Son Mektup

( Ahmet masasında duran günlüğünü alır ve yazmaya başlar)

Günlük 18 Eylül 2019

Seneler ne çabuk geçiyor. Demişler ya; Insan ölmeye görsün. 3 sene su gibi geçmiş. Akıl hocam, can yoldaşım, sırdaşım, beni büyüten "Adam" Hüseyin hocam...seni kaybedeli tam 3 sene olmuş. Öyle çok şey bıraktın ki bana, öyle çok şey öğrettin ki; yokluğunu sığdıracak bir boşluk bile olamadı hayatımda. Tıpkı senin öğrettiğin gibi yeni öğrenciler yetiştirmek için elimden geldiğince uğraşıyorum . Sana verdiğim sözü tutmak için elimden geleni yapıyorum. Son nefesini vermeden elime tutuşturduğun mektup tam 3 senedir sol iç cebimde. Mektubu kutsal metin gibi koruyorum. Her eğitim yılı ilk dersimde öğrencilerimle paylaşıyorum. Onlar seni tanımasa bile çok seviyorlar. Sen sakın merak etme guzel bir nesil yetişecek. Şimdi yine mektubunu okuyacağim. Ilk ders zili çaldı! Öğrencilerimizi bekletmeyelim. Mutlu kal hocam...

( Sınıfa doğru yürümeye başlar. Kapıyı açıp içeri girdiği zaman öğrencileri Ahmet hocalarını gördükleri için çok sevinirler)

Evet arkadaşlar, merhaba, bu ilk ders. Her sene yaptığımız gibi guzel bir mektupla derse başlamaya ne dersiniz?

( Tüm sınıf anlaşmış gibi hep bir ağızdan;

" Evettt" diye bağırır.

Içlerinden biri; Hüseyin hocamızin mektubunu okuyacaksiniz değil mi? der. Ahmet hoca başıyla onaylar ve okumaya başlar.)

Dinleyin çocuklarım!

"Bir resim çizmek istiyorum, tuali tüm gökyüzü olsun. Başını kaldırdığında çizdiğim resmi her yerde görebilesin. Kafamın içinden geçenleri, ruhumu paramparça edenleri, geceleri rüyalarımı süsleyenleri daha iyi anlayabilirsin. Bir resim çizmek istiyorum, tam olarak aklimdakiyle gördüklerin bire bir benzesin."

Yürüyorum... bilmediğim bir sonsuzluk içinde, kulaklarimda en sevdiğim müziklerin inanilmaz dansı var. Ellerimi uzatıyorum, tenimde hissediyorum,birbirinden güzel kokulu çiçeklerin, üzerindeki çiğ tanelerinin serinliğini. Yürüdüğüm yerin "ev" gibi olacağı hissi var;ufukta hiçbir şey gözükmese bile. Bir şey, bilinmez bir güç beni kendine doğru çekiyor, karşı koyamıyorum. Kendimi çekimine bırakıyorum ayaklarım yerden kesiliveriyor birden bire. Uçmak böyle güzel bir his miydi?? Tanrim şimdi,şuan şüphesiz bir şekilde varlığına inaniyorum. Beni yoran tüm yüklerimden arınmış gibiyim. Zaman...zaman yok oluveriyor etrafımda. Zamansızlığı hissedebiliyorum. Gördüğüm manzaranın kelimelerde bir tarifi yok...

Sadece gözlerimle bu resmi ezberliyorum. Sanki ellerim doğuştan ne yapmasi gerektigini biliyor gibi. Bulutları bozup, çizmeye başlıyorum. Ellerimin değdiği yerler dağılıveriyor sonra tekrar birleşip resmimi oluşturmaya başlıyor. Tüm evren, tüm gökyüzü muhteşem bir uyumla yeryüzünü gökyüzüne taşıyıveriyor. Ayaklarımın bastığı yerler başımın üzerinde de beliriveriyor. Dört bir yanım bu resimle kaplanıyor. Ellerim firça, renklerim doğa, tuvalim tüm evren...

Çiziyorum durmada...çiziyorum düşünmeden... çiziyorum gelmiş geçmiş en büyük ressammışcasına. Derin bir soluk...gururla bakıyorum yarattığım tabloya....

"Son nefesi bir yer için saklayabilse insan" diyorum , kesinlikle bu nefes buraya yakışır ancak.

Ve son nefesimi orda bırakıyorum, geri almamacasına.

Bulutlarım dağılmadan başımın üzerindeki

Toprak yok olmadan ayaklarımın altındaki

Çiğleri kuramadan çiçeklerin tenimdeki....

Bak etrafina....

Görebildin mi çizdiğim o muhteşemliğin resmini...

Asıl muhteşemlik hep içinizde, doğada her yerde...çocuklarım bulun ve sizde kendi muhteşem tablolarınızı yaratın.

Sevgiler

Hüseyin hocanız...

Şimdi derse geçebiliriz....



Günsüzüme...

30 Mayıs 2019 3-4 dakika 20 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (9)
  • 4 yıl önce

    Umut dolu bir güncedir. Okunur.

  • Bahar dönemi dersimin birinde ilk hafta öğrencilerime bir kağıda çok dallı ağaç çizmelerini isterim. Sonra o dalların üzerine olabildiğince gelecek beklentilerini yazmalarını söylerim sonra bir saat boyunca konuşuruz. Öyküdeki karakter ile adaş olmak benzer şeyleri söylemek... tekrar tekrar okunası bir öykü tebrikler

  • 4 yıl önce

    İpek bir şal değdi yüreğime..Tebrikler Menekşe hanım..Sevgilerimle