Bizde Devletimize Yanlış Olmaz Ağam

Kaymakam bey çağırınca hiç gitmemek olur mu? Kaymakam bu, buranın hemi mülki, hemi de idari amiri bizatihi kendisi... Ayriyeten pek de bir severiz Kaymakam Beyimizi, her halde o da biz fakir gariban kulları sevip yüreğine basar...








Kaymakam Beyim diyor ki ''Elektriğin tellerini attırıp da kaçak elektrik kullandığına dair duyumlar geliyor kulağımıza Hüsmen ağa ne diyorsun bu işe?'' Hiç olur mu öyle bir şey hiç olur mu ''Kaymakam beyim biz eğer ki telleri attırdı isek hep bu devletimizi düşündüğümüzdendir yoksa başka da bir amacımız yoktur. Saatler çalışıyor çalışıyor sonra ne oluyor, yoruluyor, yorulunca ne oluyor, bozuluyor ağam biz de telleri attırıyoruz ki saatler yorulmaya bozulmaya. Yoksa biz de devletimize katiyet ile yanlış olmaz ağam katiyen olmaz.''








Bu Kaymakam Bey de pek bir hoştur. ''Başlık parası kalkmışmış da biz yine alıyormuşuz.'' İlahi Kaymakam Bey ''Biz para alıyoruz alıyoruz ama başlık değildir o Sayın Kaymakamım. O para hemi de düğün masraflarının ortak gideridir. Emaneten bir paradır. Gelinin babası ile damadın babası ortak yaptı mı düğünü kızın babası o parayı damadın babasına geri veriyor hem vallahi hem de billahi böyleyken böyledir ağam.''








İlahi Kaymakamım bir de dedikodu çıkarmışlar ''Yok efendim biz kızlarımızı okula göndermiyor muşuz, hiç olur mu, gönderiyoruz gönderiyoruz da namussuzlar kaçıyorlar okuldan. Eve geliyorlar anamıza yardım edeceğiz, inek sağacağız, tavuklara bakacağız, evi süpüreceğiz, illa babamızdan anamızdan dayak üstüne dayak yiyeceğiz diye tutturuyorlar ne yapayım ben Sayım Kaymakamım deyi ver hele sen bir yol bana.








Bak bak neler neler söylüyorlar hakkımızda Sayın Kaymakamım. Yok, efendim devletten çiftçi kredisi alıyormuşuz da o krediyi başka başka işlerde kullanıyormuşuz. Hiç olur mu öyle bir şey. Hiç yapar mıyız biz Sayın Kaymakamım siz bizi az çok tanıyorsunuz. Kaymakam ne desin ‘‘Tanımam mı sizi hiç tanımam mı?''








Bu zındıklar bu sermaye düşmanları şimdi de başka dedikodu çıkarmışlar Sayın Kaymakamım. Yok, efendim biz tarla da tapan da çalıştırdığımız marabaların ücretini eksik ödüyor, sigortalarını yatırmıyor muşuz. Hiç olur mu öyle Sayın ve de pek muhterem Kaymakamım? Sigorta ödemeye ödemiyorsak bile onların iyiliği için bilesiniz, sigortaya güvenip sonra da hasta masta oluyorlar amma velakin sigorta ödemedik mi, nasıl olsa sigortamız yok, hastalandık mı yandığımızın resmidir diye düşünüyorlar ve kendilerine iyi bakıp da hasta masta olmuyorlar ya işte böyleyken böyle hemi de Sayın Kaymakamım.








Keferelerin dedikoduları hiç mi hiç bitmiyor pek muhterem Kaymakamım. Elin ağzı torba değil ki büzülsün, büzesin. Çekemiyorlar bizi hiç mi hiç çekemiyorlar. Yok, efendim sınırda büyükbaş hem de küçükbaş hayvan kaçakçılığı yapıyor muşuz da, Allah kuru iftiradan saklasın. Evet, hayvanlar zaman zaman sınırlarda dolaşıyor da niye dolaşıyor acaba? Kimse merak etmiyor. Ne kaçakçılık da ne başka bir şey. Sınırın öte tarafında otlar tükeniyor bizim bu tarafa geçiyorlar, bazen de bizim burada otlar tükeniyor o tarafa geçiyorlar. Hayvan bunlar Sayın Kaymakamım ne anlar ki laftan sözden yoksa dediğim gibi bizde devletimize katiyen yanlış olmaz...

11 Nisan 2016 3-4 dakika 628 öyküsü var.
Yorumlar