Yüksek Kaldırım Cinayetleri

Yüksek Kaldırım Cinayetleri


Tak…

Tak…

Tak...

Oysa sadece birazcık ağlayacaktım. Halim öyle içler acısı değildi. Sadece gözlerim çok kurumuştu. Biraz gözyaşı döküp gözlerimin acısına son vermekti niyetim ama bir kere başlayınca bir daha duramadım…

Gidenler ve kaybedilmişlikler üşüştü aklıma...yüküm çok ağırmış altından kalkamadım.

Kalbimin yüksek kaldırımlarından bir duygu daha düşerek hayatını kaybetti. Buruşturulup atılmış bir çöp gibi sulara karışıp uzak diyarlara gitti. Ben arkasından öylece izledim.

Her zamanki gibi, giden asla geri gelmedi, bir süre sonra ben de unuttum adını, istesem de ardından ağıtlar yakalamadım...

Özledim… seni…

Sen dediğime bakma sen kimdin aslında tam olarak hatırlamıyorum.

Ama…

Artık adını hatırlayamasam bile yokluğun öyle derindeymiş ki derimde izi kaldı. Eskisi gibi olamadım senden sonra. Daha da yükseldi kalbimdeki kaldırımın boyu. Her gelen takılıp düştü içimdeki o derin kuyuya, çığlıklar içerisinde boğulmalarını izledim.

Hangi duygunun eksikliğidir bilemem ama ne zaman başımı yastığa koysam sanki karanlık bir kuyuya düşüyorum. Uykuya dalamıyorum…

Her gece kulaklarımda çınlayıp beni delirten sesler var. Gecenin kör kütük saatlerinde, yüksek bir kaldırımda, müşterisini bekleyen sivri topuklar eziyor kalbimi. Uzanıp yakalayamıyorum o lanet topukları ,ne kadar denesem de olmuyor, her seferinde kahkahalarla gülüyor bana o sivri topukların, en sivri yerleri.

Ah...

Öyle aşağılık ki...

Üç kuruşa düşürdüğü bedeline bile talip olan yok. Ama o sürekli yürüyor. Yürüyor...yürüyor...

Bekliyor...

Bekleyeni gelmiyor. Gelse de değişen bir şey olmayacak o da biliyor. Duygudan yoksun, vahşi hayvanlar gibi sevişecek sarhoş topuklar ve bir milim bile yükselmeyecek o lanet olası topuklar içimdeki kaldırımdan…

Unutmak adına, unutulmayı göze alacak kadar aptal ve değersiz bir et yığını olana kadar sürecek bu oyun. Kimseler kırıp atmayacak o sivri topukları. Olan benim uykularıma olacak yine…

Kısır döngü devam ediyor… pis ağzında bir tövbe, sivri topuklar yine kaldırımlarımı dövmekte...

Kaç defa bozulur insanın bekareti...saflığın karanlığa dönüşmesi için ne kadar kirlenmesi gerekli…

Ne zaman tanrı başımdaki bu belayı cehennemine alacak…

Biri bana söylemeli…

Sanıyorum kanıyorum…yeni bir ceset daha katılacak o kör kuyuya...

Üzerimde kuruyan kan, benim… yalan yok kendim kadar yakmadım kimsenin canını. Kendi vazgeçmişliklerimin kurbanı oldum. Suçlayacak tek bir canlı yok yaşayanlar dünyasında. Belki yüzyıllar önce ölmüş, daha adını bile bilmediğim, bir yabancıya atarım tüm hatalarımın sorumluluğunu. Nasılsa karşı koyamaz toprağa karışıp gitmiş kemikleri.

Saat hala altıya on var...saat başka bir zaman bilmezmiş gibi hep altıya on var…

Tanrı’nın cezaya bıraktığı kullarının arasında yerimi aldım. Gözlerim saatte. Cezamın dolmasını bekliyorum. Kendim ettim ama kendim bulmaya gerek kalmadan belam ellerime tutuşturuldu. Bedeli yazılmamış, süresi belli ama nedense bir türlü dolmayan bir cezaya çarptırıldım.

Bir ömür sürecek bir arayış…bir ömür boyu sürecek, son on dakikada sıkışıp kalmış bir benle kalakaldım.

Bulamamak yoruluyor insanı ama neyi aradığını bilmemek… işte bu yorgunluğumun asıl kaynağı.

Yol kısa, yol tenha ve huzursuz...

Yürüyorum kalbimdeki yüksek kaldırımlarda. Öylece volta atıyorum neyi beklediğimi bile bilmeden. Bir duygu daha sarkıyor kalbimden belli ki birazdan o da düşüp ölecek içimdeki yüksek kaldırımın keskin köşesinden.

Kaç duygu ile yaşamayı becerir ki bir insan hayatını.

Kaç duyguyu kaybedince silinir eksik varlığı dünyadan...

Tak…

Tak…

Tak...

02 Mayıs 2023 3-4 dakika 101 denemesi var.
Beğenenler (9)
Yorumlar (10)
  • 19 ay önce

    Anlatımınız çok derin… Okurken yazının duygusu insanı adeta esir alıyor, bir şey hissetmeden okumak mümkün değil. Tebrik ediyorum.

  • 19 ay önce

    Güne düşen bu güzel deneme yazısını kutlarım Menekşe Hanım. Sağlıcakla esen kalın.

  • 19 ay önce

    O cinayetlerin tek suçlusu biziz maalesef kendimize ettiğimizi başka kimse edemiyor Duygularımızın girdabına kapıldıkça çıkamadıkça içinden hakkını vermedikçe eylemlerimizin kendimizi öldürüyoruz yavaş yavaş bile isteye. Tebrikler Menekşe hanım sevgilerimle

  • 19 ay önce

    Yine geldim, okudum ve ağladım.. neden bu kadar derine işledi bu duygu.. metni sanat yönünden ele almak gerekirken sadece hissettirdikleri yetti bana..

  • 19 ay önce

    Yürekten tebrik ediyorum üstadem🍀