Sokaklarda Kadın Cesetleri

Bugün yine, tam sekiz kez Mersindeki dayakçı kocasından kaçıp,
İstanbul'daki ailesinin yanına sığınan ve her defasında geri gönderilen bir kadıncağız sonunda kocası tarafından öldürülmüş.

Üstelik ben öldürmedim intihar etti diyen dayakçı kocayı, oğlu "annemi, babam öldürdü." diyerek ihbar etmiş.

Aile sahip çıkmıyor, töreler sahip çıkmıyor aksine çanak tutuyor, devlet sahip çıkmıyor. Eğitim yok, iş yok.

Ne olacak bu kadınların ve de çocukların hali, küçük yaşlarda anneleri ile birlikte sözlü ve fiziksel şiddete uğrayan, böyle anne ve babalar tarafından yetiştirilen bu yavruların ileride nasıl sağlıklı, topluma uyumlu ve faydalı bireyler olmasını bekleyebiliriz.

Ruhlarımız giderek hastalanıyor, toplum olarak yavaş, yavaş çürüyüp, kokuşuyoruz.

Giderek, şiddeti, ahlaksızlığı, suçları kabullenmeye başlıyoruz.

Susuyoruz, susuyoruz. Ağzımızı açmaya takatimiz kalmıyor. Beynimiz uyuşuyor.

Hepimiz ya ruhsal ya fiziksel ya da ikisi birden hastayız.

Direnmek seslerini duyurmak isteyenlerse bir şekilde susturuluyorlar.

Toplumun sağlık giderleri durmadan artıyor, yapılan istatistiklere göre depresyon ilaçları ençok kullanılan ilaçlar kalemini oluşturuyor.

İlaç sanayicilerini, silah sanayicilerini zengin ediyoruz.

Bir ilahiyat profesörü çıkıp, "dekolte giyinen kadına, tecavüz süpriz olmaz.", bir diğer bürokrat, resmi bir kurumun dergisinde Erzurum'dan artist olmak için trenle kaçan kızlar, çam altına yatırılıp, (yeşilçam'ı kastediyor olmalı)kadın olarak geri dönermiş." diyebiliyor.

Dinci kesimden gazete ve tv. lerde bilgileriyle değil, müritlikleriyle köşe kapmış pekçok aydın geçinen karanlık yazar, kadının yeri evidir, kadınlar çalışmasa erkekler işsiz kalmaz anlamına gelen hikmetler yumurtlamaktan çekinmiyor.

Dikkatli ve tarafsız gözler bu olayların artışında iktidardaki zihniyetin nasıl büyük ölçüde etkili olduğunu görebiliyorlar.

Bu arada genç kızlar, kadınlar ve hatta çocuklar sokak ortalarında herkesin gözü önünde bıçaklarla, ateşli silahlara delik deşip edilerek öldürülüyorlar.

24 yaşına kadar çocukları!!!, içkiden korumaya çalıştığını söyleyen ama, onları dayaktan, şiddetten koruyamayanlar, onsekizinde çocukları işlerine gelen durumlarda reşit sayıp, ellerine silah, ehliyet verenler, oy kullandırıp ülkenin kaderi üzerinde etkili kılanlar, yine çocuk yaşlarda evlenmelerine ve çocuk sahibi olmalarına izin verenler neredeler?

Bir toplumun yarısını oluşturan kadınlar, eğitilmezlerse, korunmazlarsa, ezilirlerse, sağlıklı ve mutlu olmazlarsa, kendini egemen sanan diğer yarı mutlu ve sağlıklı olabilir mi??

19 Şubat 2011 2-3 dakika 138 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 13 yıl önce

    "Bir ilahiyat profesörü çıkıp, "dekolte giyinen kadına, tecavüz süpriz olmaz.", bir diğer bürokrat, resmi bir kurumun dergisinde Erzurum'dan artist olmak için trenle kaçan kızlar, çam altına yatırılıp, (yeşilçam'ı kastediyor olmalı)kadın olarak geri dönermiş." diyebiliyor."

    Aslında burada erkeklerin baş kaldırması da gerekiyor,çünkü sapık muamelesi görüyor..

    Bu zihniyet değişmez Sevgili Nur,erkek egemen toplumda hep baskı,şiddet,taciz,tecavüz ve arkasına sığınılan nedenler..

    24 yaş yasağı için söylenecek çok söz var,yetiştirme yurtlarından 18 yaşını dolduran herkes salıveriliyor işsiz güçsüz..ee o zaman evlilik yaşı da büyütülsün,çocuk yaşta evlenemesinler,oy kullanamasınlar..

    Ya ben de doluyum denemen konusunda..

    Eline sağlık..

  • 13 yıl önce

    Hatice Hanımcığım,

    Gerçekten çok haklısınız.

    Selamlar