Sana Geliyorum (5)

Yollar uzar
Yıllar biter amaçsız...
Aklar düşer, yaşlar düşer, yüzler düşer
Gözden düşer taçsız...
Dili durur, gönlü durur, beyni durur
Keder vurur inançsız...
Sona kalır, düne kalır, kime kalır
Toprak alır sanatsız...
Hasret çeker, acı çeker, nefis çeker
Göze çöker cansız...
Yaşla gider, başla gider, ah'la gider
Eyvah! Gider haksız...
Teni soldu, beni soldu, ömrü soldu
Hayat doldu ansız...






.................






Yollar ne zamandan beridir bu kadar uzak sevgiliye? Giden gelir mi acep geriye? Dilimde, aklımın ücra köşesinde kalmış, senle söylediğimiz türkü kırıntılarıyla yürüyorum. Bazen ?Kahbe Felek Sana Nettim Neyledim? diyorum, bazen de ?Suzan Suzi? dilime pelesenk oluyor. Ama genelde ?Yeşil Başlı Telli Turnam? takılıyor titreyen bedenimin gerilmiş tellerine... Acaba ?Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısını? adlı o meşhur türküyü söylesem açar mıydı sevgili kapıyı bana? Ya da ?Ezo Gelin? gibi kapıda beni gördüğüne şok olup sevinmeyen bir yüzle mi karşılaşırdım? ?Ocağım Söndü Bu Ne Dumandır? diyen Kazancı Bedih doğru söylemiş herhalde... Peki şimdi ?Oturur Derdini Anlatır Dururu? söylesem kim dinleyecek beni? Bana ?Unutursun Mihribanım`ı? hatırlatmayın, unutamam ben. Veya ?Benim Böyle Feryadımı Duymuyor musun?? melhem olmaz mı yaralarıma? İsyanımı dindirmeye kâfi gelmez mi? Evet en iyisi ben ?Yadeller Aldı`yı? söyleyeyim.....






Beynimin içinde Halil'in söyledikleri nehirde başıboş savrulan bir tomruk gibi yalpalıyordu. Ve ben de ayarı kaçmış bir saat gibi sendeliyorum. Zembereğim bozulmuş vaziyetteyim...Çarpacağım yüreğimi sensiz kaldırımlara....





Bir adres tutuşturdu elime. Çok fazla konuşmak istemedi. Yüreğim o kadar büyümüştü ki anlatamam. Göğüs kafesim yerinden çıkacakmış gibiydi. Onu görmekten mi yoksa karşılaşacağım manzarayı adlandıramamaktan mıydı bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki; kokusunu hissetmek bile beni ıtri bir sersemliğe bürümüştü. Meğer hayat onun varlığı ile pür neşeymiş...






Adımlarım adrese yaklaştıkça daha da kendini tanımaz bir vaziyet aldı. Başımın üzerinde uçuşan serçeler de adeta eşlik ediyorlardı benim serseri adımlarıma. Ankara hey Ankara demek sen, benim nazlı yârimi içinde büyütüyorsun ha! Demek sen nice kahramanlıklarının yanında kahramanlar doğuracak bir bedinin can suyusun ha! Demek senin bereketin üzerinde gezinen narin ve nazik bir nefesin sokaklarında yürümesinden kaynaklanıyor ha! O zaman sen bahtı kara değilsin. Sen güneşin üzerinden hiç batmadığı bir leb-i derya gibisin...





Adreste belirtilen evin önündeyim şimdi. Neden Halil bana bir açıklama yapmadı? Sakladığı bir şeyler mi var acaba? Acaba Serap evlendi de söylemek mi istemiyor? Yoksa başına bir şey mi geldi? Acaba benle görüşmek ister mi? Görüşse affeder mi? Affetse yeniden sever mi?





İşte kapıda bir hayal belirdi....







...........................







Yollar uzar, yıllar gibi, an'lar zor olur da geçmez

Ateş yanar, duman tüter, yürek kor olur da bitmez

Sevda gelir, aşka gelir, onsuz tabip çaresiz

Yürek kanar, sevgi yanar, diller lal olur da gitmez

13 Ekim 2008 2-3 dakika 24 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    abıcım eline sağlık beni ağlattın yha ama değerdi süper süper süper teşekküğr ederim abi bana bu şiir herşeyi anlattı sğl