Rıfat Ilgaz'ın Hayatı ve Eserleri

— min. okuma: 13-14 dakika
Rıfat Ilgaz'ın Hayatı ve Eserleri

Mehmet Rıfat Ilgaz (d. 7 Mayıs 1911, Cide - ö. 7 Temmuz 1993, İstanbul) Türk şiir, roman ve öykü yazarı.

1- Rıfat Ilgaz'ın Hayatı

1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu. Yedi kardeşin sonuncusudur. Ortaokuldayken liseye devam edip üniversite okumak istemesine ve öğretmenlerinin bu konuda onu desteklemesine rağmen babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Muallim Mektebi’ne (öğretmen okulu) girdi. Mezun olduktan sonra Gerede ve Akçakoca’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Bolu’daki öğretmenliği sırasında ilk eşi Nuriye Hanım’la tanışıp evlendi (1931). 1932'de kızı Gönül doğdu. Daha sonra Gümüşova’ya başöğretmen olarak atandı. 1933 yılında askere alındıktan sonra ilk eşinden boşandı. 1936'da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümüne girdi ve 1938'de mezun oldu. İkinci eşi Rikkat Hanımla enstitüde tanıştı ve 1939'da evlendi. Bu evlilikten oğlu Aydın ve kızı Yıldız doğdu. Mezuniyetinden sonra Adapazarı’na atanan Ilgaz, vereme yakalandığı için öğretmenlik yapamadan buradan ayrıldı ve İstanbul Yakacık Sanatoryumuna yattı. Kendi tayininden bir süre sonra eşi de İstanbul’a atandı. İstanbul’dayken hem Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yapıyor hem de fakülte de felsefe okuyordu. II. Dünya Savaşı’na denk gelen bu dönemler daha sonra edebiyatında da oldukça etkili oldu. Örneğin savaş Karartma Geceleri romanının arka planında yoğun olarak hissedilmektedir. 1943 yılında Karagümrük Ortaokulunda bir öğretmenle kavga ettiği için Nişantaşı’na sürüldü. Aynı yıl ağabeyinin de bulunduğu Tosya’da deprem olunca oraya gitti ve daha sonra izlenimlerini gazete de yazdı. Ayrıca bir de bu deneyimi yansıtan Tosya Zelzelesi şiirini yazdı. 1944'ün Ocak ayında yayımladığı Sınıf kitabıyla adliyeler ve hapishaneyle tanışmış oldu. Bir süre saklanan Ilgaz, 24 Mayıs 1944'te Birinci Şubeye teslim oldu. 6 aya çarptırılan yazar, hapishaneden çıktığında hem öğrenciliğini hem de öğretmenliğini kaybetmişti. Sağlığı da oldukça bozulan Ilgaz, Heybeliada Sanatoryumuna yattı. 1946 yılında öğretmenliğe kısa bir süreliğine dönse de, sonunda 1947'de temelli olarak bu şansı kaybetti. Bununla birlikte sanatoryuma yatabilme hakkını da kaybetmiş oluyordu. Eşi Rikkat Hanım’dan 1949 yılında ayrıldı. Bu süreçte hayatı dergi ve gazetecilik ile şiir yazarak geçiyordu. 1953 yılında Devam kitabı da toplatıldı ve yazar hakkında soruşturma açıldı. 27 Mayıs’tan hemen önce gönderilmesi planlanan sürgünden 27 Mayıs 1960 askeri müdahelesiyle kurtuldu. 1966'da Ilgaz’ın oyunlaştırdığı Hababam Sınıfı romanı Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelendi. Aynı oyun 1969 yılında İstanbul Tiyatrosu’nda sahneye kondu. Aynı yıl Çatal Matal oyunu da Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelendi. 1970 yılında yazar Afet Hanım’la evlendi ve 1971'de kızları Defne doğdu. Aynı yıl Basın Şeref Kartı aldı. Bu yıl ayrıca Sınıf Yayınları’nı kuran yazar kendi kitaplarını yayımlamaya başladı. İlk denendiğinde sansüre takılan Hababam Sınıfı, Umar Bugay’ın senaryosuyla sansürden geçti ve Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde çekildi. Fakat yazar bu durumdan hoşnut değildi, çünkü sansürden geçmeyi başaran senaryo eserin bütün toplumsal eleştirilerinden arıtılmış ve sadece eğlencelik bir komedi haline getirilmişti.

