Rüyaların Gerçek Olma Arzusu

Rüyaların Gerçek Olma Arzusu

Söylediklerim ve söylemek istediklerim arasında boğuluyor sesim.

Hiç duyulmamış bir çığlığın vebali var ciğerlerimde.

Bu yolun sonu yok...

Sustuklarımın içimde yükselttiği uçurumdan düşüyorum sozsuzluğa.

Bu yolun sonu yok, kendi parçalarımla döşüyorum bitmesin diye o yolu başka bir yokluğun yakınına.

………………………...

Bir rüya görüyorum yine gündüzün çığlığında…

Susuyorum korkuyla...

Aslında ilk sana anlatmak istemiştim. Beceremedim...

Yıllarca süren bir alışkanlıktı dilimdeki, senin adınla çözülür sandım.

Meğerse en ağırından yanılmışım.

Nasıl anlatabilirdim ki hiç yaşamayana.


Geceleri yeni yeni anılar biriktiriyorum.

Gökyüzünün ikiye ayrıldığı bir rüyam var mesela. 

Kıyametin, “Ben geldim” der gibi uluduğu bir açılış şarkısı ve o şarkının ciğerimi yakan o iğrenç tınısı.

Arada kalmış bir ben ve sustuklarımın söylediklerime karşı içinde biriktirdiği huzursuzluğu.

Aydınlık tarafımın ezberi yok artık aklımda.

Gözlerimde karanlığı görüyorum çoğu zaman. Aynaya bakmama isteği aslında sırf bundan.

Biliyorum bir gün korkuların da sonu gelecek ve ben en korkmuş halimin doğurduğu o cüretkar cesaretle, bırakacağım kendimi boşluğa en yüksek uçurumun kenarından.

Bir önceki halimden alıntılama beni...

Yeni bir ben doğuyorum her gece yatağımda, içimdeki karanlık yaşamın sebep olduğu.

Sustum...

Susmalıydım...

Bana göre yapılacak en doğru olanı buydu.

Hani ben dalmışken o rüyama...

Sorardın ya bana yüzündeki gereksiz tebessümün sebebini.

Nihayet korkularımdan sıyrıldığım içindi yüzümdeki sırıtmam. Bu yüzden söyleyemedim sana “ hiç, dalmışım öyle” deyip geçiştirdim seni.

Oysaki ben cesedime bakıyordum uzaktan, söyleyemedim sana bunu.

“Bazen rüyalardan kalan artıklar yapışır insanın tenine ve gerçekliğe taşırız onları her uyanışımızda.

Azalır giderek gerçek ve rüya arasındaki mesafe ve bir gün gün ışığına meydan okurcasına gözlerimiz açık dalarız rüyaların koynuna.”

İşte ben böyle yenildim senin tabirinle. Vazgeçmiş sandığım o an var ya, ben iki cihanı da birleştirmiştim tek bir zamanda.

Kayıyor ruhum karanlığa...

Sesini duyuyorum. Silinen yüzünün yerine anılar doluşuyor. Sıcacık bir dokunuş uzanıyor tutmak için beni düşmeden ama gerçek mi hayal mi artık farkındalığım bile farkına varamıyor.

Belki de en baştan beri sendin hayal olan ve ben bunca şeyi sen gerçek olasın diye yaptım farkına varmadan.

Neyseki artık hiçbiri önem taşımıyor tüm sınırları yakıp yıktım çoktan.

Sana seslenemiyorum, unuttuklarım arasında boğuluyor sesim. Üzülüyorum ama dert edemeyecek kadar kontrolsüzüm.

Bilmeme bile gerek yok cezamı, ne de olsa unuttuklarımın acısını taşıyamam.

…………………….

Söylediklerim ve söylemek istediklerim arasında boğuluyor sesim.

Hiç duyulmamış bir çığlığın vebali var ciğerlerimde.

Bu yolun sonu yok...

Sustuklarımın içimde yükselttiği uçurumdan düşüyorum sozsuzluğa.

Bu yolun sonu yok, kendi parçalarımla döşüyorum bitmesin diye o yolu başka bir yokluğun yakınına. 

01 Eylül 2021 3-4 dakika 96 denemesi var.
Yorumlar (2)