Kısa Metrajlı Deneme Yayını
(On sekiz yaş üstü okuyuculara özel. Reklamsız. Kan, şiddet ve argo içeren filaşbekli tarantinotonik versiyon)
"mutlu sonlu üç film birden aynı anda"
1'in birincisi
dalkavukların zamanı soytarılıkla geçer dediydi
daha henüz kurmuştu dalkavuk ordusunu
sonradan duydum zibidinin tekiymiş
filozof olmadan önce
akıl sattığı kitapların parasını cukka yapıyormuş
bir tarafı dalkavuk ordusu
bir tarafı ince belli
tangalı hatunlar kadrolusu
kim kimi kavukluyor değil belli
boş zamanlarında gönüllü takvacı
diğer boş zamanlarda
hatun üstüne taklacı
takva sonrası
son taklasını atarken
kelle üstü düşüverdi
düşüverdi de düşleri kursağında
herkesin kabusu o ünlü
doksan dokuz küsur yıldızlı tahtalı köye gidiverdi
sonra
zavallı dalkavuklar teselli etti
üzgün ince bellileri
hey gidi hey sayın felsefeist
sağlığında hep
hey gidi günler heyy derdi de
dalkavukları gözyaşı dökerdi
2'nin birincisi
yatıyordu öylece yerde
gözbebeğinden akıp giden hayatının
son perdesini göremeden
fuji marka siyah beyaz film şeridi bitmiş gibi
öylece bön bön bakıyordu
ağzı son derin nefesini alma telaşından değil
sırf bunun şaşkınlığından açıktı
ah keşke görebilseydi son sahneyi
zavallı adam
bilmiyordu ki
bir cinayet sahnesinin başrolü olacağını
ona kalsa
daha ne çok erofantasticus filmler çekecekti
biri kalbinin döşeğinde
diğeri biiiipinde fışkiye görevinde
(ayıplı olduğu için biplenmiştir)
biipppppp marka
(reklam olmasın diye biplenmiştir)
kocaman kırkbeşlik deliği
ilk anda hangisini tutacağını şaşırdı adam
kaldı eli
iki arada bir kan deresindeki koca göbeğinde
zavallı adam
nasıl temizlenecek yadigar kalan
vişne suyu efektli
kan suyunda dinlendirilmiş
bippp marka gömleği şimdi
değil mi ki ne çok bedel ödemişti
-demek ki ödenecek bedelin sonu var değildi-
(yönetmenin notu> fuji marka siyah beyaz film makarası artık piyasada bulunmadığından reklama girmez. girse de rütük bişey demez. hem bizim köyün muhtarının emmisinin oğlunun damadı rütükte çaycı, sıkıyorsa desinler)
3'ün birincisi
şeytan bir yandan avuçlarını ovuştuyor
bir yandan gıpta nöbetinde
ve sinsice plan planlamaktaydı
1'in ikincisi
düşündüm
belki de
öyledir
ya da belki
soytarılar en büyük dalkavuktur
belki de kavuklu lavuk demeli dedim
allah'tan iç sesime dedim
duymadı zavallı filozofik zibidinin ruhu
neme lazım bizi de kavuklamasın
tahtalı köyde lavuk
iç sesim dile geldi sonra
adam almış hatunları etrafına
takva üstüne taklalar atmış
sen yok kavuk yok lavuk diyorsun
sırf bu yüzden oldu hepiniz
bir avuç yeme fit
embesil tavuk
sus ulan sen hırtapoz dedim
ne anlarsın felsefeden
hiç uzatmadı
sustu valla
pek yapmazdı böyle
benden çok konuşurdu aslında
2'nin ikincisi
daha geçen gündü
Bol yıldızlı
biipppppp oteli için aldığı havuz şortunu
havlu ve ipek baksırlarının altında
valizine koymuştu
noel baba baskılı baksırın içine gizlemişti pasaportu
bir de büyük hayallerle aldığı
hediye
de-sittiring donu
ne me lazım avrat görmesin hele dedi iç sesine
avrat ne ola ki demişti
iç ses kendi kendine
aşkitom biliyordu
bebeeem biliyordu
biraz da bal böceem biliyordu o kadar
aklı ermemişti de susmuştu
gençken paso alacak parası yoktu da
zavallı meftanın
paso koşarak gidiyordu her yere
ne zaman ki inşaat işine girdi
sonradan çıktı göbeği
hatta yıkılan evleriyle meşhurdu
son zamanlarda en çok
hey gidi günler heyyy der diy di
3'ün ikincisi
şeytan
mu ha ha haaa diye gülüp
bir yandan avuçlarını ovuştuyor
bir yandan gıpta nöbetinde
daha sinsice plan planlamayı planlıyordu
1'in üçüncüsü
ben de şöyle afili bir romantizmal aforizma icat etmeliyim dedim
hımm hımmm hım
buldum
ne kadar çok
hey gidi günler heyyy dersen
anla ki
son duraktan bir öncesindesin
yeminnen iş yapar bu haa
var ya gelsin dalkavuklar
gitsin hatunlar yaşadık valla
cuk ka
cuk ka
cuk ka
yer lan bunu bu millet değil mi iç ses
iç sess
iç sessss
burdayım burda dedi iç ses ve ekledi
sen öyle san
farkında mısın bilmiyorum ama
az önce sen de
hey gidi günler heyyy dedin
dedi ve susup
veda eden gözlerle seyretti dış sesini
2'nin üçüncüsü
nereden bilsin zavallı mefta
karısı şüphelenip takip edeceğini
o kadar bedel ödediği
silahın kendisine döneceğini
adamın iç sesi gördü herşeyi de
avratın ne olduğunu bilmediği için
ne döndüğünü anlayamadı
3'ün üçüncüsü
şeytan
bir yandan allahım bana akıl ver diyor
bir yandan ağlayarak
daha sinsice plan planlıyor
öte yandan da iç sesine
nereden geldik olum bu memlekete
işsiz kaldık diyordu
iç sesi dile geldi şeytanın
çok haklısınız kurban olduğum efendimiz
lakin bunlar
hep kapitalizmin oyunlarıdır
bilesiniz
dedi
3'ü biyerde
oh ne iyi oldu da kurtulduk şu dış seslerden
bakın iç ses mezarlığı ne hoş ne sessiz
Tahta düşen bu yazı, tiyatro misali...
voice over ; ''Bu iş usta işi diyor bana'' Tahta düşen yazı ve şairi kutlarım... Emeğine sağlık...
Merhaba Uğur Bey kardeşim, algı gücünün enginliğiyle beni memleket sorunlarından azat ettin. Dalıverdim nehir denemene. Gönlün hep şen olsun. Böylesi has eserlerini okumak tanımsız bir güzelliktir benim için. Emeğe ve sanata saygımla esen kal.