Işıkları Açık Tut

Işıkları Açık Tut

Rüzgârların getirdiği fısıltıların, hapse atılmış sırlı saçlarını artık okumuyorum Martha. Uzun çoraplarıma da artık çorba dökmüyorum. Her zaman çoraplarıma çorba döktüğümde ne çok kahkaha atardın. Ben gözlerimi gözlerine yerleştirir şaşkın ürkek bir bakış bırakırdım mavi sularına. O an ellerin ellerimi tutunca tüm etraftaki her şey silinir ve yok olurdu. Her ne yaparsam yapayım, Küçük Anne Martha seslenmelerimi asla terk etmezdin. Halbuki sende küçüktün ama bize annelik yapma görevini seve seve sırtına yüklenmiştin. O narin okyanus mavisi gözlerine bakarak seni seviyorum küçük anne Martha derdim hatırlıyor musun?!

İçimin kırmızı fay hatlı yaşlı balinanın kalbinde sesin dolanıyor. Kan odaları içinde sakladığımız içsel kaçış güzergahında bulunan bir yerden duyuyorum seni. Gözlerin hıçkırmasın diyorsun; Hayır hayır…

Yazarken inan gözlerim hıçkırmıyor, hayır desem de inanma.

Söyler misin Martha!

Ben şimdi hem sensiz hem Rebecca’sız nasıl uyanıcam yastığımda?

Kim sesimi sevip beni teselli edecek peki?

O sesin;

“Dünyanın en güzel yeşilliklerini, insanın kalbine sıcacık gülüşleri içirip rahatlatan ve nefes aldıran yer” derdin bana. Şimdi bunun için ağlamak doğruysa ağlayacağım. Dudağımı büzmüyorum inan bana Martha.

Biliyorum çocuklar çocukları koruyor ama işte sanki tamamen yok oldum gibi bir şeyler. Sende bırakıp gittin beni. Ama ben seni asla bırakmayacağım Martha.

Beni gördüğünü biliyorum. Tıpkı benim seni gördüğüm gibi. Ve artık neden biz böyle doğduk demeyi de bırakmışken, bu yaşam çarpması kukla iplerimi kim kesip yüreğime su salıncağı kuracak?

Ellerim gözlerimin içine kaçtılar Martha.

Ve ben orada annemin rahminden kaçırdığım taşları kırıyorum. Onları ufacık parçalara ayırıp, ateşin üzerinde yeşilli demlenen çaya katıp üzerine bol limon sıkıp içicem. Biliyorum söz vermiştim kalbimi yumuşatmaya ama, artık sende gittiğine göre oda önemini yitirdi.

Şimdi duy, sesinin sesi olan kalp atış çığlıklarımı.

Beni içimden, okyanus açan gözlerine taşıtarak

Kalbine yas tutan ben olan, sana geleceğim.

Bir mektup önümden koşup gitti Martha.

İçinde çocukluğum

İçinde annesizliğim

İçinde sensizliğim

İçinde yetimhane duvarlarım

Ve birde taşlara sakladığım kalbim

Taşlar içinde seni çok seviyorum. Benim küçük sevgili anne Martham. 

Sende, sen olan bende; Işıkları açık tut hep kalbinde. Bilirsin gözümdeki kapalı ışıklı perdelerde sen olmayınca korkuyorum. Beni gecede uçuşan ruhlar taburlarının olduğu yirmi ikinin ikideki butonlu olan Adn durağında bekle.

Kalbim kalbine, durmuş gibi bir şeyler söylüyor.

Kalbim bir kez daha parçalanıp, atış şalterini kapatıp durdurdu kendisini Martha.

Yarından öncesi, beni içimden almayı unutma.

“Gözlerin neden hıçkırıyor” diye bağırma, yârından öncesi kalbinle.

Yo, inan hıçkırarak gözlerimden ağlamıyorum. Sadece seni çok sevdiğim için, gözlerime büyük boy yağmur kuşu döküyorum Martha_

Beni unutma!!

Ve; 

Işıkları hep açık tut gözlerindeki gözlerimde…

____________________________

“ Herkes sevdiğini öldürür” diyen kapının önünde 

Senide senle, bekliyor olucam beni.

Tülay’ın Martha’sına; Gülücüklü anne lambalarının karın dekoltelerinden büyüyen uçurum çocuklarının, her zaman kalp düğmelerine basarak aydınlat.

Uçurumlarda;

Sabıkalı illegal diriliş direnişlerinde,

Devrimci çocuk çiçeklerini açarlar Martha.

Işıkları açık tut_________________





HazrSuçCeza/Merasimhıçkırığı

03 Haziran 2025 3-4 dakika 13 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar