Yakamoz Ağrısı

yine
gamlı,
ve yine hiçliğine endamlı,
ertelenmeyi düşleyen astarsız, dekoltesiz bir düşüm bu gecede
ve biliyorum ki, çıplak bir ölüm daha gusülsüzce dışarıda yine beni beklemekte
bir
yudum tuz,
pulsuz, solungaçsız,
karaya oturmuş derin mavi ıssızlığım
şavkından eksilmiş, kül suyunda eskitilmiş yakamoz ağrısıyım belki de
hiç
ama hiç
boşuna uğraşma
dünü, günü, güneşi yarına kundaklasan da,
sarıp, sarmalayıp sallasan da ayağında an’ı, inan uyutamazsın asla zamanı
ve sen,
sen sevgili
ipe sarılmışsa hüzün,
yüklenmişse yine geceye o uçurum gözlerin
kaç şafak ağrısına, kaç doğum sancısına daha eşlik edebilirsin ki güneşin
şiirdir
dilim, ezberim
diyeceğim bileğine , yüreğine
hatta esaretine örgülenmiş, yeri, göğü meydan belleyip
kızıllığına örgütlenmişse hasret yükün uyan, haydi uyan artık bize sevgili...