Aynadaki İblis

Aynadaki İblis



Demek beni kurtarmaya geldin...


Bileklerime mühürlenmiş düğümlere bakıp, benim için üzülüyorsun. Garip daha önce kimse fark etmemişti onları. Aslında gerçeği söylemek gerekirse, öyle bütünleştim ki onlarla, unutmuştum varlıklarını.


Anlıyorum düğümleri çözmek için dokunmak istiyorsun bana...

Tamam, dokun bana madem.

Ama uyarayım...

Yakarım ellerini, tenimde hüküm süren bu hüznü uzak tutamam ellerinden...


Eminim sen de çok iyi bilirsin, çok uzun süre insan sığınırsa karanlığa, istemese de gözlerine zulüm olur gün ışığı , tutamaz nihayetinde acıyı, kızıl bir nehir gibi akıverir içinde saklı düşlerden...


Demek beni kurtarmaya geldin...


Ayağımdaki prangalara bakıp benim için üzülüyorsun. Çok garip daha önce kimse fark etmemişti onları. Aslında gerçeği söylemek gerekirse öyle uzun süredir ayaklarımdalar ki ben bile unutmuştum varlıklarını.


Anlıyorum esaretimi sonlandırmak için bana dokunmak istiyorsun...

Tamam, dokun bana madem..

Ama uyarayım seni, içimdeki karanlık seni yutar, bir daha da alamazsın kendini geriye, kalmaz zerresi seni sen yapan senden..


O yüzden...


Boşver şimdi bunları hayal et benimle dünyanın sonuna ulaştığımızı. Esir kalan ruhların özgür kaldığı o yere vardığımızı. Sence özler mi bizi kimse, hisseder mi artık burada olmadığımızı.

Bak ufka, nasıl da bulanıklaştı, anladı sanırım uzaklaştığımızı -ki- onun da üzerine çöktü bitişin hüzünlü bakışları. Kuşlar da serseri gibi kendinden geçmiş, hırçınlaştıkça kanatları, kanatıp duruyor bulutları...


Nasıl yaparlar bunu deme. Sakın kızma onlara...

Sence ister miydi o güzelim kuşlar bulutların canını yakmayı. Eminim sen de bilirsin, çok uzun süre üzülünce bir can, sonunda istemese de yakar başka canların canını, öylece silip atamaz ki içindeki alevi gözlerinden.


Ah... yürü dedim benimle hayallerimde ama unuttum söylemeyi...

Hayal bile olsa benim yolum da yol değil ki..her yer çukur, her yer öfkeli çakıl taşlarıyla dolu. Tünelin ucunda karanlık bir ışık, seni korkuttu farkıdayım sesi...

Ama sen duyma sakın, onun tek istediği benim içimdeki kuytu.


Üzgünüm çekiliyorum karanlığın sesine..sen git boşuna tutmaya çalışma beni...


Kısalıyorum, kırılıyorum, kendi içinden düşüyorum bir boşluğa. Birazdan sesin de düşüp kaybolacak içimdeki o kuytuda.

Sen kaç kurtar kendini... inan ki kınamam seni, bilirim ki herkesin yolu tek başına çekmek zorunda olduğu dertlerle yoğruldu.


Üzülme artık benim için...

Bak açtım kanatlarımı, uçarım belki bu sefer, kim bilir hatta başarırım bulutları kanatmadan sonun başladığı yere varmayı...


Dedim ya üzülme benim için artık...

Bir bitiştim ben, sen bana geldiğinde.Suç senin değil ki, ben de yanlış zamanlardaki yanlış kişi oldum, istenmeyen bir leke gibi kaldım başka birilerinin zihninde.

Her ruh kurtarılmaz bunu çok iyi biliyorum.

Ama...Sen kurtar en azından kendini benim hüznümden...


Hem yol uzun biliyorsun gitmeliyim tez elden..


Hoşça kal...

Hoşça kal dedim demesine

Ama...

Nereye gidiyorum ki...

Sıkışıtırıp kanatırken ipler bileklerimi, çekiştirip dururken ayağımdaki prangalar adımlarımı.


Bir kere daha anladım..

Ah yine hatırladım...

Hayal etmek de kurtarmıyordu değil mi insanı..


Yine geldin...

Demek beni kurtarmak istiyorsun...

Ama artık anladım bunların hepsi aynadaki iblisin bir oyunu...





17 Ocak 2021 3-4 dakika 96 denemesi var.
Yorumlar