Ses

Durdukça yenileneceğime, kendimi yineleyip duruyorum. Dünya üzerindeki yerimi düşünürken bile en büyük şüpheleri barındırmadan edemiyorum içimde. Bu, karmaşık bir hal. Çünkü, bazı şeyleri düşledikçe sonumun getireceği küskünlüklerden sıyrılamaz oluyorum. En ufak bir sorunda kaçıp gidesim geliyor, ya da en küçük bir yenilgide yitip kaybolasım. Fakat hiçbir zaman, her şeye tekrardan başlama düşüncesine kapılamıyorum. Bir türlü aklımı toparlayıpta ileriye doğru bir adım atamıyorum. Bu benim karışık, sefil düş kaygılarımdan mı ileri geliyor yoksa sahiden de bazı konularda iyiden iyiye berbat mıyım?





Dönüyorum yüzümü, yine berbat bir başlangıç!





Kostümümün altına gizlediğim gerçekliklerin birer birer su üzerine çıkmasından mı ibaret yoksa tüm yaşamım? İşte bunu düşünmeden edemiyorum. Kaygılıyım; hayatıma yeni başlangıçlar yapmak üzere olduğumu aklımdan çıkaramamak gibi bir derdim var. Şunu da belirteyim ki yalnızca bir şey üzerine yoğunlaştıkça kaybım her an biraz daha fazlalaşıyor. Böylece, yalınlaşıyorum. Duyduğum kendi sesim fakat algıladığım sadece duymak istediğim seslerden ibaret bir hale geliyor. Daha ne kadar bu düşlemlerle var olabilirim, daha ne kadar bu vaziyette mutlu olmaya çabalaya bilirim? Yorgunluğum ruhumu tatsızlaştırdığında hep böyle olurdum halbuki. Bunu bile hatırıma getiremeyecek denli soyutlaşmışım şu anki yaşantımdan. Zaman zaman saçmalamaya, bağırmaya, delice hareketler kuşanmaya meyilli yapımı ne zaman unutmuşum da, şimdi böylesi halleri, böylesi kelimelere yamamaktan hoşlanır olmuşum?





Kendime yabancılaşmamı da anlıyorum elbette; yılların üzerime yüklediği sorumluluklardan ötürü kaçıyorum belki de kendimden. Bunun böylesi tam bir sonuçsuzluk! Savunduğum bencillikleri de bir bir hatırladıkça, pişman yapıma bir kez daha kavuşuyorum. Bir de şu var ki, sonradan anımsanan yaşanmışlıklar, kimi vakitler canımı acıtmak üzere pusuda beklese de, benim yılmaktan bıkmayan tavrımı göremeyişleriyle boş bir çaba sarf etmiş oluyorlar. Kusursuz bir yargı değil bu tabii. Haksız da sayılmaz bir yandan. Kendimden kaçışımın en büyük sebebi bundan kaynaklanıyor sanki. Çünkü anılardan sıyrılmak aslında kendi benliğinden sıyrılmak demek. Bunun da idrakına varınca her taş yerine oturmuş oluyor. Vakit tam da böylesi düşüncelere kapılma vakti olduğundan, bütün bunları yazmanın da tam vaktidir düşüncesindeyim. Her ne olursa olsun, uzaklaştığım ruhuma artık yeniden yaklaşmayı deneyeceğim. Böylelikle mutlu olmaya çalışacak, kısmen de olsa bunu başaracağım.



Şimdi, bir çığlık kopuyorken ötelerden, kendime bir nebze daha kavuşmanın sevinciyle o çığlığı sever hale geliyorum.

Günün gece, ayların güz, hayatın kış olmasından da çekinmiyorum üstelik.

Ben yalnızca yazıyorum; kırık bir notasızlığın eşiğinden yavaşça atlar gibi.

Bunun sonu yok; elbette bir başlangıcı da!

ARALIK//2013

03 Aralık 2013 2-3 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    Bazen içimizde ki sesleri dinlemeli, bazen de dışımızda ki seslere kulak vermek ruhumuzu dinginleştirir. Güzel bir deneme Filiz kutlarım ...👍

  • 10 yıl önce

    / tebrik ederim sevgili Filiz...👧👧