1974'te emekli olan Ilgaz, Cide’ye yerleşti. Zaten bir süredir eşinden ayrı yaşamaktaydı.12 Eylül (1980) döneminde Cide’de bulunan Rıfat Ilgaz sürekli tehdit ya da rahatsız ediliyordu. Örneğin, bir gün oturduğu evin karşısındaki binaya Rıfat Ilgaz evden atılmadığı takdirde evin taranacağına dair not asılır. 28 Mayıs 1981 gecesi Rıfat Ilgaz Yıldız Karayel romanını yazmaktayken gözaltına alındı. Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek merkeze kadar yürütülen yazar, Kastamonu, Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye kondu. Doktor muayenesi isteyerek hastalığını kanıtlayınca jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna yatırıldı. Gözaltına alınmasının belirli bir nedeni zaten bulunmamaktaydı ve genel sorgudan sonra serbest bırakıldı. Oğlu Aydın Ilgaz ile yaşamak üzere İstanbul’a döndü.

Öncelikli olarak şiir ve öykü olmak üzere yazmaya devam etti. Adına etkinlikler ve festivaller düzenlendi. Fikri Sağlar’ın Kültür Bakanlığı döneminde devlet tarafından bir çeşit itibar iadesi olacak şekilde Kültür Bakanlığı plaketi verildi. 2 Temmuz Sivas Madımak Olayı’nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine oldukça üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993'te evinde vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na, Asım Bezirci’nin yanına defnedildi.

2- Rıfat Ilgaz'ın Edebi Kişiliği

Şair, roman ve öykü yazarı. Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanınmıştır. Hem yazınında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye’nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki bir çok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu.

Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına bir çok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri geçtiğimiz yıl 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları’ndan çıkmaktadır. Yazara edebiyat dünyasında Koca Çınar, ya da Edebiyatın Koca Çınarı denmektedir.

Rıfat Ilgaz, edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayımlanan “Sevgilimin Mezarında” şiiriyle başladı. Bu şiiri yazdığında henüz on beş yaşında olan şair, o dönemlerde Mehmet Rıfat imzası ile yazıyordu. Hatta Kastamonu’dan geçmekte olan Faruk Nafiz’in ilgisini çekmeyi başardı. Bir süre tarz olarak kişisel şiirler yazsa da ki bunlar Varlık, Oluş gibi dergilerde yayımlandı, daha sonra hiçbirini kitaplarına almadı. Ona göre bu şiirler gözü kapalı yaşadığı yılların ifadesiydi. Bir süre şiir tekniğine yeni bir soluk getirdiğine inandığı Nazım Hikmet ile çalıştı. Onun Bursa Hapishanesinden gönderdiği şiirleri İbrahim Sabri mahlasıyla yayımlıyordu.

Rıfat Ilgaz, II. Dünya Savaşı döneminde öğretmenlik yaparken hayatında ve çevresinde gördükleriyle toplumcu bir anlayışa yöneldi. Halktan biri olması ve halkın çektiklerini kendisinin de çekiyor olması bunu ifade etme isteği ve ihtiyacı yarattı. Bu amaçla çıkardığı ilk şiir kitabı Yarenlik’te (1943) çevresindeki insan hayatını anlattı. Mesela bu eserindeki “Alişim” şiirinde onun edebiyatta durduğu noktanın izleri oldukça güçlüdür. Bu şiirde toplumu birçok açıdan anlatmaktadır şair. Köyden kente göçten, işçinin durumuna kadar toplumsal gerçekleri irdelerken bir yandan da bu toplumsal gerçeklik içinde sıkışıp kalan bireyin durumunu da verir.

Benzer bir anlayışla yazdığı ve şiirlerin bir kısmı okuldaki öğrencileriyle ilgili olan ikinci kitabı Sınıf (1944) toplatıldı ve Ilgaz hakkında soruşturma başlatıldı. O dönemde sağlık nedeniyle okuldan izinli olan şair bir süre saklandıktan sonra teslim oldu ve 6 ay hapiste yattı. Bu dönemde yaşadıklarını bir çeşit anı-roman olan Karartma Geceleri’nde, karakteri Mustafa Ural aracılığıyla anlattı.

Ilgaz, 1940'lı ve 50'li yıllarda yoğun bir şekilde dergicilikle uğraştı. Zaten zamanın ekonomik -ve biraz da siyasi- şartları daha hacimli eserlere (kitaplara) pek izin vermiyordu. Bu dönemde hükümete ve İran Şah’ına hakaretten tekrar hapise girdi. 1950 Af Kanunuyla çıktı. Daha sonradan Fedailer Mangası adını alacak bir grup aydın, bir çıkan bir kapanan dergilerde yazmaya devam etmeye çalışıyorlardı. Özellikle Rıfat Ilgaz’ın takdir ettiği Nazım Hikmet’in anahatlarını ortaya koyduğu toplumcu bir edebiyat anlayışı gelişmişti. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzettin Dinamo gibi yazarların başı çektiği bir akımdı bu. Bu dönemde özellikle Sabahattin Ali ve Aziz Nesin’le birlikte çıkardıkları Markopaşa, Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi topladı ve iyi bir satış seviyesine ulaştı. Kapatıldıkça Hür Marko Paşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle tekrar çıkan derginin benzer isimlerle sahteleri dahi türedi. Bu dönem Türk yazınında dergicilik dönemiydi ve benzer kadrolar sürekli olarak farklı dergilerde yazıyorlardı.

