Maviye Geceye Ve Griye Serzenişler

Gözlerimin ilk doluşu değil, ilk değil bu yağmurlar. Ellerimin titreyişi, kalbimin kırıkları ilk değil. Bu içimdeki sızı, boğazımdaki düğüm de ilk değil...
Kızgınlığım, kırılışım, küsüşüm ilk değil. Ben her defasında kendime küstüm, hayatı bile hep bir kenara ittim. Ne ortasında durabildim hayallerimin, ne hayatın göbeğinde... Hep kenardan kenardan, çekinerek yaşadım. Gün geldi, adım atmaktan bile çekinir oldum...

Biliyorum iyi değilim !
Ama bunu siz dostlarıma söylemiyorum artık. Sizler sorduğunuzda gözlerimi saklayarak, yüreğimi aklayarak, iyi şeyler düşünerek ve başımı da hafifçe öne eğerek cevap veriyorum. Biliyorum 'iyiyim' desem de kimse arkasındaki cevabı araştırmayacak. Zahmete girmeyecek kimse.

Yürekler artık o kadar tembel ki...
Atmaya bile üşenir olmuş !....

O yüzden söylemeyeceğim kimselere iyi olmadığımı. Saklayacağım. Ki bunun için de fazla bir zahmete gerek yok aslında. Çünkü gerçekten, isteyerek aldığı cevabı üzüntüyle karşılayacak kimseler yok ortalıkta. Ne zaman iyiyim desem karşımdakinde hep bir rahatlama olur. Sonrasını sormaz. Ben iyiysem sorun yoktur. İyiyim diyorsam iyiyimdir.

Satır aralarında kimler yatar?
Satır aralarında ne isyanlar bağırır,
Ne kelimeler dökülür sokaklara,
Üstsüz, başsız, çırılçıplak !....

Okuyamazsınız ki satır aralarımı ...
Bunu isteyeceğinizi de sanmıyorum, açık açık söylemek istediklerimi bile anlamamazlıktan gelirken, kaçarken haykırışlarımdan, satır aralarımda ne demek istediğimin peşine düşecek değilsiniz ya... Doğrusu bu yüzden rahatım... Gün geliyor rahat rahat yasıyorum acımı. Ne oldu hissetmelere? Ne oldu dostluklara? Sormak bile istemiyorum. Cevaplar hep karşımda.

Yanımdaki değil, yakınımdaki değil, yüreğimdeki dostlarım...

Kırmızı rujumu sürdüm dudaklarıma, gülümsemem daha belirgin olsun diye. İçimden bazen gerçekten gülümsemek geliyor tüm bu olanlara, dudağımın sadece bir tarafıyla. Hiç bunlardan haberin yok senin. Satır aralarım kadar açıktım sana, o kadar sade, o kadar yalındım. O kadar yalnızdım. Ellerim kadar...

Ellerim, ellerim yalnız,
Ellerinsiz. !
Ellerim elsiz,
Ellerinsiz...
Ama en çok sen el oldun bana !
En uzak sen oldun, en yakınımken.

Acaba ben uğraşsam, özel bir çaba ile, en fazla ne kadar uzağa gidebilirdim yüreğinden. Gözlerinin daldığı yer kadardı uzaklığım... Bakmak istemediğin yerde olduğumu bilemedim ! Görmek istemediğin kadar kör olduğunu, göremedim. Gördüğünü zannettim, hep görmek isteyeceğini...

Belirgin bir yalnızlık !...
Belirgin bir Sensizlik !

Yalnızlık sadece; tüm bunlar olurken, omzunu başına yaslayacağın bir dostunun olmadığını bilmektir.

Kızgınlığım Mavi'ye,
Her gece kırmızı rengimi aldığı için...
Kırgınlığım dostlarıma,
Aslında beni bilmedikleri için...

Sana kızgın bile olamıyorum, kırılamıyorum da... Sana olduklarımın adını bile koyamadım hiç ben. O yüzden sana bir şey diyemiyorum. Ben adını hep tırnak içlerinde saklarken, Sen Güneş'in tam altında karanlığı seçtin. Karanlığı seçerken, benim gri'leşeceğimi bilmeden. Hep mutlu son hikayeleri düşünürdüm oysa, etrafımda mutlu sonlar arardım. Herkes mi mutsuz?

Mutsuz'um!...
Issız'ım !
Meçhul bir Düş'üm !...

Hep beynimde seni haklı çıkarmaya çalıştım ! Ama kalbim yardım etti hep. Kalbim hep haklı çıkardı, Kalbimde akladım, ayıkladım seni beynimdeki Sen'den... Sen ayıklandın, temize çıktın da ben ne olacağım? Nasıl çıkaracağım kendimi temize? Nasıl aklayacağım yüreğimdeki Senden kendimi? Sen bu kadar haklıyken, ben kendimi her defasında haksız bulurken...

Bu Gece, geceme yine Mavi düş'tü,
Serzenişlerim bu defa Sana...
Sen düş'tün çünkü geceme,
Bu Gri'lik fazla Siyah'laştırdı Beni !...


Yirmi Dört Nisan İki Bin On İki 22:35

25 Nisan 2012 3-4 dakika 94 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar