzeni ıskalamamak ümidi ile..

24 Mayıs 2012 5-6 dakika 61 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar