Şaki, Eşkıya, Peşmerge, Bölücü,Pkk Militanı

Hayat devam eden maceradır biz insanoğluna. Kimine sabah vakti son sabah, kimine akşama varacakken son akşam. Hayattan haberdar olmak için gözümüzü diktiğimiz, kulağımızı kabarttığımız medya. Saat başı son bulmuş taze canlardan acı haberler ekranda; klasik nutuklar, hamasi laflar. Ben yeni yetme genç iken vardı bunlar, yaşlanıyorum devam ediyor bu adi dava ! Ne galibi oldu, ne de mağlubu o zamandan bu zamana.
Sürer de sürer bu kirli ve leş kokulu ellerin alçaklığı. Bir türlü bitmez bizim devlet yönetenlerin hamasetleri. Düştüğü yeri yakardı eskiden ateş, şimdi etrafı da yakar oldu ateşin kıvılcımları. Bu hainlikler başlarken ülke nüfusu sanırım şimdikinin yarısıydı. Adı"şaki"ydi, çoğulu eşkıya, sonra dan "peşmerge", yani önde giden erkek... Sonrasında bölücü, şimdilerde PKK militanı. Adını dahi koymakta 30 sene harcamışız! Adı mı lazım bize, adından korktuğumuz için kılıf bulmak, adını çarpıtmak, hafife almak mı? Hafife aldık ne yazık, ne yazık çok ağır yaradır artık ! Bir yazıda anlatmıştım: O bölgede lise öğrencim ile ders dışı bu konuyu tartışıyoruz," kopup, bağımsız devlet oldunuz, idare edecek başkanı, başbakanı nereden bulacaksınız? diye sormuştum. Verdiği cevap: Celal Talabani! 23 sene önce çocuğun kafasına yer etmiş gelecekle ilgili varsayımlar idealler vs.Celal Talabaniye köy ağası muamelesi, köyden şehire inmiş paçalı adam muamelesi yapıyor ve bunu ara sıra söylemekten çekinmiyorduk; adam şimdi devlet başkanı; rakibi de -biz kabul etmesek de fiilen-Kuzey Irak devlet başkanı. Bunları o gün o çocuklar biliyor ve konuşuyordu, bizim devlet büyükleri çapulcu, peşmerge, şaki diyordu. Ve hala adını koyamadık. Açılımdan önce, yatırım yapalım masalıyla kandık, kandırdık, açılım derken çok açıldık aç itlere rezil olacaktık az daha... !Şimdi müzakere, tezkere...!
Eskiden bir deyiş vardı gençler arasında: götürürler askere .......... tezkere... Aynen o durum şimdi, al belgeyi koş cepheye körpe can, yok senden babayiğidi öl hadi sağolsun geride kalanlar. En manidar ve dikkate şayan tarafı, her şey tam bitti bitecek ve konuşarak halledilecekken nedir bu kalleş haller...? Bir bilinmedik haldir bu; bir bilinmez muamma... hafta başında sallana sallana Ankara'ya bu beyler bayanlar... Yemedikleri ve kimsenin yemediği adı "yemin" olan formalite satırları okuyup oturacaklar yumuşak koltuklara. Biri "tıpış tıpış geldiler" diyecek, biri demokrasinin gereği, diğeri sahada yapacağımızı yaptık, sıra burda diyecek. Hepsi doğru olsa da ortada duruyor en büyük yanlış. Kan akıyor körpe bedenlerden, korku dolanıyor evlerde, köylerde, yolda... Oturduğun yer rahat ya, gerisi angarya! Ne ölüm biter bizde bu safdilli saf köylü kafası ile her cenaze sonrası" vatan, millet sakarya" deyip, "bir oğlum daha olsa yollarım diyen anne, baba, ne de " bizim dava gerillanın namlusuyla halloldu olacak, savaşarak alacağız hakkımızı" diyen dağdaki gerilla (!). Meclistekini ensesinden tutan güç, nerdesin şimdi? Haydi tut! bırak tutmayı adamlar gelsin diye ne diller döktünüz ! Yanlış üstüne yanlış, gaf üstüne gaf! Olan masum gençlerin ve onlarla aynı dağ, dere, yol, tepe demeden canını ortaya koyan subaya, astsubaya, çavuşa, uzman çavuşa oluyor. Herkesin bir hesabı olsa da en "Büyük"ün de hesabı vardır elbet, sabah ola hayrola...

30 Eylül 2011 3-4 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar