Eğer

Delice bir istek bu biliyorum
Hani güneş olsam,
Önce senin pencerenden gülümserdim
Kimsesiz çocuklara
Bir gece daha üşümeyi unuturlardı
Böylece düşlerine girmezdim ağlayarak..

Ya ellerin...
Kılcallarında dolaşmak ihtimalim olsaydı
Yüzüme dokundururdum çaresizliğini,
Bir buket yapardım, kurdelesi sarıdan
İçine birkaç kasımpatı koyardım hüzünlerinden..

Gözlerine gelince
Ah gözlerin!
Masumiyetim kadar kutsal kirpiklerinin gölgesine tutunur
İnsana 'insanca' bakardım...
Ütopya ansızın sokulurdu yüreğime
Böylece mavi yağmurları keşfetmiş olurdum!

Delice bir istek bu biliyorum
Hani akşam olsam,
Ama harbiden günbatımı olsaydı adım
Sahiline dingin ve usulca inerdim...
Balıkçılar ne zamandır bekler durur isyanlarını
Gelişine birlikte kadeh kaldırırdık...

Saçların mı...
Rengine dönüşmek diye bir şey olsaydı
Kahve tadında akmak isterdim yanağına...
Rüzgârlara meydan okur, ısıtırdım bam telini
Güneyden bir şiirle
Kırılganlığını gölgeme katıp yola çıkardım!

Delice bir istek bu biliyorum,
Gece kadar ihtişamlı olabilseydim eğer
Bir sigaraya hapsetmezdim seni...
Sıla kokusunu getirirdim ciğerlerine
Kaldırımlarına kar yağdırırdım çocukluğundan,
Böylece dudakların çatlamazdı Haziran ortasında...

Dokunabilseydim zamana
Soluğu göğsünde alır, şiire gömülmezdim bu kadar...

Ya da
O kır kahvesinin yanındaki bankta
Dökülen sonbaharı seninle sayardım...