Zamana Sıkışmış

Bir saat sonra saatleri geri alacakmışız. Bir dakika ileri gidemedim ki ben. Geniş mi geniş bir zamana attım senli hayallerimi.İş yerinden koşa koşa yeni doğmuş bebeğini görmek için gelen bir baba gibi sabırsızlıkla,heyecanla, merakla bekledim seni. İhtimaller kayıp gitti önümden. Kaderim baştan yazıldı yokluğunda. Her gece her saniye satır satır. Aramızda aşkımız kadar engin evler sokaklar arabalar. Çoğullaştı kalemim hayalin düşünce tavana. Binlerce parçaya böldüm kendimi. Bölük pörçük herşey. Her şeyin ucunda bir ?dı eki.Her hayale bir ?ben' kurban ediyorum.
Bazen ailesini en işlek caddedesinde kaybetmiş bir çocuk gibi endişe doluyor içim.Korkuyorum herkes yabancı. Tanıdık bir surat adres arıyorum. Kafamda binlerce olumsuz soru dolaşıyor. Kalbim hızlanıyor bedenimden çekiliyor ruhum ağır ağır. Sensiz tanımsız oluyorum. Nereye koysam şu saf ruhumu bir pislik bulaşıyor. Kimi sevsem çarşafımı kanatıp gidiyor.
Her şey bir giz gözümde. Sorularımın cevabı Tanrı'yı görmekle eş. Çözüm yok varsayım çok. Hangisine inanayım. Birisi ilk gelen diğeri son. Yoksa reddetmeli miyim cevap vermeyi.Bilmiyorum.
Güzelliğinle aydınlatmaya çalışıyorum karanlık yolumu. Düşersem toparlanmaz yirmi yılın düş kırıklıkları. Elimi tut ya da gül bana rüyalarımdan. Yalandan da olsa seni hissetmeliyim. Sıcaklığını teninin kokusunu annemin çilek reçelini anımsatan dudaklarını. Anla işte anla be...

Kaba bir dili var burdakilerin. Anlaşılmaz,ahlaksız.Benim dilimde bir ümit var. Söylesem de duymazlar. Kulakları yok aşk perilerinin. Sussan anlamaz halinden. Ağlasan görmez. Ne yapsan olmaz istediğin senin dilinden bir o anlamaz. Çaresiz elinde kalan anılara vurursun yarınlarını.
Yaşanmışlığın bayat tadı gelir ağzına. Ağzın yüzün hüzüne bulanır. Dilin damağın kurur. O göremeyeceğin kadar uzaktadır. Sen ise omuzlarında giderek ağırlaşan yalnızlığınla yorgun.... Sevmekle yaptığı vurgunun zanlısı yüreğim. Gelinlikler içinde boğuyorum seni. Ölüm soğutuyor bedenimi üşüyorum.

Bir kış gününde yazdan kalma bir gündü güzelliğin.