İki Hayat İki Kılıf / Yasak Zambak Sertifikası

İki  Hayat  İki Kılıf  / Yasak  Zambak Sertifikası



O, Hayat-A'nın kusursuz heykeliydi...

Ceketindeki ütü izi, ruhundaki çiziklerden daha belirgindi. Yasalarla öpüşen, faturaları ödenmiş bir vicdanın gümüş tepsisi. Pazar sabahları bir katedralin sessizliğinde "olması gereken" her şeyin ritüelini yapardı. Karısı, hayatının ana akımındaki o loş güvenli limandı, kırılmaz seramik dokunulmaz sözleşme.

Aşk burada denklemdi, bir imza sirküsü, mutlak sükûnetti.
​Ama şehir, gölgesini karanlık ıslak bir sokakta bırakırdı.
Hayat-B ise o gölgenin aysız gecede kendi etini yiyen antilop çığlığıydı. B-Hayat’ın dili, paslı bir neşter, eti ise aşkın yırtıcı zehirli balıydı.

​Orada, Hayat-B'de, bulduğu o kadın fırtınaydı; bir küfür, bir volta, bir kaldırım çiçeği ki kökleri doğrudan cehenneme uzanıyordu.
O’nun adı, Hayat-A’nın kurallarıyla yazılmış cümlenin sonundaki nokta değil, cümlenin tam ortasına saplanmış tırnak işaretiydi.


один- Jilet ve İpek: Tenin Coğrafyası

​Geceleri, ceketini Hayat-A'nın sandığı yerde bırakıp, Hayat-B'nin çıplak derisini giyinirdi.

"Sen benim, kireçli sabunla yıkanmış ruhumun, kokain çekmiş kanayan damarısın."

​İlk kadın, (Hayat-A’nın Kraliçesi) buzdolabıydı; gıdaları korur, tazeliği garantilerdi. Öteki (Hayat-B’nin Yıkımı) ise küvette unutulmuş bir jilet. Onu alırsan, keserdi. Keserdi ki kanın akışında hayatın gerçek sesi duyulsun.

​Onunla; Hayat-B'nin sevgilisiyle aşk bir çığlıktı. Trafik kazasının metalik sesi. Yatak odaları, kırık camların ve sigara dumanının birleştiği, Tanrı’nın bile bakmaya çekindiği günah laboratuvarıydı. İlişkileri, yasak bir operasyondu; her dokunuş bir kesik, her öpücük ise kapanmayan yaraydı.

-(Toplum Norm.)Aşk, evlilik cüzdanının mühürlediği ticari maldır.

-(Onun Aşkı)Aşk, paslı bir zincirdir; ne kadar sürtünürse, o kadar yakar. O zinciri koparmak değil, o zincirle kendini duvara asmak istersin.

​O, Hayat-A’da, banka hesaplarını kontrol ederken; Hayat-B’de, sevgilisinin sırtındaki dövmenin acı haritasını okurdu. Bir hayatı yönetirken, diğerinde teslim olmanın iğrenç ve yüce tadına batardı. Bu ikilik, onun yakıtıydı.


два- Yırtık Manifesto: Küçülen Kalabalık

​Toplum, onu yargılamak için bekleyen kör bir koroydu. Ne var ki o, kalabalığın çamurlu sesine küfürle cevap veriyordu. Herkesin aradığı dürüstlük denen o kirli beyaz gömlek, onun için sadece bir kostümdü. O, iki dürüstlüğü yaşıyordu: Biri satılık, diğeri ölüme layık.

​ "Benim kimliğim, parçalanmış bir ayna gibi. Her parçada farklı bir yüzüm var. Ama en net olanı, kırık kalbiyle gülen palyaço."

​Dev bir şairin sertliği, bu ruhun aynasıydı:

​"...aşk sandı, kirli bir dondu artık.
yoksulluğun alnına saplanmış bir bıçak
seni kimse temizleyemezdi, sen benim
çöpten toplanmış kutsal ekmeğimdin.
bütün kurallarınızı yaktım,
fahişenin dudaklarındaki şarap lekesi gibi
oğul verdim, piç verdim, aşk verdim.
beni sorma, ben iğrenç bir arzu fırtınasıyım."(K.İ.)

​Bu adam, aşka aşık bir adamdı, ama onun aşkı, romantizmin pudralı şekerinden değil, lağım çukurlarının buharından besleniyordu. O, aşkı; iltifat değil, darbe olarak istiyordu.
​Hayat-A’da bıraktığı karısına karşı duyduğu o acınası ve dürüst ihanet, Hayat-B'deki kadına karşı duyduğu o hayvani ve dürüst tutku ile dengeleniyordu.

​Bir tarafta güvenlik ve kahve kokusu, diğer tarafta anarşi ve barut kokusu. O, kendini bu iki uçurumun arasında, gerilmiş bir cambaz ipinde buluyordu. Ve bu gerilim, onu tanrılaştırıyordu. Çünkü yalnızca o, bu iki dünyanın kirini ve azametini bir arada taşıyabilecek kadar cesur ya da lanetliydi.
​Bu adamın aşk hayatı, sadece toplumsal normları değil, aşkın tanımını da alt üst ediyordu.

O, aşkın sadece beyaz bir güvercin değil, aynı zamanda kendi yavrularını yiyen bir sırtlan olduğunu kanıtlıyordu.
​Sonuçta, o iki hayatı yaşamadı; o, tek bir hayatın iki ucunu tuttu. Ve ortada kalan, bütün ahlak kurallarının külüydü. O bir kahramandı ya da iblis. Ama kesin olan, o, kendi cehenneminin imparatoruydu...

Atlas Atay...



-Not-

Yukarıda "Prose Poem" tarzında kaleme alınmış bu *ucubik söylence alçakça bir başkaldırının kurgu tespitinden ibaret olup gerçek yaşam ve kişilerle ilgisi yoktur...

Başkaldırının bu muazzam egosu bilinmelidir ki yalnızlığa ömür boyu mahkum bir Ateş Adası(Ognenny Ostrov) mahkumudur!


https://youtu.be/7uwYTJSOsMI?si=qIChzCUajr-I2PFP

12 Kasım 2025 2 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar