Karanlık Masallar
Ceplerime doldurdum çakıl taşlarını ve kendimi bıraktım suya. İşte böyle öldüm derin ve karanlık bir sonsuzlukta.
İtinayla seçmiştim katillerimi. Bulabildiğim en sivri, en isyankar, en karanlık taşları seçtim ve onlarla doldurdum tüm ceplerimi. Geri dönüş ihtimallerini sıfırlamalıyımdım. Eğer gün ışığına aşık ve parlak olanları seçseydim, bir gün kurtulmak isteyeceklerdi bu ızdıraptan.
Tıpkı benim gibi...
Hedefe yönelik bu yol, özenle seçilmiş iyi niyetli taşlarla örülmüştü, ya da hikaye çok ama çok evvel önce böyle başlamıştı. Sonraları zamana yenik düştü masalcılar ve giderek kısaltıp hikayeyi, hemencik sadede gelmeye çalıştılar. Tabii bir bedel vardı, her zaman ödenen. Masallarda bile bedeller kaçınılmazdı.
Ödendi ama elde hiçbir şey yokken.
İlk defa şeytana böyle ruh sattılar.
Yolda yürümek hiçbir zaman kolay değildi anlatılmadı yolun yolcuya çektirdikleri, sanki dilinde şarkılar, omuzunda güzelim bir kuş, neşeyle zıplayarak yürünenilecekmiş gibi o yollar.
Masalcılar önce diline yalan bulaştırdı sonra o yalanlarına uygun kılıflar buldular. Öyle büyüdü ki kibirleri, uyrdurdukları yalanların adını utanmadan umut koydular. Oysa kirlendi umutlar onların dillerinde ama hiç umursamadılar.
Öncesi ve sonrası belirlenmiş bir oyundu oynadıkları ama hakkıyla kazanmışlar gibi o oyunu gururla ortalıkta dolaştılar.
Bir zaman sonra önemi de kalmadı zaten hiçbir şeyin, önemli olan tek şey uyumaktı ya günün sonunda, sahte bile olsa huzurla uykuya daldılar.
İşte bu yüzden o parlak çakıl taşlarını dolduramazdım ceplerime. Yalan olduğunu bile bile bir avuç huzur için çıkmak isteyecektim güneşe. Sonu mutlu bitmeyen ilk masalı böyle yazdım işte...
Çok ama çok evvel önceydi...
Soysuzların soylarını sürekli çoğaldığı zamanlardan geçiyordu adımlarımız
Aynalarla donatılmış cehennem odalarında kendine yalanlar söyleyip duruyordu insanlık
Unutulmuş masalların içinde saklanmış duyguları özleyenler oldu ama bilemediler hiç ruhlarındaki eksik taraf neydi
Eksiklikler deliliğe, delilikler endişeye, endişeler düşlere el koydu
Yapacak bir şey kalmamıştı artık mecburen olası olana karar kıldılar.
Her şeye baştan başlamak için
Bu çağı ayaklarının altında ezip geçecek intikam ateşiyle yanan görkemli devleri çağırdılar.
Minik çakıl taşlarıydı insanlığın tepesine düşen kocaman kayalar devler için
Ceplerindeki minnacık çakıl taşlarıyla sonu çağırdılar…
İşte böyle öldüm bir daha, öldüm, unutuldum derin ve karanlık bir sonsuzlukta.
Masallar umutları karartan yalanlarıyla doldurdular zihniyeti birilerince ve bizde kandık mı desem kanmadık da isyan mı ettik hep bir ikilem her biri tarafın üstüne alınmadığı hata durumları işte ya da aciziyet zayıflık vs vs Kutlarım Menekşe hanım sevgilerimle