Kasım Rüzgârı

Acılar ve mutluluklar toplamıyız bu dünyada. O zaman selam olsun hayatıma acı ve mutluluk katanlara. Selam olsun yüzüme gülüş, kirpiğime gözyaşı bırakanlara. Selam olsun yolu benden geçen herkese. Çünkü yolu benden geçenler , beni bugünkü ben yaptı. Çocuk kalan kalbime büyümüş bir insan bıraktı. Onların bıraktıkları ruhumda zuhur eden. O yüzden hoşça kal diyemem hiçbirine. Hoşça kalın yarısı ; dönünceye kadar veda, yarısı da unutmaya gönderilmiş bir sedadır. Unutmak ise kendimizden bir parçayı söküp atmaktır . Ne kadar unutursam o kadar eksilirim.Eksilirsem şimdiki ben olamam ki zaten. Hem benim hamurunda unutmak yok, affetmek, geride bırakmak ve bir daha dönmemek var. Çünkü unutursam kırılışım, unutursam yıkılışım ağlar. Unutursam yalnız kalışım, unutursam aldanışım ağlar. Aynı hatayı yeniden yapar, doğruyu bulamayışım ağlar. Hani bir söz var ya "herkes öldürür sevdiğini" unutursam eğer yeniden doğuşum ağlar. İşte o yüzden hiç birşeyi unutmak İstemedim ben. Bir tek senin verdiğin acı dışında. En çok da o büyüttü beni aslında. Olsun çocuk kalabilirdim ben. Yaşadığım her şeyde varlığının ve yokluğunun hasılası var. Yokken de hayatıma yön veren oldun.Varlığın kadar... Gittiğim yollar, sarıldığım kollar, yaşadığım yıllar hepsi senin mirasın bana...
Yıllar geçti gidişinin ardından ama ben hiç unutmadım. Kasım'dı ve gidişin daha soğuktu Kasım'dan. Hâlâ dün gibi aklımda. Bir çığlıktı kopan sanki bağrımdan . Nasıl da üşümüştü yüreğim. O günden beri sevmez oldum o mevsimi. O da beni sevmedi ki, senden sonra bir acı daha bıraktı bana en hasından..
Ne çok ağlamıştım peşin sıra. Gözyaşlarım bile yanmıştı, içime düşen acının bağırmasından. Öylesine yorulmuştu ki gözlerim, bir hastane odasındaydım kirpiğimi araladığımda. Ve kararmıştı dünya. Bu yüzden bakışımda derin bir siyahlık kaldı benim. İnanmak çok zor geldi ilk aylarda. Belki de veda etmeden gittiğin için uzunca bir zaman dönmeni bekledim . Sanki kapı aralanacak ve içeri girecekmişsin gibi
-Of çok soğuk dışarısı, kapat kapıları - diyecekmişsin gibi.
Yine kış yaklaştı, sahi üşüyor musun oralarda ?
Dedim ya inanmak çok zor geldi ilk aylarda. Her gece rüyalarımdaydın takım elbiseli. Rüzgârda dağılan dalgalı saçların ve gözlerin vardı hüzün rengi.
Yine ayrılığın yıl dönümü bak.
Albümleri araladım ve maziden bir iz aradım. Baktım da hiç fotoğrafımız yok yan yana. Ne kadar acı değil mi ? Hiç yaşamamışız birlikte sanki. Senden tek hatıra, sandığımda yıllardır sakladığım bir çift çorap desem inanmazsın belki.
Seninle en güzel ânım ise bir gömleğin karelerinde saklı kaldı. Hani günlerce sırtından çıkarmadığın. Sana aldığım ilk ve son hediye... Ha bir de kibrit kutusunda ellerim titreyerek verdiğim, dört kez katlanmış bir kağıtta yazılı şiirim vardı.Şimdi düşündüm de ilk yazdığım şiir de sanaymış demek ki. Belki de bu yüzden kalemimin hüzün kokuyor hep bir yanı .Ama bu sefer yazdığım şiir değil, bir ağrının senle dolu hikâyesi. Ve kırgınlıklarla dolu her cümlesi.
Bugün bilet aldım tren garından, yanına geliyorum, aslında kendimi unutmaya gidiyorum.
Adı hoşçakal ekspresi...
Sahi biz seninle hiç trene de binmedik, hiç yolculuğa da çıkmadık değil mi?
Peki bunca yıl sonra bu yolculuk neden diye sorma.
Canımı acıttı sana benzeyen bir adamın yanında olan kız ile candan sarılmış hali. Biz hiç öyle sarılamadık seninle. Sarılmaya geliyorum işte ve geçmişi dolaşmak istiyorum biraz da. Biraz da yoruldum galiba, hayalim olmayan bir mutluluğu yaşamaktan. Dinlenmek istiyorum. Hayalini kurduğum mutluluk başkaydı belki de. Her şey faklı olabilirdi. Ben bile. Anlayacağın sen bırakıp gitsen de, ben hiç gitmedim senden. Atıp kendimi bir tarafa, bana bıraktığın hayatı yaşadım itinayla... Bana bıraktığın diyorum çünkü gidişinle hayatım yön değiştirdi biliyorum. Nur içinde yat, nur içinde. Her şey için teşekkür ederim baba.
Görüşmek üzere...

Aylardan hazan günlerden hazin
Kalbimde dize vuran bin ağıtlık sızım
Acının ıslığı duyuldu Sur'un sesinde
Hangi tebessümün dalına tutunur yüzüm
Gidişine yanarken içimde hüzün.

Bir sonbahar 13'ü
Ölümü öldürdüm gözlerinde
Ölüm bile ağladı kapanan kirpiklerinde.
Şimdi yürekte yatar
Eski bir toprak
Ruhta dolaşırken inceden hasret
Titrer gözün haresinde iki damla yaş
Kasımın yası haziranda çıkar matem turlarına
yavaş yavaş.

Düşer hatıralar ömür sayfalarından
Yarına çıkmayan günlere inat
Yazar seni bugünlerime.
Sızlar yokluğunun ayazı hayatın kanatlarında
Sensiz kalsa da zaman
İşler hayalini yürek takvimine
tel tel ilmek ilmek.

Gidişinin yoluna dikilir sessiz çığlıklar
Keser gözyaşımı hırçın bir rüzgâr
Vakitsiz gelen acıya bilenir intizâr.
Kimsesizliğimde üşür yokluğunun elleri
Kanar gözlerimde yalnızlıklar.
Aydan düşer acının tutunmaları
Dokunup kirpiklerime
Yağmur makamında süzülür gamzelerime
Gebe kalır özlemine yıllar
Yıllar ki,
sensizliğimden seni doğurur yeniden.
Hiç ölmedin ki bende.
Heyhat!

13 Kasım anısına. Hoşçakal Ekspresi

12 Kasım 2018 5-6 dakika 40 denemesi var.
Yorumlar (1)