Doğmak Ölmektir Birazda
Rutin ziyaretini sürdürürken saçımda rüzgâr,
yaramaz bir çocuktur Marmara.
Rahat durmaz muzip dalgaları,
çıplak ayaklarımda oyuna başlar.
Zaman dörtnala koşarak geçer bu şehirden,
laf dinlemez.
İçimdeki çocuk büyür,
doğmak , ölmektir yani birazda.
Yorgun silüetli şehrin son bulutları,
gizemli maviyle sevişirken günbatımında,
gece kuşanır siyah entarisini,
fütursuzca döker pembe düşlerimin boyalarını.
Hüzün ilişir o dem suretime,
çığlık çığlığa martılar gider.
Ben gitmem,
Zira birazdan başlayacaktır yakamoz dansı.
Doğmak ölmekse, ölmekte doğmaktır. Bu iki döngünün içerisinde çırpınırken hayat denen sistem içerisinde hem basit hem zor olduğunu anlarız.
Hissettiklerinizi şehirle paylamanız çok güzel olmuş ve bunu bütünde adil dağıtmışsınız. Tebriklerimi kabul edin.Işık sizinle olsun...
ve sırt çantanda taşıdığın yağmurların şarkısıdır şair...Marmara seni söyler...sen İstanbul'u...
kalemine saygımla sevgili dostum
Teşekkür ederim sevgili Banu eskiden beri hep destek veriyorsun ,şevk veriyorsun bana.Şiirle ve sevgiyle
İstanbulda olur bunların hepsi. Bambaşka bir byüsü vardır çünkü şerin.
Çok güzel bir şiirdi sevgili İlker.
Kalemini seviyorum. Tebrikler 👍
Hüzün bile olsa nede güzeldir o yakamoz dansı..
YÜREĞİNİZE SAĞLIK👍