Işığa Yürüyen Hikayeler

Işığa Yürüyen Hikayeler

Dün gibi aklımda demek isterdim ama diyemem. Birçok şeyi hatırlıyorum. Birçok güzel şeyi. Biraz zamanın işleyişine karşı geliyor gerçi hatırladıklarım. Her şey ağır çekimde geçiyor çünkü gözlerimden.

Seni çok özlüyorum ve bu his beni öyle çok acıtıyor ki sırf bu his yüzünden hayata tutunuyorum.

Komik değil mi?

İnsan acımak için hayata tutunur mu…

Her şey seninle güzeldi. Gülüşünü hatırlıyorum. Rüzgarın saçlarında gezinmesini. Sen yanımdayken içime dolan o güven duygusunu. Sanki sen varken yanında, dünyada her şey olasıydı.

Aslında uzun süredir planını yapmıştık bu yolculuğun. Defalarca konuşup nerelere gideceğimizi konuştuk. Yıllarca yollara düşmenin tadını konuşarak tükettik. Taa ki o güne kadar.

Onca sene sessizliğe bürünen evimin kapısı beni görkemli ve heyecanlı bir yolculuğa davet eder gibi çalındı. Kapının zili heyecanına yetmedi belli ki hem zili çalıp hem de kapıyı heyecanla tekmeliyordun. Yataktan nasıl koşup kapıya geldim o aralık hala yok hafızamda. Kapıyı açınca yüzünü gördüm. İçimdeki tüm telaş tatlı bir sevince bıraktı yerini. Seni görmek benim için hep böyleydi.

“ Hemen gidiyoruz” dedin.

Nereye bile diyemeden ben, susturdun beni.

“ Hemen” diye tekrar ettin.

“ Artık beklemeyeceğiz, hayalimiz bizi bekliyor. Yanına sadece çantanı al haydi yola çıkmalıyız” dedin.

Üzerimde sadece uzun bir tişört, bana bakıp gülümsedin.

“ Tamam, sadece üzerine bir şeyler giy ama sadece on beş saniyen var bilesin” demiştin.

O cümlenden sonra üzerime bir pantolon giydiğimi, hızla çantamı aldığımı ve öylece kapıyı çekip çıktığımızı hatırlıyorum.

Sonrası yollar ve sen. Günler, geceler, asla önemsenmeyen saatler. Biz sadece biz.

Birçok şeyi hatırlıyorum ama her şey ağır çekim. Saçlarını, gülüşünü, ellerini. Her şey gözlerimin önünden geçip gidiyor ama bir tek yüzünü göremiyorum. Sadece gözlerin yok hafızamda nedenini bilemiyorum.

Aslında belki de biliyorum. Sadece kendime itiraf edemiyorum.

Eğer değerse gözlerin gözlerime bu sefer dayanamam ben de kendimi öldürürüm.

Bir şeylerin yolunda olmadığını bilmeme rağmen sormadım sana. Sadece seninle olmak ve her şeyin olamayacak kadar güzel olduğunu düşünmek… içten içe beni kemiren o duyguyu unutmak.

Defalarca içimden “eğer alacaksan canımı tanrım bu yolun sonunda olsun” dediğimi hatırlıyorum.

Tanrının başka planları varmış meğerse…

Senin de başka planların varmış hatta, bilmeyen bir tek benmişim şimdi anlıyorum.

İlk kamp kurduğumuz yerde, ilk gün batımını izlerken usulca;

“ Bu anı hiç unutmayacağım ölsem dahi benimle beraber kalacak” dedin.

Kaldı mı, yanında benden bir şeyler götürebildin mi merak ediyorum. Defalarca ama defalarca her anımızı yaşıyorum. Hafızamda başka hiçbir anı yok hepsini karanlığa gömüyorum. Saçların, ellerin, kahkahan hepsi olabilecek en yavaş şekilde birer birer geçiyor gözlerimden.

Bir de şarkı var tabii ki kulaklarımda. Yol şarkımız… defalarca dinlediğimiz şarkı. Bir tek yüzünü tam olarak göremiyorum. Cesaretim yok çünkü gözlerine bakmaya, bakarsam…

İnsan acısına tutunup hayatta kalır mı deme sakın. Ben senden sonra başka bir anlam bulamıyorum.

O ansızın gelişen yolculuk. Veda içinmiş meğerse. Sonsuza kadar tenime yapışıp kalacak o veda. Sana kızamıyorum bile bana hayatımdaki en güzel vedayı verdiğin için. Hafızama kazınan onca hatıra. Zamana meydan okuyan onca manzara.

Bir tek gözlerin yok… bir tek onları hatırlayamam.

Eğer bakarsam gözlerine, dayanamam kendimi senden uzak tutamam, biliyorum.

Komik değil mi. Sensiz yaşıyor sayılmam bile. Elimde bir tek ağır çekime alınmış bir ton hatıra var. Her anını tekrar tekrar hatırlayıp hayata tutunuyorum. Sana gelmek istiyorum inan ama korkuyorum. Ya gittiğim yerde yoksan.

Ama…

Biliyorum bu korku da beni çok fazla tutamayacak ve senin özlemine yenilip bakacağım gözlerine. Hasretinden yandığım o gözlerine.

Lütfen beni bekle yine o ilk gün batışını izlediğimiz o yerde.

Şimdi bir kez daha çalacağım şarkımızı.

Bir kere daha izleyeceğim tüm anıları.

Her korkunun bir sonu var. Biliyorum artık sonumu. 

14 Temmuz 2021 3-4 dakika 20 öyküsü var.
Yorumlar (6)
  • 2 yıl önce

    "Bizde, düşünülmeden apar topar geldiğimiz bu yolda, şaşkın ve savunmasız bakakaldık yaşama. Sonra sevgiyle tanıştık rahatladık. Ve yine sonra büyüdük yeniden korktuk, bir şeyler aradık sığınmak için korkularımızdan, arınmak için yüklerimizden...olmadı. Ve yine sonra kendimizin kendi olmamızın farkına vardık yalnız ama güvende hissettik kendimizi... Ve yine en sonunda yolun sonu görünmeye başladığında yolculuk yorgunu olduğumuzu anlayıp yaşamın akışına bıraktık yine kendimizi...aslında hep yalnızdık, gördüklerimiz mi sadece bir yanılgı idi.

    Böyle geldi içimden, olduğu gibi yazdım işte yaşamı yazar gibi...

    Hürmet ve sevgiyle." İmza...:) Nesildaşım Yüstad'ın sözünün üzerine ne denir ki...

    kılavyen eskimesin, hüzünlüydü... ne zaman komedi yazabiliriz, komedi yazmak için ne yapılmalı.. çok fazla hüznü ancak komedi yazıları öyküleri paklar, kendimizi aldatmaksa boşverdim aldatmak olsun değil mi ama, nesildaşlarımın mahir kılavyelerinden komediler okumayı çok isterim... bir dener misiniz efendim? eksik olma..

  • 2 yıl önce

    Kimin neyi nasıl öldürdüğünü, o cenaze sonrası neyi nasıl diriltitiğini yol daha iyi bilir elbet .. Işığa yürümek çok yönlü bir başlık. Akıcı, güzel bir yazıydı kutlarım kaleminizi

  • 2 yıl önce

    B/izli hikayelerin bitimsiz yolculuğu içimizdeki hüzünlü ama tebessümlü aynı zamanda Kutlarım Menekşe hanım sevgilerimle :)