Ceplerime Sakladığım Duygular
Neydim
Kimdim ki ben
Şimdimi nasıl anlatayım
Ne zaman düşsem derin bir karanlığa
Çocukluğumun dokunuşlarını özlüyor ellerim
Toprağı
Çamuru
Boş şeker ambalajının parmak uçlarımdaki hışırtısını
Kırlangıç masallarına hasret yastıklara dökülünce gözyaşlarım
Uykular çaresiz
Tek kurtuluşu gibi arıyorum kabuslara savaş açan anne kucağını
Çağırıyorum yine karanlığı
Geriye dönmeye muhtaç gibi yalvarıyor her duygum o an
Eski film rulolarından fırlamış gibi hasarlı anılar sarıyor etrafımı
İtinayla arıyor eksik olan o hissi ellerim
Nihayet buluyor aradıklarını
Vedalar tertemiz gözyaşlarıyla yıkanırken
İzliyorum parmaklarımın dönüşler için çırpınışını
Bir sarılma ötesinde gibi gelen her mesafeyi
Bir maşrapa dolusu suyla yıkanan saatleri
Heyecanıyla titretiyorum dudaklarımı
Unutmam gerekiyor biliyorum zamanı gelince hatırlamak için
O tatlı telaşı yaratmak için gözden kaçırılması gerekenleri
Bir gün tüm bunların kavuşmalar için bahane olacağını bilsem de
Yine de tutamıyorum kendini
Çaresizce hafızama kazımaya çalışıyorum her ayrıntıyı
Tezgahta yerini asla değiştirmeyeceğime söz verdiğim o kupanın bile
Hiç düşünmeden bozuyorum rahatını
Ve yine oluyor kaçınılmaz olan
Her unutmayış kirletiyor masalların sonunu
Eskimiş gözlerimden dökülüyor kirlenmiş gözyaşlarımı
Çocukluk
Ah çocukluğum diye dökülüyor dudaklarımdan bir ağıt
Bozduğum her sözün yüküyle gecelerime bulaştırıyorum yine kabusları
Ve
Yine çağıyorum karanlığı
Çocukluk zamanlarımın kavuşmalarını özlüyor kollarım
Heyecanı
Saflığı
Gözyaşlarının tuzuyla kuruyan dudakları
Dönmek üzere söz vermeye bile gerek duymadan
Bakışların her yeminden daha değerli olduğu o zamanları
Sonra
Sonrası yok yine karanlık işte
Şimdi
Şimdilerde ise sadece bir yalanmış gibi
Ceplerimde saklıyorum tüm duygularımı