1956 yılında İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikaye serisi yayımlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk’un yaptığı bu dizi çok tuttu. Yazar Stepne takma adıyla yazdığı için bu hikayelerin kime ait olduğu da ilginç tartışmalar yaratıyordu. Bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında bir çok insan ona inanmadı. Daha sonra Ilgaz, diğer Hababam Sınıfı oyunlarını da yayımladı.

Rıfat Ilgaz romanlarının çoğunu 1970'li yıllarda yazdı. Zaten bu yıllar Türk romanında, özellikle politik içerikli eserlerde, oldukça üretken bir dönemdi. Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu gibi yazarlar 12 Mart romanı diye tabir edilen türde eserler yazarken Ilgaz daha önceki dönemleri de kapsayan eserlere imza attı. Özellikle Kastamonu hayatını kaleme aldığı romanlarında “yerel” edebiyata eğilim gösteriyor gibi görünse de, bu eserlerinde anlattığı hayatlarla halkın tarihsel süreç içerisindeki durumunu işlediği için halkçı edebiyat çizgisini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Tarz olarak da yine bu dönemde, Adalet Ağaoğlu, Füruzan ve Oğuz Atay gibi yazarlarda görüldüğü üzere, modernist edebiyatın ortaya çıkmaya başlamasına rağmen, o Toplumcu Gerçekçi anlayışını devam ettirdi.

Yazarın öykücülüğü özellikle mizah alanında gelişti. Öyküleri Markopaşa dönemlerine gitmektedir. İlk öykü kitapları olan Radarın Anahtarı ve Don Kişot İstanbul’da 1957 yılında yayımlanmışlardır. Toplumsal değişimleri ve çarpıklıkları hicveden bu mizah öykülerine örnek olarak Sosyal Kadınlar Partisi’ndeki kentleşme ve toplumda kadının yeri üzerine eleştiriler verilebilir. Biraz da bu nedenle Ilgaz, Hababam Sınıfı eserlerinin film uyarlamalarından çok da memnun olmadı. Bu uyarlamalar eserlerinin toplumsal hiciv kısımlarını eleyip yerine basit bir gülmece anlayışı getirdiler.

Yaşamını son dönemlerinde yazar özellikle anı ile çocuk edebiyatı türüne ağırlık verdi. Öğretmenlik yıllarından kalma bir idealizmle özellikle yeni nesile yönelik çalışmaları tercih etti. Anıları uzun bir tarihsel geçmişe ışık tutarken çocuk romanları yeni bir süreç için hazırlık görevi görüyordu.

Son şiirini 19 Kasım 1991'de yazdı:

Son Şiirim

Elim birine değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım.

Uğur Mumcu’nun öldürülmesini takiben Sivas Madımak Olayı’nın olması yazarı duygusal açıdan oldukça yordu. Özellikle bu son dönemlerini Mehmet Saydur oldukça detaylı anlatmaktadır. Bu olaylardan kısa bir süre sonra da Ilgaz vefat etti, 7 Temmuz 1993.

