Görkemlidir Acılarım
Kızıl saçlı bir kız çocuğu oluyorum
önce, samanyolu yıldızlar altında
saçlarıma taç yaptığım papatyalar
çocukluğumdan kalan tek yadigâr
niye ezilir ki ayak atında çiçekler
Ne çabuk büyüdüm, sanki dün gibi
yürüyorum prangâlı zamanda
içimde biriken olağanüstü acılar
ayağıma takılırdı bastığım
caddeler boyu taşlara
Uzuun hikâye sevda bilirsin
nereden başlasam bilemiyorum
öyle tek kalemle anlatılamaz
görme, sen yüreğimin yangınlarını
yakmasın üşüyen ellerini
ateş bu düştüğü yeri yakar
Şimdi
sana kalbimi
nemli bir yalnızlıkla
yanık kokulu hasretle
düşbaz acılar bırakacağım
Gözü yaşlı, yüreği özlemle
ağlayan sevdalılar
bahara saf tutsun şimdi
Demem o ki
aynı şiirleri okuruz küflü bir duvarda
aynı hikâyeleri yazarız düşlerimize
bide; yakamızdan düşmeyen
kârûn bir ağıt taşırız yüreğimizde
Ki bilsen
gün/ahımız felsefedir Allahüekber Dağları’na
benki göğsümde nurtopu hasret uyuturum
sensizliğin
künyesi okunuyorsa gözlerimden
melekler uçmuştur kanadımdan.
Sol yanım sancır
Üstüm başım kurşun gibi yanlızlığın