Masumiyet Yastığında Yasak Sevişmeler

merak içerisindeyim ve içimde tuttuklarımla hayattayım
gitmek istiyorum sakince kafa dinlemek, bağıra bağıra kahkaha atmak sonrada kimsenin bakışları olmadan ağlamak istiyorum oh be demek istiyorum oh be ... " dedi genç kadın.
Aslında neler olduğunu anlamamıştı bu zamana kadar söyleyemediklerini yeni yeni tanımaya başladığı bir adama bir çırpıda döküvermişti farkında olmadan.
Ne kadar tanırsa tanısın hep bi şeylerin eksik kalacağını da biliyordu.
Kendine geldi yaptığı şeyi anlamlandırmaya çalışıyor ama düşündükçe ve konuşmaya çalıştıkça dibe vuruyordu.
Oysa dibe vurmak gerekirdi bazen tamamen.
İnsan dibe vurmadan yenileyemezdi kendini ama yenilenmek istiyor muydu önce bunun cevabını vermeliydi kendine.
Ya içindeki çocuğun ilk kez böyle amansızca dışa vurumuna göz yumacaktı ya da kendine sorduğu soruların cevaplarıyla yüzleşmemek için en iyi bildiği oyunu oynayacaktı.
Kibir ve egosundan oluşan maskeyi yüzüne geçirmeli miydi? Yoksa bi seferlik masumiyet yalanına(!) inanmalı mıydı ?
İki kişinin deli gibi seviştiği hiç bir yerde masumiyetin olmadığının da bilincinde olacak kadar aklı başındaydı ama yinede ilk kez masumiyet yastığına başını koyup aşkını aşık olduğu adama kalbinden kopan çığlıklarla sunmak istiyordu.
Belkide ilk kez dokununca titriyor ilk kez kalp atışlarını böyle hissediyordu.
Uzun uzun baktı ona.
Gözleriyle sevmeyi öğrendi önce,gözleriyle sahip olmayı.
Uğraşmadan uğraştırmadan sevdi..
İlk sevişmelerinde biliyordu aslında sonlarına giden yola ilk adımlarını atmışlardı.
Artık her buluşma, her öpüşme, her sevişme sona doğru giden merdivenlerin basamakları olacaktı
Adamın her zaman yanında olacağını biliyordu sanki.
Şimdi yapılacak tek bişey kalmıştı.
Zaman genç kadına dokunmadan sevmeyi öğretecekti.
Tıpkı yanlışlarla dolu, doğru adamı beklemeyi öğrettiği gibi.
Ne de olsa aşk beklemekti .
Birilerinin mutluluğu için kadın olan vazgeçmeliydi canından cananından.
Hayatı boyunca onun tarafından sevilip onu hep ilk günkü gibi sevebiliceğini biliyordu kadın.
Bundan öylesine içten içe emindiki yakmıyordu elinde kalan anıları çirkinleştirmiyordu onlu zamanlarını,kanmıyordu öfkesine.
Herşeyi bir şüpheydi belki ama sevgisi asla.
Anlıyordu yavaş yavaş rafa kaldırılması gereken seyri güzel bi film olduğunu onun.
Kadının mutluluğu başkalarının acısı olmuştu hep kadının mutluluğu yakardı kavururdu denizleri çöle döndürürdü o mutluluk ateşi düştüğü yeri yangın yerine çevirirdi.
Gemileri yakmazdı ikiside hiç bir zaman
Adam git dese de kendi git demek istese de yapamazdı kal dese de kalamazdı.
Başka başka hayatlar vardı cebinde adamın, başka başka yürekler.
Birbirlerine çok geç kalmışlardı.
Adam ona çok erken , kadın ona çok geç kalmıştı.
Yine de aşk , aslında birbirlerinin bir karış bile yakınında olmadıkları bu genç kadın ve adamı tek bedende buluşturuyordu tek bir yürekte.
Artık onlar mükemmel bir yapbozun kaybolan iki parçası olduklarını anlamışlardı.
Ayrıldıktan sonra bile birbirlerinden başka tamamlayıcıları olmayacaktı.
Böyle olmasaydı belkide böle tutkuyla birbirlerini sevemeyeceklerdi.
Kadının geç kalmışlığı adamın avantajıydı belkide ona geç kaldığı zamanları gösterip küçük kızı büyülüyordu.
Kadının bitmek bilmeyen hayat enerjisi adamı genç ve diri yapıyordu.
Aşk-tutku-sevgi-hayranlık hepsi bir aradaydı.
Hangi birinden vazgeçebilirlerdi vazgeçmek isteyebilirlerdi ki.
Kendileri için geçemeseler bile onlar için geçmeliydiler.
Ne adam bencil olabilirdi nede onun hayran olduğu küçük kadın.
İşte tam bu anda bu kararda o küçük kadın Bir anda büyüyüp kadın oluyordu.
İçindeki kabuk bağlayamayacak, belkide her uyandığında, her aynaya baktığında şiddetini yitirmeden kanayacak olan yarayla yaşamayı öğrenecekti.
Aşk acıtsa da yaralasa da ki genelde bunu yapar onu her hatırladığında ona yakışır bir gülümsemeyle yad edecekti yaşadıklarını.
Yine de duygularını ,canını paylaştığına pişman olmadığını farketti önce korksa da başucundaki kitap hatırlattı ona Şems-i Tebrizi güneşi , ruhdaşı belleyen Rumi'nin dediğini
"can tenden ten de candan gizli kapaklı değil ... "
Bunları düşünürken uykuya daldı genç kadın rüyasında geriye dönüp baktığını geçmişteki güzel anılarını tazelediğini gördü.
Küçük kadın artık kadın adamsa ihtiyarlığa doğru ilerliyordu ve sonlara doğru ilerleyen merdiven ikisine de aydınlık bir yolun kapılarını açmıştı fesleğen kokulu küçük bir bahçede ...
Telefonun sesiyle uyandıı genç kadın ufak bir gülümseme ve aşk dolu bir ses tonuyla açarken telefonu gökyüzüne baktı , rüyasının gerçek olacağından emin oldu ve devam etti
"sana da günaydın sevgilim ... "


b.akkaya/h.kaya

09 Aralık 2009 4-5 dakika 2 denemesi var.
Yorumlar (4)
  • 14 yıl önce

    Telefonun sesiyle uyandıı genç kadın ufak bir gülümseme ve aşk dolu bir ses tonuyla açarken telefonu gökyüzüne baktı , rüyasının gerçek olacağından emin oldu ve devam etti "sana da günaydın sevgilim ... " b.akkaya/h.kaya

    kardeşim bu yazıyı yazdıgımızda çok mutsuzduk hayaldi hepsi ama güzeldi seni sevyrm ablacım

  • 14 yıl önce

    bende seni seviyrm kardeşim 😊😊😊😊

  • 14 yıl önce

    boşver derim dost olarak.boşver der bütün dostlar boşveremesende boşver demek adettendir.bekle derim dost olarak .gelmeyeceğini bilsek te bekle deriz.bekle demek adettendir.acı cek ozle guzeldır.aslında ask kavusmak degıl beklemektır acı cekmektendır.

    güzeldi

  • 14 yıl önce

    tşk ederim ravsan kendi adıma ve kardeşim adına tşkler