Yazma Hakkı

Ömrü hayat bize bazen fırsatlar sunar, bazense elimizden fırsatlarımızı kaçırır. Nefesimizin derin muzipliği ile yazılarımız oluşur. Denemelerimiz, öykülerimiz, şiirlerimiz belirir. Aklımızdakileri kağıda dökemediğimiz zamanlarda gözlerimiz kararır, beynimiz kelimelere bozulur, hayalimiz hayatımızı adeta yazar. Bir de yazarların hakkı vardır ellerinde olan: Yazma Hakkı! Bu hak elimizde durduğunda kelimelerimiz beynimizi boğmaktan vazgeçer. Bu hak bizde olduğu sürece yazarız, yazmaya devam ederiz. Hele bir de yazmayı kendine bir yaşam vazifesi edinmiş insanlar ellerindeki bu hakkı kaçırmamak için her şeyi yaparlar.

Peki ya bu hak, yani bağımsız yazma hakkı elimizden alınırsa? İşte bu, yazarların / şairlerin korkulu rüyasıdır. Bir yazar hayatında kendini ifade edebildiği en iyi yöntemin yazmak olduğunu iddia ediyorsa o yazarın elinden yazma hakkı alındığı zaman dalı kırılır, umutları körelir, belki de yaşama sevinci kalmaz. Ama ne yazık ki çoğu yazarın yazma hakkı elinden alınıyor. Adeta yaşam kabloları kesiliyor. Bunu yaşayan yazarlar bir daha kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar.

Yazma hakkı yazarların en değerli araçlarıdır. Belki de yaşamın acımasızlığına karşın etkili bir silahtır onlara göre. Öylesine yazan yoktur, zaten öylesine yazmak diye bir şey yoktur. Eline kağıdı, kalemi alıp ister şiir yazan, isterse deneme, öykü, roman yazan bir insanın bunları öylesine yazması söz konusu bile değildir. Bir insan yazmaya başladığı an zaten kendini, hayallerini öyle güzel ifade eder ki, yazdığı her neyse kendini en iyi şekilde yansıtır. Yazdığı her şey kendini ifade ettiği en güzel eseri haline gelir. Bir süre sonra bu insan yazmanın hazzını, keşfini, güzelliğini yakalayınca bu naçizane işi asla bırakmak istemez. Adeta yaşamının merkezine yerleştirir.

Bizler de öyleyiz. Yazdığımız sürece hayatımız renkleniyor, adeta şekilleniyor. Ne yaparsak yapalım yazmanın güzel keyfine varamıyoruz. Yazmak öz güveni getirir. Yazdıklarını paylaşmaksa insana kendisini değerli hissettirir. Kısacası yazmak hayattır! Bir yazar adayı olarak yazma hakkımın elimden alınmasını hazmedemem. Henüz yazmadığım yazılarımın engellenmesini de asla istemem.

Bizim haklarımız tabidir. Yazma hakkından yoksun kalmak da hayatın çilekeş yönüdür. Bundandır ki sanıyorum, yazan, yazdıkça içini döken nice insanlar bana hak vereceklerdir. Çünkü yazmayan anlayamaz yazma hakkının elinden alındığında hissedilen boşluğu. Diyeceğim odur ki her insan yazabilir, her insan şair olabilir, fakat duygusu yazma hakkının elinden alınmasıyla değişmiyorsa o insan yazar / şair ruhlu değildir. Çünkü yazarak hayata bağlanan insan hakkının elinden gitmesiyle hayatla bağını koparır. En azından benim tahminimce bu böyle olacaktır.

Ben var olduğum sürece yazmalıyım, yazmak benim hayatım, yazarak yaşıyorum, yazarak nefes alıyorum, yazdıklarım beni en iyi ifade eden şey gibi nice şeyler diyen insanlara armağan olsun bu yazım. (Ayrıca bu yazı, elinden yazma hakkı alınan ve hayatları bu noktada kararan şair / yazarlara da bir armağanımdır.)

29 Temmuz 2011 2-3 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar