Orduya Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği

Malum, bizde en çok iş gören gazete, dedikodu gazetesidir.
Bir ucundan bir diğer ucuna, vatan toprağının her metrekaresine yayılmıştır.
Ulaşmadığı semt, giremediği sokak görülmemiştir.
Hatta dağ başlarındaki mezralarımıza kadar ulaştığına şahitliğimiz de vardır.
Bu dedikodu gazetesi nedir, ilk kim kurmuştur, kimin elinden neşet etmiştir; doğrusu bunların cevabı bende yok.
Ama bu gazetenin Türk milleti ve Türk milli devleti ile hesaplaşma içinde olan bazı çevreler tarafından kullanıldığını uzun süredir ve yakinen biliyoruz.

***
Türk milli devleti ile hesaplaşma içinde olanların birinci hedefi, Türklüğün büyük dâhisi Atatürk olmuştur.
Yıllardır hakkında demedikleri hakaret, etmedikleri iftira, yazmadıkları safsata kalmadı.
Akıl, mantık, izan ve insaf sınırlarını aşarak hem de...
Gizli toplantılarında hep dillerine doladılar on yıllarca...
Bu iftiraları her sokağa, her semte taşıdılar; bütün kulaklara fısıldadılar...
Herhalde herkesi kendileri gibi sanıyor olmalı bu veledi zinalar...
Bu alçaklığın, bu hayâsızlığın, bu arsızlığın ve bu iftiraların başka tefsiri olamaz çünkü...
Ne diyelim; Allah'ın laneti yalancıların ve iftiracıların üzerine olsun; ateşine tepetaklak yuvarlasın!

***
Türk milleti ve onun Anadolu'daki son kutlu siyasi organizasyonu olan Türk milli devleti ile hesaplaşma içinde olanların ikinci hedefi ise Türk ordusu olmuştur.
Elbette Türk ordusu içinden çıkan ve yanlış yapan kimi kişiler olmuştur.
Ne de olmasa 600 bin kişilik bir ordudan bahsediyoruz.
Bundan sonra da suç işleyenler mutlaka çıkacaktır; çıkmaması eşyanın tabiatına aykırı bir durum olur.
Bu ne kadar doğalsa, suç işleyen kim olursa olsun, işlediği suça uygun bir ceza alması da o kadar doğal bir durumdur.
Ama bunu dillendirmek ve kişileri eleştirmek başka bir şeydir, topyekûn Türk ordusuna hedef alarak hücum etmek daha başka bir şey...
Kişiler yanlış yapar ama kurum Türk milletinin kurumudur.
Uzun yıllardır Türk ordusuna karşı husumet besleyen ve açıkça karşı koyama cesaretine sahip olmayan bazı çevreler, dedikodu üzerinden Türk ordusunu hedef alıyor.
Neymiş; efendim asker her güzel yeri ele geçirmiş.
Askeri alanlar çok fazlaymış...
Daha neler, daha neler...

***
Şahsen askerin en güzel yerleri 'ele geçirdiğini' düşünmüyorum.
Bence asker girdiği her yeri güzelleştiriyor; bakıyor, temiz tutuyor...
Bakın, 7 yıl kadar kaldığım için Siirt'i iyi bilirim.
Siirt'te askeri lojmanlar vardır ve çevreye göre son derece bakımlıdır; temiz ve güzeldir.
Şimdi bugünkü durumuna bakıp, 'asker güzel yerleri ele geçirmiş' demek kolay.
Lakin işin bir de evveliyatı var.
Bu evveliyatı, bütün Siirtliler bilir; zira ben de onlardan öğrendim.
Askeri lojmanların bulunduğu arazi, önceden bataklık imiş ve halk, bataklık olduğu için oraya yerleşmemiş.
Asker, el atmış; bataklığı kurutmuş ve lojman yaptırmış.
Şimdi de bakıyor, koruyor, temiz tutuyor.
Ama maksat iftira olunca, bunca emek birden 'asker güzel yerleri ele geçirmiş' oluyor.
Askeri alanların fazla olduğu gibi iddialara gelince, bunların üzerinde durmaya gerek bile duymuyorum.
Ne olacak yani, güvenlik gibi önemli bir görevin başrolündeki bir kurum, nerede eğitim ve tatbikat yapacak?
Evinizin arka bahçesinde mi?

***
Aslında halkın büyük, çok büyük bir kısmı bu insafsızca ve ahmakça saldırılara itibar etmiyor.
Duyuyor ama itibar göstermiyor...
Yapılan her ankette hep en güvenilir kurum Türk Silahlı Kuvvetleri...
Milletin hafızası ve aklı yanılmaz çünkü...
Ama bazen çok iyi niyetli kimi dostlarımız bile bu safsatalardan etkilenmiyor değil!
Yer, zaman ve kişiler önemli değil; bir ara yakın arkadaşlarımızla turistik bir yere gezi düzenledik.
Bir şeyler içmek istedik...
Askeri bir tesise gittik.
Fiyatlar çok ucuz.
Hatta sudan ucuz.
Şaşırdık kaldık.
Örneğin büyük çay 10 kuruş; neskafe 25 kuruş...
Asker yakını olmadığımız için hizmet alamadık tabii...
Yandaki sivil tesise gittik.
Neskafe içtik: 8 tl , iyi mi?
İçimize oturdu tabii doğal olarak...
Bu arada birkaç kişi konuşmaya ve askerin bu ucuzluğunu eleştirmeye başladı.
Neyse ki, laf bana düşmeden içimizden birisi 'Yahu, dedi, arkadaş siz kazık yiyorsunuz diye herkes de kazık yemek zorunda mı? Siz askere kızacağınıza yediğiniz kazığa kızın' demesin mi?
Eh, sizce de olaya, biraz da buradan bakmak gerekmiyor mu?

25 Aralık 2009 4-5 dakika 10 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    aferin, Akın.. işte ATA'nın gerçek gençlerinden biri.. akılcı düşünebilen, öğrenmiş .. " ÖĞRETİLMİŞ " değil .. sevgilerim seninle..

  • 14 yıl önce

    Doğru sözlere ne denir?? Görüşlerinize aynen katılıyorum. Ülkemiz üzerinde çok büyük ve tehlikeli oyunlar oynanıyor. Çok dikkatli olmak zorundayız.