Tek Tesellimiz Var Annem
Hani sen gittin ya anne
Bıraktın ya bizi bir başımıza
İşte o gün anne işte o gün
Renkleri soldu
Tadı kaçtı İstanbul’un
Hani sen gittin ya anne
Bıraktın ya bizi karamsarlığımızla
İşte o gün anne işte o gün
Taş kesildi sesi soluğu
Martıların ve rıhtımın
İşte o gün annem işte o gün
Silueti yok oldu
Adaların ve vapuru
Hani sen gittin ya anne
İşte o gün anne işte o gün
Bağrımız soğudu
Çekilmez oldu yokluğun
İşte o gün annem işte o gün
Sustu içimizdeki çocuk
Feryat figan sustu hem de
...
Sensiz zamanın ilk seremonisiydi bu
Hasretimizin ilk tangosu
Vedalaşmamızın ilk valsi
Yoksunluğunun ilk senfonisiydi bu
Ne anılar susturabilir ahımızın feryadını
Ne de sığabilir gözyaşlarımıza hasretin
Ne avutabilir kahrımızı fotoğrafların
Ne de zihnimizdeki sıcak tebessümün
Ne mesafemizi yaklaştırır yollar
Ne de sen gibi halimizi hatrımızı sorar
Ufukta yitip giden kuşlar
Tek tesellimiz var annem
O da bizi sana yaklaştıracak olan yıllar
Pus çökmüş üstüne günlerin
Üstüne üstlük
Belli belirsiz bir gelecek
Geçişiyor dakikalar karambollerle
Biliyorum zaman sensiz geçmek bilmeyecek
Tek tesellimiz var annem
O da bizi sana kavuşturacak olan yıllar
Kâr değil artık
Zamana bırakmak akışını hayatın
Ne zamanıdır
Ne de katlanılabilir ayrılığın
Telafisi yok kâbuslarımızın
Tek tesellimiz var annem
O da bizi sana ulaştıracak olan yıllar
Gölgesizdir kelimeler
Öksüz kalmış hatıralar parçalar tırnaklarıyla
Yanar genzimiz
Başına buyruk kesilmiş
İfşa olmuş cümleler biçare
Yetmez sensiz bekleyişlerimiz
Yaşamak dediğin ah ne çare
Tek tesellimiz var annem
O da bizi sana getirecek olan yıllar
Ne bir umuttur bizimkisi ne de bir hayal
Sarılıp sensizliğimize
Hüzün yüklü gözlerimizle yatıp
Hasret dolu bedenlerimizle uyanıyoruz sabahları
Bir an önce tüketip yarınları
Bir hevesle kolluyoruz kavuşmalarımız
Tek tesellimiz var annem
O da bizi toprağa koyacak olan yıllar
....
Limanımız yok artık fırtınada sığınacak
Dalımız yok artık akıntıya karşı tutunacak
Gönlümüz yok artık umudu taşıyacak
Sinemiz yanık
Ellerimiz çırıl çıplak
Takatimiz yok artık
Yarınları sırtlayacak
....
Çocukça yaşayamadın belki
Belki afili oyuncakların da olmadı hiç
Muhtemelen gençliğin de heder oldu
Çocuklarına da doyamadın biliyorum
Büyük ihtimal torunlarını da koklayamadın kana kana
Bir tutam buseye hasret kaldın belli ki
Ama güzel annem şunu bil ki
Kimse doyamadı sana
Gidişinin acı tadı hala soluğumuzda
Hasretinin burukluğu daima damağımızda
Kalbimizde ayrılığın ağıtlarıyla
Öylece kala kaldık bir başımıza
...
Ah keşke
Her şey yolunda diye
Güzel haberler verebilseydik sana
Bugün keyfimiz yerindeydi
Ölesiye güldük hep
Diyebilseydik mesela
Nerde kaldın be anne
Merak ettik geciktin
Diyebilseydik keşke
Ama olmuyor be annem olmuyor işte
...
Aşk filmlerinin veda sahnesi gibi
Ağır çekim harcıyoruz zamanı
Tıpkı sevdiğin filmlerdeki gibi
Siyah beyaz yaşıyoruz hüzünlerimizi
Bir film gibi değil midir zaten hayat
Yaşarken uzun uzun çekersin
Sonra
Bir solukta bitti dersin
Aslında
Senaryo hep aynıdır hayatta
Rolün kadar yaşa
Ve yok olup git başka bir zamana
Değişen tek şey
Repliklerimiz ve isimler
Zaman mekân ve çehreler
Başrolde sen varsın bu sefer
Filmin figüranlarıysa bizler
Yönetmen koltuğuna tünemiş kader
Yönlendiriyor hepimizi bir kuklacı edasıyla
Büyük bir heyecan ve mutlulukla
İzliyoruz filmi
Sonra son sahnesi geliyor
Ve
Binip bir kara trene gidiyorsun
Ve tren kaybolurken sislerin içinde
Peşin sıra el sallıyor keder
Ve SON yazısı beliriyor birden bire perdede
Fonda Fikrimin İnce Gülü tıngırdıyor
Gizli gizli gözyaşlarını siliyor seyirciler
Ve sonra ışıklar açılıyor
Ve sonra bakıyoruz ki yoksun sen
...
Oysa annem
Biz karanlıktan korkarken
Sen yakamozlar saçar
Aydınlatırdın geleceğimizi
Şimdi ne gündüzümüzü biliyoruz
Ne gecemizi
Biz kaygı ekmiştik
Sen saygı biçmiştin
Biz tereddüt etmiştik
Sen umut yeşertmiştin
Biz yarınlar demiştik
Sen hafızalara anı serpmiştin
Biz hayata tasa iliştirmiştik
Sen mutluluk yüklemiştin
Biz kabuğumuza çekilmiştik
Sen insan biriktirmiştin
Ta ki yaşama hevesin kaçıncaya dek
Ta ki pes ettiğin o güne dek
Nasihat çekmemiştin hiç kimseye mesela
Keza nasihatlerin saklıydı yaşamında
....
Soruyorum sana anne
Hangisi doğru sence
Yaşarken zorluklara kafa tutup
Hastalığa teslim olmak mı
Yoksa
Yaşantın boyunca sevgi yayarken
Sessizce terk etmek mi hayatı
Ya da
Yaşarken umut saçıp
Hastalanınca kapatmak mı kendini
Başkalarına yaydığın enerjiyi
Kendin için de saklayamamak mı yoksa
Soruyorum sana anne
Ne yapacağız şimdi biz
Ahh be annem ah ahhh
Bilir miydin hiç
Sana benzerdi Sapanca
Issız be dingin
Sana benzerdi Karadeniz
Çocuksu ve coşkulu
Sana benzerdi bulutlar
Uçsuz bucaksız ve gezgin
...
Oysa sen toprağa benzerdin annem
Anaç
Üretken
Ve bereket dolu
Ve
Şimdi hepsi sensiz be anne
Şimdi
Hepimiz sensiz
Ve eksik
Ve tükenik
Ve şimdi bir tek toprak sen kokulu
Tek tesellimiz var annem
O da bizi koynuna taşıyacak olan yıllar
Tekrar görüşünceye dek
Bekle bizi anne
Bekle bizi
.
.
Gidişinin 10. yılında hâlâ özlem duyduğum sevgili kayınvalidemin ardından kaleme aldığım veda şiiridir...
...
Ne mutlu o hanıma ki damadı tarafından sevilip anılıyor