Bir Vazgeçişin Fizibilitesi
bir de ne vardı biliyor musun
sana bakmak
denize bakmak kadar engin
ormana bakmak kadar huzurlu
su içmek kadar doyumsuzdu doğaldı
çünkü
yemek içmek
nefes almak kadar lazımdın bana
elmacık kemiklerinden süzülen
hüzünlü türküler akardı dudaklarından
öpesim gelirdi
soluğun gülüşün sesin bir yana
mest eden bir ahengi vardı elmacık kemiklerinin
- benden başkasının göremeyeceği ahengi
sana baktıkça dururdu dünya
dururdu zaman
kör ederdi bal rengi gözlerin gözlerimi
sen bir şeyler anlatırdın
ben sana bakardım
bakardım
bakardım
bakardım da
donakalırdım hep
çünkü bitmezdin hiç
bitmeyen bir endamın vardı bende
- ki hep öylesin bende
ve itiraf ediyorum
sen anlattıkça
duymazdım bile seni
belki komikti anlattıkların
belki acı anılardı
ama
ne söylediklerin umurumdaydı
ne acı anıların
sen anlattıkça yüzünün şeklini alırdı yüzüm
sen gülüyorsan gülüyor
yüzün asılıyorsa
düşüyordu suratım bilmeden
sen karşımdaydın
aynı yerdeydik
aynı çatı altında karşımda
bir arada yan yana
sana bakıyordum seni görebiliyordum ya
yeterdi bana
hani bazen diyorum ki
yan yana olsaydık keşke yine
şimdi şu anda
eve evet yan yana olsaydık keşke yine dediğim o anda
sen göğe bir tutam yıldız iliştirseydin gecenin o vakti
gözü kamaşsaydı ayın yine
şöyle dünya gözüyle göz göze
rakı içseydik mesela karşılıklı
sonra zil zurna sevişip uyuya kalsaydık
sabah olsaydı
sonra apar topar sahile inseydik el ele
bulutlar grileşse
dansa kaldırsaydı denizi rüzgar
deniz kıskanıp bizi daha da hırçınlaşsa
martılar sussaydı
gölgende kararsaydı güneş
sonra
sonra
az da olsa
yaşadığımızı hatırlayıp öylesi günleri zaten diye
hatta hiç yaşamamaktan iyidir diye
avutuyorum ümidimi
zaten yaşadıktı biz bunları
bulutlar grileşmişti
dansa kaldırmıştı denizi rüzgar
deniz kıskanmış bizi
daha da hırçınlaşmıştı
ve kaçışmıştı martılar
gölgende kalmıştı güneş
hem de el ele gölgemiz düşerken sahile
unutmadın değil mi bunları
çok güzeldik o günlerde
hıı ne dersin çok güzeldik değil mi
saçma sapan şeylere dakikalarca güler
kramplar girerdi karmıza
dünya bizim için dönüyor zannederdik
ve işte sonra başka şeyler geliyor aklıma
nasıl anlatayım bilemiyorum
neyse
yaşandı bitti hepsi
laf aramızda
kavga ettim kendimle hep unutmak için seni
ama ne mümkün
ve işte böyle böyle vazgeçtim
pes ettim sonra
cesaretim kırıldı hep
bir çocuğun kendini görmeyenleri
yok sayması gibi
vazgeçitim hayallerimden
- belki de senin hayallerinden bile
biliyorsun değil mi
ne kin
ne hırs bu benimkisi
sadece
ama
sadece
sonsuza dek kaybetme korkusunun travması
unutamama ve umut kısır döngüsünün
nüfus etmiş hali sadece
sende yapmışsındır illa bunu bilirsin - bilirim
bazen çok sevse de
vazgeçer
susmaya ve gitmeye mahkum eder insan kendini
evet
hayallerinden de sevgisinden de vazgeçer
gerçek seven
sırf sevdiği için
sevdiceği üzülmesin diye vazgeçer
korktu derler
kaçtı derler
yazıklar olsun derler
caymaz
yine de göze alıp her şeyi her kahrı
bile bile vazgeçer seven
çünkü bilir ki
ne korkmak
ne yenilgi
ne pes etmektir bu
ki
kim ne derse desin yürek işidir
bile bile ladestir
bile isteye kendi sonunu hazırlamak
bir o kadar da intihar girişimidir gizli saklı bu
ya da şöyle diyeyim
kimse görmesin diye
dudağında ayrılık şarkısı
aşkın ayak izlerine basarak gitmek
kendi ipini kendi çekmektir vazgeçmek
çünkü ister ki vazgeçti bilsin
çünkü ister ki ümidini kessin
geride kalan
çünkü
vazgeçmek
ne seninle ne sensiz demenin
seni seviyorum ama
sana iyi gelmeyeceğim demenin
içi parçalayan çığlığıdır aşkın
- duyan olmaz
ve bunca zaman sonra anladım ki
kendi halinde de yaşanır aşk
yaşarım da ilelebet
bir sahil kasabasında
seni bekleyerek
çünkü
yemek içmek
nefes almak kadar parçasıdır varlığın
varlığımın
....
Kutlarım sevgili Şair'im. İçten dökülen mısralarınız övgüye değer. Sevgi ve selam ile.
iyi sıkı güzel bir eser tebrikler Uğur bey
Aşkın ayak izlerine basarak gitmek. Yine şahane bir serbest şiir döktürmüşsün buraya Uğur abi. Yine formundasın bakıyorum da... Ama yakışır sana. Selamlar, saygılar...