Sevdama Mektup

Sevdam!
Bugün seni düşündüm; canım sıkıldı. Senin uzağında olup, sana dokunamamak çok kötü bir duygu. Sen hep diyorsun ya, her şeyde seni görüyorum diye. 'Seni çok özleyince bir kadeh doldurup, içinde gözlerine bakıyorum. Sonra da yudumluyorum, yudumluyorum, yudumluyorum. Efkâr dağıtıyorum' diye.

Ya ben..! Ben ne yapayım sevdam? İçki içip bağıramam, sigara içip savuramam. Benim böyle alışkanlıklarım yoktur, sen de biliyorsun. Alıp başımı sokaklara attım ben de kendimi. Ayaklarım nereye götürürse oraya gittim. Hiç farkında olmadan, o parka gelmişim yine. Yürüyenlerin arasına karışıp, sessizce yürümeye başladım; tabi sen de yanımda.

Baktığım her şeyde seni görüyorum. Bir ara, mor menekşeye takıldı gözlerim. Hiç gözümü kırpmadan, izledim menekşeyi. Menekşenin morunda, deniz gözlerini gördüm. Baktıkça baktım. Dalmışım.?Dikkat etsene bayan.' Diyen sesle kendime geldim. Beyaz eşofmanlarının içinde yürüyen, esmer bir gence çarpmışım.

Tıpkı, Türk filmlerindeki gibi... Başımı kaldırıp, gözlerinde, gözlerini aradım. Hani bir şarkı vardı eskilerden; bilmem hatırlar mısın? ?'Sırf sana benziyor diye, merhaba dedim birine.'' diye. Aynen öyle baktım gözlerine. Sana benzemiyordu. Affedersiniz, dedim usulca.

Yürüyüşüme devam ettim. Seni bırakır mıyım hiç! Yine yanımdasın. Bu defa menekşeden vazgeçtim. Deniz kenarına gittik el ele. Hani şu mavi deniz vardı ya, işte ona. Aslında bütün denizler mavidir diyeceksin şimdi; fakat bizim gittiğimiz deniz, daha bir maviydi. Bizi karşılamak için mi giymişti acep, mavi elbisesini?

Kumsalda başımı göğsüne yaslayıp, kalbinin sesini dinlerken, deniz beyaz köpüklerini getirip ayaklarımıza seriyordu; tıpkı benim duvağım gibi...

O vaziyette ne kadar kaldık bilemiyorum. Hain rüzgâr kıskandı bizi! Hışımla savurdu saçlarımı. Yüzüme dağılan saçlarımı, usulca aldın parmaklarınla. Eğilip alnıma bir buse kondurdun, en sıcağından.

Of off sevdiğim! Bu hayaller beni bozacak! Ben ufak ufak eve gitsem iyi olacak; birine daha
Çarpmadan!

04 Mart 2011 2-3 dakika 6 denemesi var.
Yorumlar