Işığını Arayan Mağara

Işığını Arayan Mağara

Geçmişin cevapları gelecekte aranmaz. Pişmanlıkla başlanmış hiçbir adım ileriye doğru yol almaz.

Biliyordum…

Uzun bir yol var önümde yürünmek istiyor. Bir gece bekliyor kapıda yaralarıma yoldaş ama öyle bir zifir saklamış ki içinde, değerse tenime bir daha ayrılmayacak ruhumdan o da biliyor.

Cüretkar bir tatminsizliğin kurbanı oldum diyemem. Gerçeklikle aramda asla çözülemeyecek bir düğüm var. Söz sahibi olmadığım bir hayatı yaşıyor gibi hissedince çoğu zaman, elimde fazla seçenek kalmamıştı, o da biliyor.

Yükseldim yürümeye çalıştıkça ve yükseldikçe uzaklaştım ruhumu insanlara bağlayan duygulardan. Bir tercih yapmam gerekti, anlamadığım konuşmaları tabii ki seçemezdim, o da biliyor.

Sanırım bu ruhuna işlenen ilk günahkar işaretti.

Ama...duramazdım...

Sen vardın sadece sen, kim olduğunu asla bilemediğim o yabancı. Seslendin bana acılarımın içinden, sanki o an tüm acılar dinmişti.

Ben de yıktım gerçeklikle olan tüm köprülerimi...

Cevapları sorulara tercih ettiğimden beridir, rüyalarıma giren hiçbir yüzden hayır görmedim. Seni çağırdım, sadece seni bekledim yüzyıllar boyunca, cevaplar sadece sendeydi farkındaydım.

Ama zaman kum taneleri gibi parça parça sildi seni hafızamdan. Bir yokluğa bakıyordum karanlığın içinde ve sislerin içinde var olmak isteyen isimsiz yüzler sesleniyordu bana.

Çözmek için uğraştığım bu bulmacada, her yanlış, lazım olan bir parçayı daha siliyor zihninden. Giderek eksiliyorum, giderek kararıyor gecem. Binlerce yüz var ışığımdan çalmak isteyen. Seni bulmak için beni yanıp tutuşturan bu coşku, sonum olacak biliyorum.

Ah bir kerecik,sadece bir kerecik daha görsem seni, sanki yüzyıllık bir aydınlık daha yakalayacağım.

Ama zaman,ah o zaman, tane tane alıp savuruyor beni, engel olamıyorum.

Bir yer olmalı. Zamanın dinlendiği bir mağara. Sonsuzluğundan kaçtığı, uykusuzluğu yasakladığı ve tüm o yalnızlığın kaçındığı bir yer olmalı.

Eğer bulursam orayı, benden silinen seni, sendeki yüzü, yüzündeki şefkati yine alabilirim geri.

Keşke gündüzleri kendime yasaklamasaydım. Geceleri mesken tutmasaydım ruhuma. Ama hiçbir gerçeklik seni bana geri getirmeyecekti biliyordum. Bu yüzden uykuları, uykulardaki dost karanlığı tercih ettim. Işıklar içinde gerçekçi rüyalar görmek çok zor oluyordu. Çok çabuk kayboluyor görüntüler.

Bu yüzden sadece geceleri yol alabiliyordu ayaklarım. Bu yüzden yol almak gündüzleri imkansızdı.

Gözlerime ihtiyacı olmadığından beridir adımlarımın,yürümek sadece karanlık için yaratılmış gibi benim için. Bir his ile buluyorum yolumu o hisle çiziyorum doğrumu.

Adımlarım hızlandı.

Farkındayım bir süredir heyecanlı adımlarım. Sana epeyce yaklaşmış olmalıyım.

Zamanın uyuduğu o mağarayı bulunca, usulca koynuna girip sonsuzluğa uzanan düşlere uyanacağım...

Ve nihayet silinen resmin yine dirilecek bakışlarımın bir adım ötesinde.

Kavuşmak hiç bu kadar anlam taşımamıştı ne geçmişimde ne de geleceğimde.

Çünkü tek bir şeyden eminim, cevaplar senin yüzünde.

Geç kalmanın da bir zamanı var, farkındayım ama zamanın dinlendiği o yere varınca bunun bir önemi kalmayacak, biliyorum.

Tanrım,kaç adım varlığınla yokluğun arasındaki mesafe bilmem ama ben artık adımlarımı pişmanlıklar içinde atmıyorum.

Sadece sana yürüyorum. 

23 Ocak 2022 3-4 dakika 96 denemesi var.
Yorumlar (4)
  • 2 yıl önce

    Her birimiz kendimize bir mağarayız aslında olumsuzluklara düştüğümüzde yeniden inancımıza kavuşmak adına aradığımız hep o ışık değil midir bizi kendine çeken ve özlemle dilediğimiz Sevgiler tebrikler

  • 2 yıl önce

    zamanın dinlendiği yere vasıl olmadan bulalım emi, yoksa bu dünya sürgünü pek anlamsız