Dönüşüm /Döngü /Kader



İstesek de istemesek de hayat karanlığımızı aydınlatan o soruları bir şekilde soruyor. Yıkılmak ve dönmek istemiyorsun, böyle iyiyim diyemiyorsun; dallardaki yemişlerin kaderiyle ortak bir kaderin var. Bu dünyada yaşamaktan bir murat var ve ruhunun sıkletini taşıması gerekir.
Attığımız yollarla yollar çatallanıyor, adresler belirsizleşiyor, oklar yapılıyor. Tek başımızda iken beden ve ruhumuz üryan, oldukça toz pembe bir eksende, hakkımızdaki stok kanaatlerle yayın. Dünyayla ilişki kurdukça her şey desenli bir hal barındırıyor, hayalin kaotik hali ile karşılaşıyoruz. Bu realistik eksende kalbe ipince sızan acılar oluyor. Siperlerin yetersiz kaldığı o doruk noktalarında göğsüne rüzgarı yemekten başka bakımdan kalmaz. Kendine dürüst olmayacağından kaçamadığın anlarda, kendi gülüşünü duyduğunda, berbat yüzleşmenin içinden çıkmanın bir yolu olmamasında; işte o an güvenliği çok yaklaşıyorsun. Kalbe bunun ağırlığını taşımazsanız sahte bir hafiflikle yaşayıp geçiyorsun. Kendini tanımanın saldırısına katlandığında, kendin geçiş gayretine talip olmadığında dünyaya yanlış noktalardan entegre oluyor, tümünü bozuyorsun.


Darmadağın olmaktan o kadar ürküyor ki insan. Hayal gücüne dayalı gerçeklerin inşası için değil, yalanlardan korunaklar ve sığınaklar yapmak için kullanıyor sahte hayalleri. 


Yaş aldıkça kemiklerimiz nasıl sağlamlaşıyor, eskilerini iyice yitiriyorsa; bir şekilde duygu ve düşüncelerimiz de kemikleşiyor. Belki zaman çoğu kez yanlış kaynaşma oluyor. Bir gün bir olay ya da bir insan o yanlış kaynayan yerlerine ışık oluyor. Allah'ın nuru dediğimiz şey belki de bu can yaksa da bizi hakikate ileten aydınlanmalardır. Üstü örtülü sandıklarla dolu ömrümüz.

Bazı sırları açığa çıkarmak dilemiş Allah.
Şükür, hayret, pişmanlık, acı, mutluluk; en üst oktavda yaşananlarda sırlar kalbe dökülmüş.

İnsan çıkışından hemen önce bir şey sezer, gerçekleşmek üzere olan bir kazaya mani olmak için yeterli ışık hızına sahip olmadığını anlar. Kendi iradeleriyle özensiz desenler oluşturursa da büyük resme hep kör kalır.


Geylani'nin öğüdü serçesi gibi girer gönlüne:
' İşlerinizi Allah'a bırakın. Çünkü O sizi sizden daha iyi bilir. O'nun vereceği kurtuluşu bekleyin. Evvel ve Ahir, Zahir ve Batın O'dur.''

Genişlik de, darlık da bizim için. Bize tamamen biçim kazandırır. Kimi yaşantılar hacmini kavrar, kimisi sıkılaştırır. Dönüşüm devam eder.


Evveli, ahiri, içi, dışı O'nun varlığını doldurmuşken hiçbir uçurum sonsuz kadar kanatmaz dizileri.
İstesek de istemesek de başımıza bir şey gelir, kendimize kendimize giderken buluruz. Silah soruları gibi kendimizi doğrulturuz, terleriz. Bir yerler içimizde uyanır. Yaratılmaya devam eden anlarınız.
İnsanın onu bir yaratılmakta ve dönüştürmekte olduğunu.

Önüne geçilemeyen ne varsa bir kilit kırar içimizde. Bizi hiç etkilemediğimiz o karanlık noktalar sokar ve eksik parçamızı yerine koyar.

“Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olan da.” (Taha Suresi, 7.ayet)

Kendime dahi açıklayamasam da, kelimeye dönüştüremesem de, neyin yaşadığını anlamasam da, bilgi O'ndadır. Bana ayan olmasa da, benim iyiligim içindir.

20 Mayıs 2023 3-4 dakika 5 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar