Michael ya seninle ya sensiz
Babam bezden topla okul bahçesinde koştururken Michael bebek doğmuş. Ajda ilk gençlik yıllarında, Barış Manço delikanlılığa gitmekte.
İlk müzik ödüllerini almaya başladığında Aşık Veysel TRT radyolalarında popülerdi. Solo albümleriyle ortalığı sallamaya başlarken önce ablam sonra ben doğduk.
Elvis, Beatles, Clapton derken bu Afro-Amerikalı zamana meydan okudu. Bugün ABD başkanı olabiliyor olsa da siyahlar, Michael'in çocukluğunda henüz üçüncü mevki seyahat biletleri satıştaydı.
Elvis'in Jail House Rock ile daha Michael vitaminken denediği dans, müzik, tema ve koreografisini bambaşka bir seviyeye, herbiri adeta birer kısa film olan kliplere evrimleştiren Jackson, yine Elvis'in gözden düşmeye başlarken Los Angeles'ta turistlere bizim Turkish Night show gibi yaptığı American Night show'ları alıp, sahne eğlencesini kökünden dönüştürmeye başladı.
Videonun ve sahne şovunun görkemini iyi kullanan bir de Queen vardı o yıllarda. Sonraları Madonna da kervana katılacak ve Michale Pop'un Kralı ben de Pop'un Kraliçesiyim diyecekti.
Önce Paul McCartney ile epik bir dönem geçirdi Michael. "say say say" gibi. O dönem merhum Özal Milli Selamet Partisinden aday olmuş ama seçilememiş, kah Sabancı Holding'de danışmanlık ve koordinatörlük, kah muhtelif "kritik" ekonomik kararların mimari rolündeydi.
O günler Fikret Kızılok'un lirik müziğinin ve Aşık Veysel - Aşık Mahzuni esinli Anadolu janrının pik yıllarıdır. Fiko'nun okuldan bir üst dönemi Timur Selçuk ve Barış Manço da benzer tellerden çalmaktadır.
Sonra Thriller geldi. Michael'ın burnu da herkese biraz değişik geldi. Sanki alnı da biraz açılmıştı. İki sene sonra ben İngilizce öğrenmeye başlamıştım. Kantine video klipler gelirdi. Ne seyrederdik ama.
O günlerde şarkıların sözlerini alıp çalışmadığıma hayıflanıyorum. Oysa bunu severek yapan arkadaşlar vardı ve eminim İngilizcelerini geliştirmelerine katkısı olmuştur.
Michael Thriller ile milyonları kucaklarken, birinci Özal hükümeti kuruluyor ve Kenan Evren cumhurbaşkanı oluyordu.
Biraz Latin Amerika biraz Avrupa sahnelerinde ilgi görünce medyamız Ajda'yı süper star yapmıştı, Michael onlarca turne ve yüz binlerce seyirciye ulaşmıştı oysa.
Beat it! En bayıldığım parçalarından...ve Eddie Van Hallen'ın solosu. Aman Allahım, adam kayıt için para almamış; içimden geldi yaptım diyor tevazuya bakar mısın.
Çok sonra Guns and Roses'ın gitaristi de çalmıştı Michael için, metalci - rockçı arkadaşlar kafayı yemişti, ha ha.
Tabi rengi de açılmaya devam etti bizim çocuğun. Eski atletikliği yavaş yavaş kayboldu. Şovlarında vokalistlerin sayısı ve ağırlığı artmaya başladı derken moonwalking ve airwalking geliverdi.
Bu moonwalking çok tricky bir harakettir. Herkes bir ayağının topuğunu kaldırıp geriye çeker sonra diğerinin kaldırıp geriye çeker ve yaptım sanır. Oysa örneğin sağ ayağını kaldırıyorsan solunu yerde arkaya doğru çekeceksin. Azıcık kasar ilk başta ama sonra alışırsın.
Bunu yerinde sayar gibi yaparsan airwalking, acıcık break dance havası katıp dönersen robot walking yapmış olursun.
Michael moonwalking derken Bülent Ersoy pembe nüfus kağıdı istiyor, Zeki Müren orta sahada top koşturuyordu.
Sonra Dangerous geldi ama pek de hoş gelmedi. Yani ne bileyim ben üniversiteye gidiyordum. Zordu matematik sıkıcıydı felan filan. Ama iyi sattı tabi. Aynı dönem Gorbaçov da Doğu Bloku'nun halka arzıyla meşguldü.
Zaten ö dönem Tarkan, Kenan Doğulu, Yıldız Tilbe günleriydi, kim takardı sonradan beyazlaşan Amerikalıyı.
Elton John dayanamadı, Michael fakir bir zenci olarak doğdu, zengin bir beyaz olarak ölecek dedi, Michael öyle beyazlamıştı yani.
Doksanların ortalarında Tansu Çiller gümrük birliği belasına soktu bizi. Sonra Erbakan derdine bulaştık. Mesut, Ecevit, Bahçeli derken ikincibinyılın arefesinde ben asker oldum.
Michael da düştü gündemden, ve çokça da gözlerden, dedikodular, iddialar, mahkemeler, haberler.
Tam unutayazmıştık ki ölüverdi. Şimdi Annie are you OK? Diana said that's OK. Mother said don't break good girls hearts. Remember muhtelif dizeler geliyor dudağıma.
Ve U2 dinliyorum. Ne kadar iddialı lirizm, ne kadar pastoral pop-rock ve Bono'nun karizması. But I still haven't found what I am looking for....With or without you.
Ya seninle ya sensiz Michael'cığım. Küçüktün büyüdün. Siyahtın beyazladın. Bağışlarınla binleri yaşatırken zaman seni de hakladı.
Şimdi biraz Fiko'dan Zaman Zaman, biraz da çokların zevk almayı unuttuğu eski musikimizden dem vurma zamanı, ya da gel Sezen; ya seninle ya sensiz....