Parfümlerimiz Çok Kaliteli

Yasemin'in bu hafta salı günü günü vardı. Arkadaşları onda toplanacaklardı. Ayda bir bir arkadaşlarında toplanıyorlardı. Kalabalık misafir ağırlamak çok zor oluyordu. Gün sırası ona çıkınca çok fena strese giriyor. Günlerce neler yapacağını düşünüyordu. Öyle bir çeşit börek yapmakla ağırlanmıyordu misafirler. En az dört- beş çeşit yapmalıydı. Daha fazlasını yapanlarda oluyordu. Yasemin birkaç gün önceden camlarını sildi. Tüllerini perdelerini yıkadı. Koltuklarını sildi. Tatlılarını akşamdan yaptı. Arkadaşlarının geleceği gün sadece tuzluları yapacaktı. O gece doğru düzgün uyku uyuyamadı. Çok fena strese girdi. Aslında aynı grupla yıllardan beri toplanıyorlardı ama nedense her seferinde sıra kendisine geldiğinde strese giriyor ve uyuyamıyordu. Aslında ne çok misafirler ağırlamıştı. Eli açık bir insandı. Yaptığı yenirdi. Yedirmeyi içirmeyi de çok severdi. Misafir dokuz bereketiyle gelir. Birini kendi yer. sekizini ev sahibine bırakırdı. Annesinden böyle duymuş, böyle öğrenmişti. Zaten Yasemin çalışmıyordu. Her zaman evinde misafirleri oluyordu.
-Hayatım dikkat edin biraz. Yarın misafirlerim gelecek. Ev dağılmasın.
-Tamam Yasemin öğrendik artık. Dikkat ediyoruz. Sanki Cumhurbaşkanının hanımı gelecek. Sakin ol biraz. Biraz dağınık, biraz pis görseler ne olacak. İnsanlık hali.
-Olur mu hayatım. Cumhurbaşkanının benim evimde ne işi olur. Arkadaşlarım bütün odalara girerler. Pis miyim, temiz miyim diye bakarlar.
-Anneeee!
-Ne var oğlummmm!
-Oğlum yarın akşama kadar annenizin yanına yaklaşmayın. Evi de kirletmeyin. Anneniz streste.
-Anneeee! Yine mi günün var senin. Bıktık anne senin günlerinden
-Oğlum altı ayda bir geliyorlar. İnsaf yani!
-Oğlum sus! Sesinizi çıkarmayın. İki gün anneniz ne derse tamam deyin!
-Tamam Baba!
Gün sırası geldiği zaman evin içinde böyle konuşmalar olağandı.
Neyse efendim. Salı günü geldi çattı. Misafir hanımlar tek tek gelmeye başladılar. Hepsi güzel güzel giyinmişler. Takıp takıştırmışlar. Cumhurbaşkanının hanımı halt etmiş yanlarında. Hepsi iki dirhem bir çekirdek.
Önce bir hoşgeldin. Nasılsınız? iyi misiniz? Evdekiler nasıllar, muhabbetinden sonra yeme içme faslına gelir sıra.
Masa hazırlanır. Yasemin güzel bir sofra hazırlar arkadaşlarına. Sofra gerçekten harika görünüyordur. Yemeklerini yerler. Hep bir ağızdan muhabbet koyu bir şekilde devam etmektedir. Gürültüleri daha apartmanın alt katına, apartman girişine kadar inmektedir.
O sıra apartmana parfüm satıcısı bir kadın girer. Kadın çok şık bir hanımdır. Şöyle bir kapılara bakar. Yukarıdan sesler gelmektedir. Birkaç kat çıkar bakar. Bir dairenin önü ayakkabılarla doludur.
-Tam istediğim gibi, diyerek kapıyı çalar.
Yasemin kapıyı açar.
-Merhaba efendim. Çok güzel parfümlerim var. Görmek ister misiniz. Küçük küçük eşantiyon hediyelerimiz de var.
Yasemin arkadaşlarına sorar. "Kapıda parfüm satan biri var. Gelsin mi?" der.
Arkadaşları parfüm sözünü duyunca hemen atlarlar.
-Gelsin gelsin. Bir görelim Yaseminciğim.
-Buyurun gelin.
Parfüm satan hanım eve girer. Satıcı hanımı görünce, diğer hanımlar hayran hayran süzerler. Gerçekten çok şık ve hoş bir hanımdır. Pazarlamacı hanım çantalarını açar. Herkese birer parfüm verir. Elindeki parfümü de bir bir hanımlara doğru sıkar.
-Güzel kokunuz hanımlar. Çok kalıcı bir parfümdür. İki gün kokusu çıkmaz inanın.
-Hangi marka bu. Hangi firmanın ürünü?
-Bu bizim yeni ürünümüz efendim. Piyasaya yeni çıktı. Ama her alan çok memnun. Bir sürü sipariş aldık. O yüzden böyle ucuz. Tanıtım amaçlı. Çok kaliteli bir parfümdür inanın bana.
Hanımlar hem ellerindeki parfümü koklarlar, hem satıcının sıktığı parfümü koklarlar. Aradan beş dk. geçer geçmez evdeki herkes derin bir uykuya dalmıştır. Parfüm pazarlayan hanım, herkesi kontrol eder." İyi uykular hanımlar" der. Hemen işe girişir. Bütün hanımların kollarında, boyunlarında ne kadar takısı varsa toparlar. Çantalarını açar. Hepsinin cüzdanında ne kadar parası varsa toplar. Cep telefonlarını da toplar. Ev sahibinin yatak odasına girer. Dolaplarını çekmecelerini bir bir karıştırır. Ne var ne yok oradan da biraz toparlar.
-Çok temiz bir iş oldu, diyerek telefonla diğer arkadaşını arar.
-Benim iş tamam. Tereyağından kıl çeker gibi hallettim. Sen de durum nasıl?
-Benim işte tamam.
-Öyleyse gelin alın beni.
-Geliyoruz tamam.
Pazarlamacı hanım sakin bir şekilde apartmandan çıkar. Gelen arabaya biner ve kayıplara karışır.
Akşam Yasemin'in eşi eve gelir. Bakar kapıda hala bir sürü ayakkabı durmaktadır. Şaşırır! Yasemin'in misafirleri bu saate kadar kalmazlardı diye düşünür. Önce kapıyı çalar. Ses veren olmaz. Birkaç kez daha çalar yine ses yok. Artık kapıyı anahtarla açar. İçeri girer.
-Yasemin Neredesin.? Yasemin hayatım.
Ses yok.
Salona geçer. Bir de ne görsün. Bütün hanımlar uyuyor. Ne olduğunu anlayamaz. Ambulans çağırır. Gelen hekimler hanımları kendilerine getirir. Kendillerine gelen hanımlar bir süre sersemlik yaşarlar sonra ne olduğunu anlarlar. Hepsi eve gelen parfüm satan o güzel hanım tarafından soyulmuşlardır. Ağlarlar. Delirirler.
-Ahhh! Bütün param gitmiş.
-Ahhh!Cep telefonum da yok
-Ahhh!Annemden kalan yüzüğüm yok.
-Vahhh! Vahhh! ne yapacağız biz. Polisi arayalım hemen.
-Evet evet polise haber verelim.
Polise haber verilir. Eşlere haber verilir. İfadeler alınır. Tutanaklar tutulur. O gece sabaha kadar kimse oradan ayrılamaz. Herkesin ifadesi alındıktan sonra., komiser hepsinin gidebileceğini söyler.

10 Şubat 2016 5-6 dakika 92 öyküsü var.
Yorumlar