3- Rıfat Ilgaz'ın Eserleri

  • Şiir:
    • Yarenlik (1943): 1946'da ikinci basımı yapıldı.
    • Sınıf (1944): Kovuşturmaya uğradı. 6 ay hapis yattı.
    • Yaşadıkça (1947): Toplatıldı.
    • Devam (1953): Toplatıldı.
    • Üsküdarda Sabah Oldu (1954)
    • Soluk Soluğa (1962): Yeni şiir çok azdır, genellikle derleme.
    • Karakılçık (1969)
    • Uzak Değil (1971)
    • Güvercinim Uyur mu (1974)
    • Kulağımız Kirişte (1983)
    • Ocak Katırı Alagöz (1987)
    • Çocuk Bahçesi (1995): Çocuklar için şiirler
    • Bütün Şiirleri (1983): 9 cilt olarak
    • Bütün Şiirleri: 1927-1991 (2004)
  • Romanları:
    • Hababam Sınıfı (1957): Önce dizi hikâye olarak Dolmuş dergisinde yayımlandı. Sonradan roman olarak toplandı. Film uyarlamalarına esin kaynağı oldu. Ayrıca tiyatroda da sahnelendi.
    • Pijamalılar (Bizim Koğuş) (1959): Önce Bizim Koğuş adıyla yayımlandı. Daha sonra 1973'te Pijamalılar olarak çıktı.
    • Karadenizin Kıyıcığında (1969)
    • Halime Kaptan (1972)
    • Meşrutiyet Kırathanesi(1974)
    • Karartma Geceleri (1974): Yusuf Kurçenli tarafından filmi çekildi. Başrolünü Tarık Akan oynadı.
    • Sarı Yazma (1976)
    • Yıldız Karayel (1981)
    • Apartıman Çocukları (1984)
    • Hoca Nasrettin ve Çömezleri (1984)
    • Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (1987)
  • Anı:
    • Yokuş Yukarı (1982)
    • Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)
    • Dördüncü Bölük (1992): Damian Croft tarafından İngilizce'yeçevrildi, Milet Publishing tarafından yayımlandı.
  • Köşe Yazıları:
    • Nerde Kalmıştık
    • Cart Curt
  • Öykü:
    • Radarın Anahtarı (1957)
    • Don Kişot İstanbul'da (1957)
    • Kesmeli Bunları (1962)
    • Nerde O Eski Usturalar (1962)
    • Saksağanın Kuyruğu (1962)
    • Şevket Ustanın Kedisi (1965)
    • Garibin Horozu (1969)
    • Altın Ekicisi (1972)
    • Palavra (1972): Önceden Don Kişot İstanbul'da adıyla yayımlandı.
    • Tuh Sana (1972)
    • Çatal Matal Kaç Çatal (1972)
    • Bunadı Bu Adam (1972)
    • Keş (1972)
    • Al Atını (1972)
    • Hababam Sınıfı Uyanıyor (1972)
    • Hababam Sınıfı Baskında (1972)
    • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1972)
    • Rüşvetin Alamancası (1982)
    • Sosyal Kadınlar Partisi (1983)
    • Çalış Osman Çiftlik Senin (1983)
    • Şeker Kutusu (1990)
  • Çocuk Edebiyatı:
    • Bacaksız Kamyon Sürücüsü
    • Bacaksız Okulda
    • Bacaksız Paralı Atlet
    • Bacaksız Tatil Köyünde
    • Bacaksız Sigara Kaçakcısı
    • Öksüz Civciv
    • Küçük Cekmece Okyanusu
    • Cankurtaran Yılmaz
    • Kumdan Betona
    • Çocuk Bahçesi(Şiir)
  • Tiyatro Oyunları:
    • Hababam Sınıfı Ulvi Uraz Tiyatrosu tarafından sahnelendi 1965
    • Hababam Sınıfı Uyanıyor: Filme çekildi.
    • Hababam Sınıfı Baskında
    • Hababam Sınıfı Sınıfta kaldı: Filme çekildi.
    • Türk Çocukları Türk Çocukları: Çatalzeytin Festivalinde öğrenciler tarafıdan sahnelendi.
    • Çatal Matal Kaç Çatal (1972): Daha sonra Uzun Eşek Oyunu olarak yeniden yazıldı. Çatal Matal 1972'de Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından, Uzun Eşek ise Cide'de sahnelendi.
    • Abbas Yola Giden: 1993'de Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi Oyuncuları tarafından sahnelendi.

Ödülleri:

  • 1982 Yıldız Karayel ile Madaralı Roman Ödülü
  • 1982 Yıldız Karayel ile Orhan Kemal Roman Armağanı
  • 1987 Ocak Katırı Alagöz ile Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü
  • 1993 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.

Alişim Şiiri

Kasnağından fırlayan kayışa
kaptırdın mı kolunu Alişim!
Daha dün öğle paydosundan önce
Zileli’nin gitti ayakları.
Yazıldı onun da raporu:
“İhmalden! ”
Gidenler gitti Alişim,
boş kaldı ceketin sağ kolu...
Hadi köyüne döndün diyelim,
tek elle sabanı kavrasan bile
sarı öküz gün görmüştür,
anlar işin içyüzünü!
Üzülme Alişim, sabana geçmezse hükmün
Ağanın davarlarına geçer...
Kim görecek kepenek altında eksiğini
kapılanırsın boğazı tokluğuna.
Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman
beklesin mızrabını.
Sağ yanın yastık ister Alişim,
sol yanın sevdiğini.
Ama kızlar da, emektar sazın gibi,
çifte kol ister saracak!

Paylaş:
Yorumlar