Sevgimiz bizi esir almasın

İçimizde ki özgürlük tutkusunun, tutku haline gelmesinin en önemli sebebi özgür olamamamız değil midir? Sahip olamadıkça daha tutkuyla isteriz özgürlüğü. Ama gittikçe daha çok elimiz kolumuz bağlı bir yaşam sürmeye başlarız. Biz özgürlüğe varmaya çalıştıkça, elimizdeki ayağımızdaki bağlar daha da sıkılaşıyor gibidir. Böylece kısır döngü haline gelir, özgürlüğü arzuladıkça daha da çok esaret altına gireriz. Sizinle gerçek özgürlüğe kavuşmanın sırrını paylaşmak istiyorum. Çünkü özgürlük olmadan gelişmek, gelişmeden de tekamül mümkün değildir.

Özgürlük ile ilgili suçluluk duygusu ve önyargılardan kurtulmak ile başlamak gerekiyor. Özgürlük sorumsuzluk demek değildir. Yani hem sorumluluklarınızı yerine getirip hem de özgür olabiliriz. İşin kilit noktası bu sorumlulukları yerine getirirken takındığımız tavırdır. Hepimizin yaşamında sorumluluk duyduğumuz ve sorumluluğunu taşıdığımız kişiler vardır. Anamız, babamız eşimiz ve en önemlisi de evlatlarımız. Özgürlük sorumsuzluk olarak algılandığında, bağımlılık ve mutsuzluk geliştiririz. Çünkü, normal hiçbir yetişkin sorumsuzlukla suçlanmak istemez, dahası sorumsuzluğu tercih de etmez.

Yapılması gereken, özgürlüğe varmak isteyen kişinin, kendi yaşamının dengeli düzenini kurmasıdır. Bu öyle bir düzen ve ilişkiler ağı olmalıdır ki, hiç kimse, kimse üzerinde baskı oluşturmamalı, seçimlerinde kişiler özgür olmalı, ortak paylaşılan maddi ve manevi olgular da bu mantık ile bir düzene oturtulmalıdır. Ülkemizde, aile olgusu o kadar çok yük bindirir ki insanların üzerine, aile olmak ile bağımsızlığın kaybedilmesi birbiriyle iç içe algılanır ve bu da mutsuzlukların temelini oluşturur. Gözlemlediğim birçok ailede, aile olmaktan ötürü ve ailede ki konumlar sebebiyle alınan sorumluluklar, kişiyi kişiliğinden tamamen vazgeçmeye yönelik bir psikolojiye sokar.

Oysa aile olmak tükeniş ya da kendinden vazgeçiş demek değildir. Hem aile sahibi olmak, hem sorumluluklarımızı yerine getirmek, hem de özgür olmak mümkün. Bu ütopya mı? Tabii ki değil. Bu herkesin birbirinin özgürlük alanlarına saygı duyması ile mümkündür. Ne evli olmak, ne evladımızla, ne de ana babamızla bağlarımız özgürlüğümüze engel değildir. Yaşamımızda ki 1.derecede önemli kişilere; İlk anlatmanız gereken şey, kendi sınırları içinde kalmasını, sizin alanınıza girer ise size zarar vereceğini bilmesidir. Eşiniz bile olsa ona böyle bir hakkı olmadığını anlatabilmelisiniz. Evli iseniz bu vıcık vıcık bir ilişki olmak zorunda değil. Kişinin öncelikle, eşinin kendisiyle olan ilişkisi, bağı dışında, kendine ait özerk bir birey olduğunu anlaması ve eş olmaktan dolayı her an her şeye müdahale hakkına sahip olmadığını anlaması ve sindirmesidir. Bu dengeli yaşam biçimini oturtamadığımız sürece, EN YAKINLARIMIZ, EN SEVDİKLERİMİZ, ESARETİMİZİN BİRİNCİ SORUMLULARI HALİNE GELİRLER.

Suçlu aramak için söylemiyorum tabi tüm bunları. Özgürlüğü yaşamak isteyip de özgürleşemeyenlere en büyük ESARET FAKTÖRÜNÜ açıklamaya çalışıyorum. Özelinize sahip çıkın. Bu KENDİNİZE SAHİP ÇIKMAKTIR. Anne, babanız, eşiniz, sevgiliniz ve evlatlarınız, hatta bazen iş arkadaşlarınız, sizin alanınıza, sizin izin verdiğiniz oranda girebildikleri zaman, SİZ ÖZGÜRLÜĞÜN İLK VE EN BÜYÜK ADIMINI atmış olursunuz. Ailemizin ya da sevdiklerimizin bizi çok sevmeleri, ne bizi esir almaları, ne de bireyselliğimizi didiklemeleri anlamına gelir. Madalyonun diğer yüzünü de unutmamak gerek, ÖZGÜRLEŞMEK İSTİYORSANIZ, ÖZGÜR DE BIRAKMANIZ GEREKİYOR. Gerçek Sevgi, sevdiğimiz kişileri seçimlerinde özgür bırakmayı gerektirir. Mal sahipliği mantığı ile sevdiklerimizi çok fazla sahiplenmek, seçimlerine müdahale etmek, kararlarında dolaylı ya da direkt etki etmek hastalıklı bir sevgi ifadesidir.

Böyle bir yaşam biçiminde sevgimizi özgürce, içtenlikle ifade etmek, her fırsatta sözle ya da eylemle sevgimizi göstermek ise asla atlanmaması gereken bir davranış olacaktır. Sevgimizi ifade etmenin başka yaratıcı yollarını bulmak çok da zor değil. Sevgimiz nedeniyle ne esir alalım, ne de esir olalım. Zaten sizi sahiden seven, sizin üzülmenize neden olacak isteklerde bulunmayacak, sizin kendinizi özgürce, olduğunuz gibi ifade edebilmenize izin verecektir. Ve en önemlisi, sizin mutlu olmanız onun öncelikli isteği olacaktır.
Yani, SİZİN MUTLULUĞUNUZDAN MUTLU OLACAKTIR...

19 Şubat 2009 4-5 dakika 16 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 15 yıl önce

    Bunuda okudum... Evet iyi tespitler.. Ama nedense özgürlük denince bende uçmak hayali depreşir.. Ve sonra yerçekimi gelir aklıma...👍👍

  • 15 yıl önce

    harika bir anlatım konuyu en içten derinlikle anlatmışsınız kutlarım oya hanım👍

  • 15 yıl önce

    teşekkür ederim, beğenilmesi çok güzel..