Ölüm Kapıda Bekliyor

Dün Ankara'ya gittik kardeşimle beraber. Ablamı ziyaret ettik. Ablam hasta. Ablam çok becerikli hamarat, on parmağında on marifet olan bir insandı. Ablam benden kat kat daha beceriklidir. Ben soğuk biriyimdir. Ablamın insanlarla ilişkileri daha iyidir. Ben toplum içinde rahat davranamam, bir çekingenlik, sıkılganlık gelir üzerime. Ablam daha sosyal, daha girişken biridir. Evinde herkesin, her ihtiyacını anında karşılayan, kendini, ailesi için paralayan bir insandı. Dün ablamı gördüm. Çok üzüldüm. Ablama kemik iliği kanseri teşhisi koymuşlar. Kemikleri helva gibi olmuş, kırılıyormuş. Yıllardır bel ağrısı çekerdi. Her sene fizik tedavi görürdü, iğneler vurdururdu. Bu sene de uzun uzun tedavi gördü. bir sürü profosöre gitti. Altı ay çok ağır acılar çekti ama hiç bir doktor hastalığına teşhis koyamadı. Anlamıyorum, nasıl anlamıyorlar. Nasıl teşhis koyamıyorlar? Sonunda gittiği bir doktor bu teşhisi koyarak, tedavi etmeye başladı onu. Haftada bir kemoterapi alıyor. Onu zor bir süreç bekliyormuş. İyileşecekmiş ama zor bir süreçten sonra. Ablamı gördüm, elim ayağım kırıldı üzüntüden. Yazacak hiç bir şey gelmedi aklıma. İçimde bir sızı.
Ben dünyaya geldim, ablam yanımdaydı. Onunla büyüdüm. Her şeyimi ablamla paylaştım. Annemden daha yakındı bana. Oysa o şimdi çok hasta.
Çok üzülüyorum!
Bir kardeşimiz zaten engelli, ablam da hasta. Üstüne üstlük, eşimin ablasının da psikolojisi bozuk. O da hasta.
Ömrümce hasta baktım ben. Şimdi de, canım benim ablacığım hasta.
Elim ayağım kırılıyor, canım hiç bir iş yapmak istemiyor. Kitap da okuyamıyorum. Dikkatimi veremiyorum!
Benim ablam ne kadar güçlü bir insandı. Hem enine, hem boyuna, iri yarı bir insandı. Hastalık onu yemiş bitirmiş. Kemikleri kırılıyor, zor yürüyor, yürümesi bile mucizeymiş. Boyu kısalmış!
Artık çok genç değiliz. Yakınlarımızı sevdiklerimizi kaybedeceğiz. Ölüm yaşa bakmıyor biliyorum. Belki o hastayken, ben bu tarafta bir trafik kazasında öleceğim.
Ölümlü dünya. Ablam hasta olunca, hiçbir şeyin tadı yok. İçimde bir sızı. Çooookkk üzülüyorum. Yanındaki kardeşim engelli.
Bu dünyada çalış çabala, sonra ölüp gidiyoruz. Yalan dünya!
Madem öleceğiz, neden bu kadar çabalıyoruz? Ama çabalamadan olmuyor!
Şu an çok karamsarım.
"Allah'ım ablam iyileşsin ne olur!"
Ablam iyileşse de ölüm kapıda hepimiz için!
Çalışıyoruz, çabalıyoruz, sonra ölüp gidiyoruz! Boş dünya! Her şey şu an öyle anlamsız ve boş geliyor ki bana!
Ablam hasta, yanımdaki kız kardeşim engelli. Gençler şehit oluyor, Cumhuriyet rejimini, laik düzeni değiştirmeye çalışıyorlar! Benim iki tane erkek evladım var. Henüz askerliklerini yapmadılar.
Sanki ölüm kapıda bekliyor, içeri girmek için fırsat kolluyor gibi geliyor bana. Ölüm zaten her an ensemizde ama unutuyoruz onu bazen. Oysa benim bu aralar hiç aklımdan çıkmıyor!

20 Eylül 2017 2-3 dakika 92 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 6 yıl önce

    Ölümü yanlış bellettiler bize.. Oysa bize bahşedilen 4 hayatın sonuncusu ölüm. Yani son hayat dilimi.. Elest bezminden başlayan ana rahmiyle hızlanan, dünya hayatıyla hızı artan ve kabirle vaslına eren bir süreç hayat. Ana rahminden nasıl dünyaya geldiysek dünyadan da kabire terfi edeceğiz.. Öyle.. öyle de.. ah o ayrılık yok mu.. yarını olmayan bir ayrılık.. vedanın hüzün taneleri pare pare düşünce yüreğimize.. asıl dağlayan o işte..

    Geçmiş olsun, Allah şifa versin.

  • 6 yıl önce

    Teşekkür ederim.